Hyunjin tekrar oturduğu masadaki kişileri incelemeye başladı birkaç ay önce tartışma çıkarttığı kişilerle yine aynı masadaydı tek farkla... Seungmin'de tekrar aralarına katılmıştı. Hatta şu an Chan'la birleşik olan elleri masanın üzerinde duruyordu. Hyunjin gördüğü görüntüyle hafifçe gülümseyip gözlerini devirdi. O da mutlu olabilirdi eğer bir korkak olup aşkını saklamasaydı şu an onun yanında da Minho otururdu belki ama o bir korkak olduğu için şu an masadaki tek yalnız kişiydi.
Hyunjin omzunun dürtülmesiyle omzunu dürten kişiye baktı. Yeonjun yine anlayışlı bir şekilde Hyunjin'e bakıyordu. Hyunjin derin bir nefes alıp Yeonjun'a baktı ve eski zamanları düşündü Yeonjun ve Beomgyu sırf birbirlerini seviyor ve aşklarını saklamıyorlar diye onlara birer çöp gibi davranmışlardı ama en büyük ibne belki de Hyunjin ve arkadaşlarıydı şimdi hepsi en yakın arkadaşıydı sevgiliydi. Hiç komik olmayan bir fıkra gibiydi bu...
Yeonjun kendisine cevap vermeyen Hyunjin'le birlikte sevgilisinin tutuşundan kurtulup hafifçe Hyunjin'in kulağına eğilip kısık sesle konuştu "İyi misin? Dalgın gibisin yoksa yine onu m-" Yeonjun'un cümlesini Hyunjin'in hızla kendini geri çekip sert bakışlarla ona bakması oldu. Hyunjin sinirli bir şekilde dişlerini sıkarak konuştu "BU. MASADA. BİR. DAHA. MİNHO. DİYE. BİRİNİN. ADINI. DUYMAK. İSTEMİYORUM." Herkes Hyunjin'in bu ani sinirinin nedenini anlamaya çalışıyordu. Ne olmuştu? Minho bataklığından kurtulup kendi hayatına bakmayacak mıydı hiçbir zaman?
Hyunjin derin bir nefes alıp beyaz şarabından birkaç yudum aldı ve hiçbir şey olmamış gibi yemeğine devam etti. Minho defteri bugün itibarıyla tamamen kapanmıştı bugün sondu. O gitmeyi tercih ederek onları bitirmişti. Hyunjin'de onu bitirecekti. Aklından da kalbinden de söküp atacaktı. Masadaki kısa sessizlik Hyunjin'in normale dönmesiyle bozuldu ve herkes eski neşesine geri döndü. Hyunjin ise konuşmuyor masada dönen sohbeti dinliyordu ve arada arkadaşlarına küçük tebessümler vermek dışında bir şey yapmıyordu ve tabii bir de üstünde hissettiği bakışları arıyordu ama sanki o ona bakan kişiyi aradığında o kişi kayboluyordu. Deliriyor muydu? Belki de...
Hyunjin gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı neden nefesleri sıklaşmıştı sanki gerçekten herkes onu izliyormuş gibi hissediyordu. Deliriyor olamazdı değil mi? Bir insan nasıl delirirdi ki? Gözlerini bir kez daha kapatıp açtı ve Chan'a seslendi "Chan ben biraz hava alıp geleceğim siz yemeğe devam edin." Chan'ın cevabını beklemeden masadan kalktı ve restorantın terasına doğru ilerledi. Terasa geldiğinde önce camdan dışarıyı izledi. Minho'nun gittiği gün gibiydi hava. Soğuk... Kasvetli... İnsan böyle havalarda hep bir yerlere mi giderdi ya da birinden mi giderdi? Hyunjin abisini kaybettiğinde de böyleydi hava. Bugün bu havada ölseydi çok komik olurdu değil mi?
Hyunjin tekrar sıkıca gözlerini kapatıp açtı kötü düşüncelere yer yoktu artık hayatında o mutluluğu hakediyordu ve mutlu da olacaktı... Hakettiği mutluluk onu bulacaktı... Terasın kapısını açıp terasa çıktı. Onu karşılayan buz gibi havayla cılız vücudu titremeye başlamıştı ama o umursamadan terasta ilerlemeye başladı. Yazın havanın bu kadar soğuk olması normal miydi? Donuyordu sanki. Vücuduna soğuk girince düşünceleri aydınlanmıştı sanki ve başka bir şey daha düşünmeye başladı. Yeni birine aşık olurdu belki sonra kendinin ve hayatındaki kişinin yaşayacağı büyük bir ev alırdı. Hem üniversiteyi de kazanmıştı üniversiteden sonra iyi bir işi olurdu belki de. Onu yeni bir hayat bekliyordu emindi buna. Kafasının Minholu düşüncelerden kurtulmasına sevinmişti. Belki de zamanla ondan tamamen kurtulurdu.
Hyunjin içinin yavaş yavaş huzurla dolmasıyla tekrar gözlerini kapattı ve kendini ana bırakmaya karar verdi ama huzuru birkaç saniye sürmüştü çünkü üzerine bırakılan ceket ve aldığı kokuyla hızla gözlerini açtı. Bu koku... Bu koku Minho'nun kokusuydu. Bu nasıl mümkün olabilirdi? Minho mu gelmişti?
Yan tarafına baktı hızla ve biraz da umutla ama gördüğü yabancı yüzle bütün umutları tekrar dibe batmıştı. Minho gelmeyecekti artık bunu kabullenmesi lazımdı ama bu adamın ceketi neden Minho gibi kokuyordu ve neden Hyunjin'in suratına aptal bir sırıtışla bakıyordu? Hyunjin boğazını temizledi nazikçe ve yine nazik bir şekilde omzundaki ceketi alıp karşısında hâlâ ona sırıtarak bakan adama uzattı. "Teşekkürler." Daha fazla bir şey demeden terastan çıkmak için hamle yapmıştı ki koluna sarılan ellerle durmak zorunda kaldı. "Naber Hyunjin özleştik mi?" Hyunjin kaşlarını daha da çattı bu adam onu nereden tanıyordu "Kimsin sen?" Karşısındaki adam şaşkın bir ifadeyle ona baktı Hyunjin gerçekten onu unutmuş muydu?
Hyunjin'in sorusunu duymazdan gelip aklındakileri Hyunjin'e söylemeye başladı "Sevgilimin mezarından geliyorum buraya." Hyunjin mümkünmüş gibi kaşlarını daha da çattı. Bu adam kimdi? Sevgilisi kimdi? "Abinin mezarından geliyorum Hyunjin. Annenin öldürdüğü abinin mezarından." Hyunjin kaşlarını çatmayı bırakıp şaşkın bir şekilde baktı bu sefer. Yıllar sonra Kore'ye mi gelmişti ama neden? Duyduğuna göre Amerika'da bir psikolog olmuştu ama şimdi niye dönmüştü? "Seokjin... Seokjin Hyung..." Karşısındaki adam kafasını sallayıp Hyunjin'i onayladı. "Biraz konuşalım mı? Uzun zaman geçti konuşmayalı biraz dertleşelim ha? Sauvagerie Bar'da biraz konuşalım... Dertleşelim..." Hyunjin duyduğu bar adıyla derince yutkundu. Orası Minho'yla onun özel mekanıydı. Seokjin orayı nasıl biliyor olabilirdi?
Seokjin herhangi bir tepki vermeyen Hyunjin'i kendine getirebilmek adına yavaş adımlarla Hyunjin'in yanına geldi ve omuzlarından sarstı hafifçe onu. "Hadi o tatlı arkadaşlarına çaktırmadan gidelim onların peşimize takılmasını istemeyiz değil mi? Hem barda senin için bir misafir olacak..." Seokjin Hyunjin'in cevabını beklemeden terastan ayrılmaya başladı. Hyunjin'in onun arkasından geleceğine emindi ve beklediği de olmuştu Hyunjin hafifçe koşarak Seokjin'i takip ediyordu ve yemeğin başından beri Hyunjin'i izleyen kişi de önündeki ikiliyi takip ediyordu. Uzun bir gece olacağı kesindi...
Herkese merhaba nasılsınız?
Yoğun bir sınav haftasından çıktım ve bu yüzden de buraya çok giremedim. Sizi yine çok beklettim hepinizden özür dilerim.
Umarım bölümü beğenmişsinizdir...
Seokjin sizce iyi biri mi? Her bölüm olaylar biraz daha karışıyor sanki... Kimin iyi kimin kötü olduğu belli değil... Peki Seokjin'in nisafiri kim sizce?
Gelecek bölüm görüşmek üzere...
Sizleri çok seviyorum...🩷
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece Arkadaşız||Hyunho
FanfictionSınıfın homofobik ikilisi olan Hyunjin ve Minho'nun bir oyun sonucu zamanla birbirlerine hisleri oluşmaya başlar. "Sana çok azdım bir öpücük yolla bana Hyunjin" Hyunjin sınıftakilerin bakışlarını umursamadan Minho'ya döndü sonuçta onlar arkadaştı bu...