Hyunjin üstü açık beyaz arabada yolcu koltuğunda otururken derin bir iç çekti. Seokjin hakkında çok bir şey hatırlamıyordu aslında tek hatırladığı ölen abisiyle Seokjin'in çok mutlu olduğuydu ve bir de ikisi öpüşürken Hyunjin'in annesinin onları yakaladığı ve daha sonrasında da Seokjin'in koşarak Hyunjinlerinin evini terk ettiğiydi...
Hyunjin Seokjin'in yıllar sonra neden geldiğini bilmiyordu. Seokjin'in Hyunjin'in abisi için gelmediği kesindi. Hyunjin bunu az çok tahmin edebiliyordu. Hyunjin yan tarafında arabayı kullanan Seokjin'in yüzünü incelemeye başladı. Seokjin hatırladığı gibi değildi. Onun aklında kalan Seokjin masum, neşeli ve karşısındaki kişiyi rahatlatan bir enerjisi vardı ama bu Seokjin farklıydı. Hyunjin bu Seokjin'in yanında daha önce hiç olmadığı kadar gergin hissediyordu.
Seokjin üstündeki bakışları hissetmiş gibi gözlerini yoldan birkaç saniyeliğine ayırıp Hyunjin'e baktı ve ardından tekrar yola bakıp konuşmaya başladı. "Ne o beni çok mu özledin? Gözlerini benden alamıyorsun Hyunjin-shi." Hyunjin gözlerini devirip yola bakmaya başladı. Derin bir nefes aldı ve biraz önce cevabını alamadığı soruyu tekrar sordu "Neden geldin? Amacın ölen abim ya da ben değilim. Neden geldin?" Seokjin yan bir sırıtmayla arabasını sürmeye devam etti. Hyunjin'e cevap vermedi çünkü gerek yoktu. Amacı Hyunjin'i mutlu etmek falan da değildi tek amacı sevgilisinin sağlığına kavuşmasıydı ve bu yüzden de sevgilisiyle Hyunjin'i yüzleştirecekti. Bu ikisinin son buluşması olacaktı sonra Seokjin ve sevgilisi Amerika'ya dönecekti. Seokjin sevgilisinin düzelmesi için elinden gelen her şeyi yapmaya hazırdı ve yapıyordu da...
Seokjin sıkıcı araba yolcuğunu birazcık eğlenceli bir hale getirmek için arabanın radyosundan önce rastgele bir şarkı ardından da arabanın penceresini açtı. Birkaç cızırtıdan sonra radyodan bir şarkı çalmaya başladı. Hyunjin hafif esen rüzgarla gözlerini kapatıp arkasına yaslandı. Seokjin'in konuşmayacağını anlamıştı. Seokjin bu ketumlukla nasıl psikolog olmuştu? Kesinlikle diploması sahteydi. Hyunjin buna emindi. Hyunjin radyoda çalan şarkıyla iyice arkasına yaslandı tanıdık bir şarkı değildi ama hoşuna gitmişti.
Şarkının sözleri başladığında ise şarkının japonca olduğunu anlamıştı. Lisede öğrendiği az buçuk japoncayla şarkıyı anlamaya çalışıyordu. Şarkı cidden hoştu. Şarkı ilerledikçe Hyunjin'in aklına tek bir kişi geliyordu. Tek bir yüz. Ömrü boyunca ne kalbinden ne de aklımdan atamayacağı bir yüz. Hyunjin derin nefes alıp şarkıyı dinlemeye devam etti ve duyduğu sözlerle sol gözünden bir damla yaş düştü. O hâlâ bir aptal gibi Minho'ya aşıktı ve onun kendisine dönmesini bekliyordu. Birbirimizi son gördüğümüzden bu yana çok zaman,son birlikte olmamızdan itibaren yarım asır geçti... Aptal bir şarkının sözleri neden onun şu an yaşadıklarını anlatıyordu. Artık ölmek istiyordu Minho'nun yokluğunda berduş gibiydi o yaşamayı haketmiyordu. Şimdi kendini arabadan atacak ve ölecekti. Evet bunu yapacaktı...
Seokjin yan tarafında açılan yolcu kapısıyla hızlıca yan tarafına döndü ve arabadan atlayacak Hyunjin'i hızlıca saçlarından tutup içeri geri çekti ve ardından aynı hızla arabanın kapısını kapattı. "Sen..." Seokjin derin bir nefes aldı. Bu çocuk delirmiş miydi? Kesinlikle tedaviye ihtiyacı vardı. O onu tutmasaydı cidden akan trafikte kendini arabadan mı atacaktı? Hyunjin. Delirmişti. Seokjin nefesini kontrol altına alıp arabayı sağa çekti ve Hyunjin'e döndü. "Sen delirdin mi? Seni tutmasaydım ölecektin." Hyunjin umursamaz gözlerle önce Seokjin'e baktı ama ardından gardını indirip gözlerinden akmak için fırsat kollayan gözyaşlarının akmasına izin verdi. "Seokjin Hyung..." Ne demesi gerekiyordu? Onu tanımıyordu bile derdini anlatsa Seokjin onu anlar mıydı? Hyunjin içindeki sese kafasını iki yana sallayıp cevabını verdi ve hiçbir şey konuşmadan ağlamaya devam etti. Seokjin ise kaşlarını çatıp Huunjin'i izlemeye devam etti. Sevgilisi bunda ne bulmuştu ki? Nasıl böyle ucuz biriyle yatmıştı? Hyunjin en ufacık rüzgarda paramparça olmuştu. Seokjin emindi Hyunjin onun yaşadıklarının onda birini yaşasaydı intihar etmişti çoktan ama Hyunjin'in daha çekmesi gereken acılar vardı o yüzden o bara gidip sevgilisiyle Hyunjin'i yüzleştirip ona bir acı daha çektirecekti. Eğer bu yaptığı şey acımasızlıksa acımasız olacaktı. O da sevgilisi de çok acı çekmişti ve hepsi buradaki aptal kişiler yüzündendi ama bu acının en büyük sorumlusu Hyunjin ve onun aptal annesiydi. Hyunjin'in annesi şu an evinde ona hediye giden zehirli kurabiyelerle acısını çekiyordu zaten şimdi o yüzden sıra Hyunjin'deydi. O da acısını çekecek ve oyun bitecekti. Mutlu, huzırlu ve güzel hayatına devam edeceklerdi. O ve biricik sevgilisi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece Arkadaşız||Hyunho
FanfictionSınıfın homofobik ikilisi olan Hyunjin ve Minho'nun bir oyun sonucu zamanla birbirlerine hisleri oluşmaya başlar. "Sana çok azdım bir öpücük yolla bana Hyunjin" Hyunjin sınıftakilerin bakışlarını umursamadan Minho'ya döndü sonuçta onlar arkadaştı bu...