Instagram | calantheross
♫ | Pinhani - Ne Güzel Güldün
Sabah erkenden okuldaki etkinliğe katılmak için hazırlandık Anıl'la. Eğlence başlamadan önce tabii ki de resmî bir tören yapılacaktı. Arkadaşlarımın resmî tören için gelmelerini beklemiyordum. Tören başlamadan birkaç dakika önce Burcu abla halimdeki değişikliği gene fark edip bana anlamlı bakışlar atmıştı. Ben de bu halimi dünkü Anıl'la yaşadığımız sohbete yorarak ona kısaca bir açıklama yapmıştım.
Heyecanlıydım biraz. Stresin beni bitirdiği bir heyecan değildi. Mutlulukla dolu bir heyecandı. Bunun Anıl'la yaşadığımız sohbetten kaynaklanmadığını biliyordum. Tamamen farklı bir sebepti. Bu sebep de gecikmeden gelmişti.
Tam da beklediğim gibi oldu, tören bittikten sonra attığım konum sayesinde okul kapısından o tanıdık Mercedes girdi. Bütün gözler o pahalı arabanın ihtişamına kaptırmış bir vaziyetteyken bense içindekileri daha çok önemsiyordum. Camlar yüzünden direksiyonda kimin olduğunu göremiyordum fakat Ozan'ın kendi arabasını bugünlük ödünç vereceğini de düşünmüyordum zaten.
Park etme işi bitince arabadan ilk önce Umut ve Mert çıktı. Mert hemen arka kapıyı açarak içerden garip bir hareketle birisini kucağına aldı. Ve... Kucakladığı kişi tabii ki de tamamen bir denizkızına dönüşmüş olan Mehir'di. Gökkuşağı rengindeki uzun peruğunun üstünde değişik deniz taşlarından oluşmuş bir taç vardı. Gene gökkuşağı renklerinde balık kuyruğu bir kostümün üstüne daha fazla abartı olmamak için inci renginde askılı bir büstiyer giymişti. Makyajı ise harika gözüküyordu. Yüzünde aynı eteğinin balık derisi kumaşındanmış gibi bir etki ile pembe ve mor desenler vardı. Gerçekten pek bir geliri olmayacağını bile bile eksiksiz hazırlanmıştı bugün için.
Mert ve Mehir herkesin dikkatini çekerek gölgelik çardağa ilerlerken benim dikkatim ise çoktan başka bir yerdeydi. Sürücü kapısı açıldı ve uzun boyuyla zarifçe arabadan indi. Kapıyı kapattıktan sonra bana doğru gelmeye başladığında omzunun üstünden bir hareketle Mercedes'i kilitledi. Ardından elini saçına geçirerek birkaç gün öncesinde o saçlara dokunma isteğimi hatırlattı bana. Acaba nasıl hissettiriyordu saçları? Jöle veya saç spreyi kullanıyor gibi bir hali yoktu. Yani parmaklarımla her bir teline dokunduğumda ipeksi bir doku beni karşılardı. Belki de ben onun ipeksi saçlarına dokunurken o da başını kucağıma bırakırdı ve orada uykuya dalardı. Ben de onu izlerdim. Şu an olduğu gibi mesela. Hiç utanmadan çok sevdiğim bir filmmiş gibi izliyordum bana doğru gelişini. Hatta en sevdiğim filmin en sevdiğim dakikasıymış gibi. Defalarca izlemiş olsam da her tekrarında ezberlediğim ayrıntıları kaçırmaktan korkarak izliyordum. O da bunun farkındaydı haliyle. Gizli bir yerde değildim ki zaten. Bu davranışım dudaklarında küçük bir sırıtmaya neden olunca yüreğim hopladı. Hangi halinin daha çok hoşuma gittiğini bilmiyordum. Kendine güveni olan bu karizmatik hali mi? Yoksa yanımda saçmalayıp duran ve bu yüzden sürekli utanan tatlı hali mi? Sanırım her hali beni çekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bahar Rüzgârı
Ficção Adolescente"Bahar Rüzgârı kendi özel çiçeğini yaratmak için herkesi kandırarak estiğinde Fulya Çiçeği bu oyuna düşmez. Ancak diğer çiçeklere olanı görünce üzüntüden mevsiminden önce uykuya dalar. Bir kış günü karların arasından çıktığında ise Karlar Prensi kış...