Sınav Sonuçlarının Açıklandığı Gün
Hyunjin sertçe çalınan kapıyla yattığı koltukta sıçrayarak uyandı. Ne zamandır uyuyordu? En son hatırladığı kendine birkaç tane bira almıştı marketten ve eve geldiği gibi onları içmeye başlamıştı. Tek isteği ayık kafayla yapamadığı şeyi sarhoş kafayla yapmaktı ama onu da becerememiş birkaç kere Minho'nun eski numarasından onu aramıştı ama telefon çalmamıştı bile o da sinirle telefonu duvara fırlatıp sızmıştı. Minho'yu seviyor muydu bilmiyordu. Minho onun için sevgiden çok alışkanlık, bağımlılıktı ya da siz ne demek isterseniz...
Hyunjin bu hayatta kimseyi sevmemişti hâlâ bir çocuk gibiydi o. En sevdiği oyuncağını gözlerinin önünde parçalamışlar gibi hissediyordu. Minho onun için çocukluğuydu, gençliğiydi bu yüzden de kolay kolay ondan vazgeçemiyordu.
Hyunjin'i Minho'lu düşüncelerden kurtaran ısrarla çalan kapı ve dışarıdan gelen bağrışmalar olmuştu. Yine ne oluyordu? Bünyesi yeni bir kargaşayı kaldıramazdı artık. Kendine gelmek adına son kez gözlerini kapatıp açtı ve sarsak adımlarla kapıya doğru ilerlemeye başladı ama ayağına takılan bira şişeleriyle yürümesi zorlaşıyordu. Sinirle bir küfür savurup duvara tutunarak ilerlemeye başladı.
Kapıyı açtığında gördüğü bedenle gözlerini devirdi. Yine Chan gelmişti. Hoş onu Chan'dan başka merak eden yoktu ki. Annesi bile Hyunjin'le ilgilenmiyordu artık. Kendi hayatına bakıyordu. Eski eşinin ona bıraktığı fazlalıktan kurtulmuştu hem de bunun için bir şey yapmasına gerek bile kalmamıştı. Hyunjin'in abisi ise Hyunjin'e ulaşmayı onunla konuşmayı çok denemişti ama her seferinde red yemişti ve Hyunjin'in en son dıyduğuna göre o da Amerika'ya gitmişti. Hyunjin'den her kaçan soluğu Amerika'da alıyordu sanki.
Hyunjin bir şey demeden içeri giren Chan'la kapıyı kapatmış ve o da içeri girmişti. "Niye geldin?" Chan Hyunjin'in sorusunu duymazdan gelip salona doğru ilerledi ve yerdeki bira şişelerini toplamaya başladı. İki arkadaşı da birbirinden beterdi. Biri Kore'de kendini mahvediyordu diğeri ise Amerika'da. İkisi de aptaldı.
Chan biraları toplayıp pencereyi açtıktan sonra masanın üzerindeki laptop'u alarak tekli koltuğa oturdu. Hyunjin kaşlarını çatarak Chan'ın hareketlerini izledi ne için geldiğini hâlâ anlamamıştı. Chan'ın amacı neydi? Chan ise Hyunjin'in bakışlarını umursamadan bilgisayarda bir şeyler yapıyordu. Laptop'taki işi bitince ekranı Hyunjin'e çevirdi. Hyunjin ise göremediği bilgisayar ekranıyla kaşlarını çatarak ekrana bakıyordu. Ekranı görmek için Chan'a doğru yaklaşmaya başladı ve gördükleriyle kaşlarını daha da çattı. Üniversite sonuçları yazıyordu... Ekrandaki sonuçlara göre Hyunjin kazanmıştı hem de çocukluk hayali olan yazılım mühendisliğini... Bu nasıl mümkün olabilirdi? O, o sınava öylesine girmişti hem tercih bile yapmamıştı ki...
Chan şaşkın bakışlarla bilgisayarın ekranına bakan Hyunjin'le gülümsemeye başladı. "Tebrik ederim artık bir üniversite öğrencisisin..." Hyunjin hâlâ anlamıyordu nasıl kazanmıştı? "İyi de... Ben..." Aklında cümleleri toparlıyamıyordu bir türlü "Ben nasıl... Ben nasıl kazandım üniversiteyi? Ben tercih bile yapmamıştım ki..." Chan hâlâ yüzündeki gülümsemeyle arkadaşına bakıyordu bu yeni gelişme ona iyi gelecekti emindi. Hem belki de hayatının aşkının üniversite bulurdu ve Minho defteri sonsuza kadar kapanırdı.
Chan Hyunjin'e cevap vermediğini hatırlayarak hızlıca konuşmaya başladı "Senin yerine ben tercih yaptım." Hyunjin duyduğu şeyle hâlâ bakmakta olduğu bilgisayar ekranından kafasını kaldırdı ve Chan'a bakmaya başladı ama bir şey demedi Chan'ın sözlerinin hâlâ bitmediğinin farkındaydı. "Sınav sonuçları açıklandığı gün hepimiz heyecanla sonuçlara baktık sonra senin de bakman için seni aradım ama açmadın sonra bende düşündüm ki..." Chan bu sefer çekinerek Hyunjin'e bakmaya başladı. Evet onun iyiliği için yapmıştı ama yine de çekiniyordu.
Hyunjin susan Chan'ın konuşması için dizini sıktı hafifçe destek vermek istercesine. "Düşündüm ki senin yerine ben bakabilirim sonuçlara sonuçta kimlik numaranı biliyordum. İşte sonuçlarına baktım ve çok iyiydi Hyunjin. İlk bindeydin. Matematiğin full'e yakındı fen bilimlerinde de aynı şekilde çok çok iyiydin ve ben daha sonra düşündüm ki bu puanın heba olmamalı ve senin yerine tercih yaptım." Chan açıklamasından sonra derin bir nefes aldı. Hyunjin ise kaşlarını çatarak Chan'ı dinliyordu. Gerçekten sınavı o kadar iyi miydi? Onun matematiği her zaman iyiydi ama hiç bu kadar iyi bir sonuç beklemiyordu hele son birkaç ayda yaşadıklarından sonra hiç beklemiyordu.
Chan laptop'u kendine çevirerek kapattı ve kendi dizlerine vurup ayağa kalktı. Bugün Hyunjin'in yeni hayatındaki ilk gün olsun istiyordu. "Hadi bakalım sen duş al ben de buraları toparlayayım sonra da dışarı çıkarız." Hyunjin tekrar kaşlarını çattı. Neden dışarı çıkacaklardı ki? İçinden düşündüğü soruyu Chan'a sesli bir şekilde sordu. "Neden dışarı çıkıyoruz?" Chan yüzünden bugün hiç düşmeyen gülümsemesiyle konuştu "Çünkü bugün yeni hayatının ilk günü ve ben güzel geçsin istiyorum önce bizimkilerle yemek yeriz sonra bir şeyler içmek için bara gideriz. Eğleniriz biraz." Hyunjin tekrar kaşlarını çattı "Bizimkiler?" Chan nazikçe Hyunjin'in yüzünü okşadı "Bizim çocuklar işte Changbin, Felix, Jeongin ve Jisung ha bir de..." Chan tekrar derin bir nefes aldı. Hyunjin ise kaşlarını yukarı kaldırdı ve Chan'ın sözlerini bitirmesini bekledi "...Seungmin" Hyunjin büyük bir şaşkınlıkla Chan'a baktı. Seungmin'in onlardan nefret ettiğini sanıyordu ne ara barışmışlardı. Hem de birlikte bir şeyler yiyip eğlenecek kadar.
Chan elini Hyunjin'in yüzünden çekip omuzlarından tuttu ve hafifçe sarstı "Hadi git ve duş al. Üzgünüm ama berbat kokuyorsun. Küflü peynir gibi. Bu halde barda kimseyi tavlayamazsın. Seungmin mevzusunu ise yemek yerken anlatırım." Hyunjin Chan'ın sözlerinden sonra hafifçe kendini kokladı ve gerçekten iğrenç kokuyordu. Madem bugün hayatının ilk günüydü ona göre davranırdı. Şimdi gidip duş alacak sonra en güzel kıyafetlerini giyecek ve yeni hayatına adım atacaktı. Onu unutması gerekiyordu artık o ancak onun hayatındaki kara bir leke olarak kalacaktı.
Chan'ın tutuşundan kurtulup banyoya doğru ilerledi ve banyo dolabından en güzel kokulu duş jellerinden birini alıp duşakabine girdi. Yüzünden oluşan istemsiz gülümsemeyle daha da mutlu olmuştu. Ama bilmediği bir şey vardı hayat yine planlananların aksine yeni bir plan yapmıştı...
Herkese merhaba nasılsınız?
Biliyorum yine uzun bir ara verdim ama bilmiyorum burada artık eskisi kadar aktif olamıyorum bunun için hepinizden özür dilerim öncelikle ve eğer burada daha aktif olmam için öneriniz varsa seve seve dinlerim...
Bölüm ve hikayenin genel akışı hakkındaki görüş ve önerilerinizi buraya bırakabilirsiniz...
Çok fazla zaman atlaması olduğunun farkındayım ama asıl olaylar üniversitede olacağı için Hyunjin ve Minho'nun depresyon sürecini uzun uzun yazmak istemedim umarım zaman atlamasından rahatsız olmamışsınızdır...
Hepinize teşekkür ederimmm...
Sizleri çook seviyorum...🩷
Gelecek bölüm görüşmek üzere...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece Arkadaşız||Hyunho
FanficSınıfın homofobik ikilisi olan Hyunjin ve Minho'nun bir oyun sonucu zamanla birbirlerine hisleri oluşmaya başlar. "Sana çok azdım bir öpücük yolla bana Hyunjin" Hyunjin sınıftakilerin bakışlarını umursamadan Minho'ya döndü sonuçta onlar arkadaştı bu...