ACI GERÇEK

309 30 82
                                    

Yazardan

Cihan hapisten çıkalı tam dört ay olmuştu. Leyla bu süre zarfında üst kata yerleşmişti. Hayat'a yemeklerini ve işlerini yaptırıp Cihan'ın yüzüne dahi bakmıyordu. Çok seviyordu. Belki de daha önce kimseyi sevmediği içindi. Bağlanmış ve alışmıştı. Ama yine de Cihan'ın yüzüne bakmıyor, evin kapısını dahi açmıyordu.

Bu dört ay içinde Hayat gittikçe zayıflamış, aklı yavaş yavaş yerine gelmeye başlamıştı. Evlilik onu olgunlaştırmıştı. Evlilik basit bir şey değilmiş. Hele ki kuma olmak hiç basit değilmiş. Ama iş işten geçmişti. Ama Hayat'ın da hiçbir suçu yoktu. Annesi umursamaz bir insandı. Hayat'ı hiç karşısına alıp konuşmamış, onu bu konularda bilgilendirmemişti. Varsa yoksa dayak ve işti. Hiç arkadaşı da olmamıştı Hayat'ın. Hep tek bırakılmış cinler musallat olmuş denmişti. Hayat hiçbir zaman hayatını yaşamamıştı. Kimse ona yardımcı olmamıştı. Kimse ona yol göstermemişti. Daha küçücüktü. Cihan'ın iki güzel sözüne bakışına kanamıştı. Leyla haklıydı hep de çok haklıydı.

Hayat'tan

"Cihan dinlemiyor musun beni?" desem de başını eğmiş kaldırmıyordu.

"Yarın doktora gideriz Hayat." demesiyle öfkelendim. Günlerdir mahallede dedikodu dönüyordu. Hamile olmayışım Cihan hakkındaki kısır söylentilerini arttırıyordu.

"Yüzüme bak Cihan. Eğer böyle bir şey varsa yemin ederim babamın evine dönerim" dememle tokadı yemem bir oldu. Cihan öfkeyle bana bakıyor adeta tıslıyordu.

"Babanın evine dönünce ne olacak Hayat? De hele ne olacak? Dur ben diyim sana. Baban başkasına verecek. Benim olana kimse dokunamaz. Sen sanıyor musun Leyla gurursuzluğundan gitmiyor. Leyla buna izin vermeyeceğimi bildiğinden gitmiyor. Gitse gidip alacağımı biliyor. Sırf babası gilin canı sıkılmasın diye susuyor. Sırf babasıgil huzursuz olmasın diye susuyor. Benim olan benimle kalır Hayat. Bunu o kafana sok. "demesiyle gözyaşlarım akmaya başladı.

Aylardır Leyla'nın sırf gurursuz bir kadın olduğu için gitmediğini düşünmüştüm. Sahi gurursuz olsaydı. Cihan ona her gittiğinde içeri alırdı. Ama o kapısının önünden geçmesine dahi müsade etmiyordu.

Neden kanmıştım ki Cihan'a hiç mi düşünmemiştim. Gözüm o kadar mı kördü?

"Hayat, hele Leyla'ya git söyle. Biliyorsun kapısının önünden geçince bile kriz geçiriyor. O da bilsin bu durumu" olduğum yerden irkildim.
"Sen ne diyorsun Cihan? Leyla beni parçalar, sana dahi artık tahamül edemiyor. Bana nasıl etsin? Elinde olsa beni bir kaşık suda boğar!"
Cihan kafasını salladı. Sedirden kalktığında merakla arkasından gittim. Belliki Leyla ile konuşmaya gidicekti. Leyla evi başımıza yıkmasa iyiydi.

Yazardan...

Cihan merdivenleri çıkarken, Leyla'ya bu durumu nasıl izah edeceğini düşünüyordu. Eğer sorun Cihan da  çıkarsa eğer böyle bir şey varsa üç hayat birden mahvolurdu, bunu biliyordu. Hayat kendi isteği ile bu durumdaydı ona göre ama Leyla... Leyla, Hayat  gibi değildi hiç değildi. İstememişti bu durumu. Sevdiği adamın bir başkası ile olmasına hangi kadın katlanabilirdi ki? Kim böyle bir şeyi kabullenebilirdi?

Mesele basitti aslında... Adam eksikliğini kabullenememişti, gözlerinden sevgi akan kadının varlığını kusur bulmuştu. İşte mesele buydu kusur sanılan zaaftı ve her zaaf günün birinde kusura dönüşürdü.

Hayat bambaşka bir meseleydi. Kırıkları vardı. Her insan gibi onun da kusurları vardı. Ama o sevgisizliğin getirmiş olduğu bir hırsa girmişti. Cihan'ın Leyla'yı bu kadar sevmesini kıskanmıştı.

İşte kendi kuyusunu Kendi kazmıştı.
Birgün bu kuyuya kendi düşeceğini bilseydi, bu kadar derin kazarmıydı kuyuyu? İnsanoğlu böyleydi, kendinden başka herkes eksikti onun gözünde... Kim bilir, günün birinde aynanın karşısına geçip, kalbindeki kara lekeleri görebilirdi.

Leyla

Mutfakta yemek yaparken kapı çalmıştı. Elimi yıkayıp kapıyı açtım.
Cihan gelmişti. Hâlâ hangi yüzle çalıyordu kapı mı? Bu evi başına mı yıkamalıydım bir daha gelmemesi için.

"Ne var,ne istiyorsun!?" Hiddetle çıkmıştı sesim. Bu gerçek ben değildim, ben böyle biri değildim ama madem bana acımıyordu ben niye acıyaydım?

"Leyla, hele bir sakin ol. Ne bu bağırış çağırış! Karşındaki kocandır farkında olasın-" ne diyordu bu adam!
"Orda dur Cihan! Sen bu kadını bu eve getirdiğin gün bitti her şey. Sadece  soyadın vardır üzerimde. Gelip sakın bana karı koca muhabbeti yapmayasın. Sen bende bittin,  kimde başladıysan git onun kapısına!"

"Leyla! Haddini aşacak şeyler söylüyorsun. Allah şahittir bu dediklerin soylenecek şey değildir ama duymamazlıktan geleceğim. Adam akıllı bir şey konuşmaya geldim yine tepenin taşını attırdın!"
Allah şahittir ya şimdi bu kapıyı yüzüne çarpmak vardı.

"Doktora gideceğim." Bunu bana niye söylüyordu? Üstümüşmüydü acaba? Tabi Hayat düzgün bakmamıştır.
"Bunu bana niye söylüyorsun Cihan?"
Cihan kafasını eğdi. "Çocuk için gidiyorum Leyla sorun bende mi diye..."

Ben geldimmmmmm naparsinizzzz şu konuya bir açıklık getirmek istiyorum çok fazla hayata hakaret var tamam elbette yaptığı çok çok kötü bir şeydi ama bu bir insanı eleştirme hakkını bize vermiyor herksin yaptığı hatalar var buyuguyle küçüğuyle bunun için hakaret etmeden yorum yaparsanız çok güzel olur tişikürlerrrr 💜💜💜

1987Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin