Geride Kalanlar

206 26 148
                                    

Minho'nun Hyunjin'i Terk Ettiği Gün

Hyunjin yüzüne vuran güneşle gözlerini kısarak etrafına bakınmaya başladı. Yan tarafının boş olmasıyla yavaş hareketlerle yatakta parmaklarını gezdirmeye başladı. "Minho..." kısık çıkan sesiyle Minho'ya seslendi. Hyunjin sabah yatakta Minho'yu göremeyince aklına bir sürü ihtimal geldi. Minho'nun duşta olduğu, kahvaltı hazırladığı, ekmek almaya gittiği... Daha nicesi ama aklına tek bir ihtimal gelmedi Minho'nun onu arkasında bırakıp Amerika'ya gerçekten gidebileceği.

Hyunjin aklına gelen son ihtimalle kalbinin sıkıştığını hissediyordu. Minho bunu yapamazdı. Minho...  O kötü biri değildi. "Minho?" Bu sefer sesi daha yüksek çıktı ama alabildiği tek cevap koca bir sessizlikti "Minho hadi şaka yapma nerdesin?" Hyunjin uzun sessizlikten sonra hızla ayağa kalktı. Minho yapmazdı onu bırakamazdı. "Minho nerdesin?" Hyunjin sızlamaya başlayan kalçasına rağmen hızla odalara bakıyordu ama yoktu. Gitmişti... Hyunjin'i arkasında bırakmayı başarıp gitmişti.

Hyunjin yavaşlamaya başlayan adımlarıyla salona gitti valizi buradaysa o da buradadır değil mi? Hyunjin gördüğü boşlukla akmaya başlayan gözyaşlarına engel olamadı. Gitmişti.... Onu bırakmıştı... Hyunjin yere çöküp aplamaya başladı şu an çıplak vucüduna değen rüzgar onu rahatsız etmiyordu "Minho özür dilerim. ÖZÜR DİLERİM" Hyunjin onun duyamayacağını bile bile özür dilemeye başladı. Geç mi kalmıştı? Belki. Hatalı mıydı? Kesinlikle. Hyunjin hatalı olduğunu bile bile Minho'dan vazgeçmek istememişti. Hataları bir domino taşı gibi daha büyük hatalara sebep olmuştu ama o Minho'yu terk edememişti ondan vazgeçmemişti ama Minho Hyunjin'den çoktan vazgeçmişti.

Hyunjin tenine değen rüzgarla kendini sıkıca sardı bunları haketmiş miydi? Küçüklüğünden beri hatta doğduğu günden beri o annesinin örnek çocuğu olmak için yetiştirilmişti en küçük hatasında annesinin akıl almaz cezalarını çekmek zorunda kalmıştı çünkü annesine göre Hyunjin'in abisi bir günahkardı ve bir aileye bir günahkar yeterdi Hyunjin'in hiçbir zaman hata yapma lüksü yoktu. Hyunjin bu yaşına kadar sıfır hatayla büyümüştü. İlk günahı en yakın arkadaşına aşık olmaktı. Bir erkeğe aşıktı o. Onun bir erkeğe aşık olması büyük bir hataydı ve Hyunjin hatasından kaçmak için daha büyük hatalar yapmaya başlamıştı ve bu hatalarını bir türlü durduramıyordu.

Hyunjin sinirle kafasına vurmaya başladı. Aptaldı. Aptal... Eğer birazcık sadece birazcık cesareti olsaydı belki de bunları yaşamayacaktı.
Yaşamayacaklardı... Hyunjin'in korkaklığı her şeyi bitirmişti. Hyunjin başını dizlerine yasladığı sırada çalan telefonuyla hızla oturduğu yerden kalktı belki de Minho pişman olmuştu. Hyunjin hızlı adımlarla Minho'nun odasına girip yerdeki telefonu aldı yüzünde oluşan gülümsemeyle, ekranda gördüğü kişiyle gülümsemesi yavaş yavaş solmaya başladı. Boşuna umutlanmıştı. Aramayı reddedip yatağa uzandı ardından dizlerini kendine doğru çekip gözyaşlarının yastığa akmasına izin verdi.

Hyunjin tekrar çalan telefonunu sinirle açtı "Ne var?" Telefondaki kişi kaşlarını çatıp konuşmaya başladı "Imm Hyunjin kusura bakma haftasonu seni rahatsız ediyorum ama sana bir şey soracaktım" Hyunjin karşı taraftaki sessizliği dinledi "Yeonjun şimdi müsait değilim seni sonra arasam olur mu?" Yeonjun duyduğu sesle kaşlarını tekrar çattı daha önce Hyunjin'in sesini bu kadar kötü duymamıştı hiç. Hyunjin karşı taraftan bir ses gelmeyince telefonu kapatıp tekrar yatağa uzandı.

Hyunjin ağlayarak uyuyakaldığı zaman ısrarla çalan kapıyla gözlerini ovuşturdu. Ardından uyuşuk hareketlerle yataktan kalkıp Minho'nun dolabının kapağını açtı gördüğü şeyle tekrar dudakları titremeye başladı Minho çoğu kıyafetini almıştı yanına ama ikisinin kolyesini öylece fırlatıvermişti. Bir hiçmiş gibi. Hyunjin ısrarla çalmaya devam eden kapıyla dolapta kalan bir gömleği ve boxerı üstüne geçirip kapıyı açtı şu an kim geldiyse onu kovacaktı.

Hyunjin tekrar uyuşuk adımlarla kapıyı açtı ve karşısında gördüğü kişiyle kaşlarını çattı "Chan..." Hyunjin'in ağzından sadece bu cümle çıkmıştı. Chan şaşkınca ona bakan Hyunjin'le içeri girdi "Yeonjun aradı biraz önce sesin kötü geliyormuş merak etmiş ama burada olmadığı içinde gelememiş noluyor Hyunjin? Minho nerede?" Hyunjin birkaç saniye öylece durdu hiçbir şey söylemeden.

Chan kaşlarını çatıp salona doğru ilerlemeye başladı masanın üstünde gördüğü zarflarla tekrar kaşlarını çattı. Zarflarda gördüğü isimlere şaşkınlıkla baktı Minho ve Hyunjin hariç hepsine bir mektup bırakılmıştı. Chan tekrar Hyunjin'e döndü "Minho nerede Hyunjin?" Hyunjin sol gözünden akmaya başlayan gözyaşıyla tek bir kelime söyledi sanki daha fazla konuşursa dün gece Minho'yla oynadıkları sessiz oyuna ihanet edermiş gibi "Gitti..." Chan öfkeyle Hyunjin'e döndü. Minho'yla o kadar konuştuktan sonra öylece gidemezdi. Gitmemeliydi.

Chan hızla Hyunjin'in yanına gitti "Nereye gitti? Bir şey dedi mi sana?" Chan'ın vicdanı şimdiden rahatsız etmeye başlamıştı Minho'ya hiçbir şey anlatmamalıydı ama o aptal gibi Minho'nun intikam alması için ona her şeyi anlatmıştı. Minho ona bir oyun oynayacağını söylemişti ama çekip gitmişti. "Amerika'ya gitti." Chan ayakta ruh gibi duran Hyunjin'le hızla kafasını iki yana salladı yapmaması gerekiyordu Hyunjin'le ilgili hiçbir şeyi Minho'ya anlatmamalıydı. "Sana bir şey söyledi mi dün gece?" Hyunjin sanki hatırlamaya çalışır gibi kaşlarını çattı "Hayır. Önce bana mesaj attı sonra mezarlıkta karşılaştık sonra..." Hyunjin tekrar sustu. Chan susan Hyunjin'le tekrar konuştu "Sonra, sonra ne oldu?" Hyunjin dudağını dişleyip çekinerek konuştu "B-biz birlikte olduk. Chan ben böyle olacağını bilmiyordum yemin ederim işlerin buraya geleceğini tahmin edemezdim" Hyunjin tekrar ağlamaya başladı ve kendini koltuğa attı.

Chan derin bir nefes aldı ne yapacağını bilmiyordu artık. Onlar başından beri arkadaş değillerdi belki de hepsi birbirinin arkasından oyunlar çeviren iğrenç kişilerdi.

Herkese merhaba nasılsınız?

Umarım bölümü beğenmişsinizdir...

Gelecek bölümün sınırı
Oy:20
Yorum: 80

Sadece Arkadaşız||HyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin