KAMP ALANI

69 8 27
                                    

"Hadi ama kızlar servis kaçacak biraz acele edin" diye söylendim. "Şu valiz kapanırsa geliyorum Alaca" diye bana cevap verdi Gökçe. Evet, kızlar 1 haftalık kamp için kocaman valiz hazırlamışlardı. Açıkcası o valize benden 2 tane sığardı. "Yardım etmemi ister misin?" Diye sordum. Böyle giderse servis bizi almadan gidecekti. "Olur zaten yeterince geç kaldık" dedi.

Acaba kimin yüzünden geç kaldık?

"Şimdi sen valizin üzerine oturacaksın ve bende fermuarı çekeceğim tamam mı?" Diye sordum. "Tamam bir an önce halledelim şu işi" dedi. Gökçe, valizin üzerine oturdu ve bende fermuarı çektim. "Oh be sonunda sağol" dedi. Başımı rica ederim anlamında salladım. "Yaprak sende hazır mısın çıkıyoruz" dedim. Yaprak,elinde valiziyle yanımıza geldi. Ve bende kapıya yöneldim. Aşağıya indiğimiz zaman gözüm ilk olarak ağabeyim de durdu. Üzerine kol kaslarını belli eden siyah bir tişört , altına ise lacivert renkli bir pantolon giymişti. Çok yakışıklı görünüyordu. "Ağabey sen böyle giyiniyorsun ama ben seni yanındaki sarı çiyanlardan kıskanırım" dedim. Yüzüne bıçak gibi bir gülümseme yerleşti. "Sen beni kıskanacak isen ben hep böyle giyinirim" dedi. "Abartma ağabey ya" dedim. Yüzüne çok tatlı bir gülümseme koydu.

O yanaklarını sıkmamak için kendimi zor tutuyorum.

"Çok yakışıklı olmuşsun Mete" dedi Gökçe. "Biliyordum!" Diye bağırdım sevinçle. Herkes bana neyi biliyorsun? Der gibi bakıyordu. "Neyi biliyorsun Alaca?" Diye sordu Umut. Sanırım herkesin sormak istediği şeyi sormuştu. "Ağabeyim ile Gökçe'nin arasında bir şeyler olduğunu!" Dedim. Herkes bana ne? Der gibi bakmıştı. Ağabeyimin rengi solmuştu. "Ne saçmalıyorsun acaba küçük kardeşim?" Diye sordu abim. "Bir şey saçmalamıyorum ağabeyciğim ben sadece gerçekleri konuşuyorum hadi itiraf edin" dedim. Abim derin bir nefes aldı. "Öyle bir şey yok Alaca saçmalama artık hepimizi rezil ediyorsun!" Diye bağırdı. Olduğum yerde sıçradım. "Arkadaşlar tartışmanızı balla bölüyorum ancak bence burası hiç yeri değil herkes size bakıyor" dedi Yaprak. Haklıydı da herkes bize bakıyordu. Derin bir nefes aldım ve önüme döndüm. "Kimi bekliyoruz acaba servis geldi ve kimse binmedi" dedim. "Ateş'i bekliyoruz" dedi Umut. Ağabeyim dişlerini sıktı. Ateş'den nefret ederdi. Nedenini bilmiyordum. Çaprazımızda duran kızlardan biri "işte geliyor" diye parmağıyla onu işaret etti. Arkama döndüğümde Ateş'i gördüm. Üzerine ağabeyiminki gibi bir tişört,altına ise gri renkli bir pantolon giymişti. Ama o kaslar çok belli oluyordu. Okulumuzdaki kızların çoğu ondan hoşlanıyordu. Ama benim aşk ile işim olmazdı. "Herkes geldiğine göre artık binelim mi servise?" Diye sordu öğretmenimiz. "Herkes tam hocam binebiliriz" dedim. Ve servis kapısına yöneldim. Bizimkiler ise arkamdan geliyorlardı. Servise binince direk en arka tarafa gittim. Beni araba tutardı en iyisi cam kenarına oturup dışarıyı izlemekti Ve öylede yaptım.Ve cam kenarına oturdum. Yanıma ağabeyim oturmuştu onun yanına Gökçe, Gökçe'nin yanına Yaprak ,Yaprak'ın yanına ise Umut oturmuştu. Ve o anda bütün gözler bize çevrilmişti. En arka koltuk 6 lı idi ve biz 5 li en arkaya oturmuştuk.

Sanırım anladım kim 6. Koltuğa oturacak diye bakıyorlar

Ve bir anda herkes bana baktı. İlk başta üzerime bir şey döküldü sandım. Üzerimdeki siyah renkli elbiseye baktım. Hiç bir şey yoktu. Ve o anda Ateş servise binmişti. Siyah saçlarına jole sürdüğünü yeni fark ediyorum. Kabul ediyorum yakışıklıydı ama benim aşk ile işim olmaz. Gözüm serviste dolaştı

Kahretsin servisteki bütün koltuklar dolu ve Ateş mecburen bizim yanımıza oturacak İnşAllah umut yer değiştirmek istemez yoksa bana kalmaz ,abim bu çocuğu döver. Kabul ediyorum çok korumacı bir abim var ama ben ,onu n bu huyunu çok ama çok seviyorum

***

Ağabeyim başını omzuma yaslamış, huzurlu bir şekilde uyuyordu. Ben ise camdan dışarıyı izliyordum. O anda aklıma , çantamın içine tıktığım kablosuz kulaklığım geldi. Çantamın içini açtım ve ufak bir arayıştan sonra siyah renkli kablosuz kulaklığımı çıkarttım. Telefonumu açtım ve bluetooth a bağladım kulaklığımı. Sonra spotify'ı açtım ve içerisinden rastgele bir şarkı seçtim. Şarkıyı bilmediğim için yanlış bile olsa bir şeyler mırıldandım. Arabanın hafif şıcraması hem uykumu getiriyor hemde miğdemi bulandırıyordu. Ancak uyku daha baskın geliyordu ve sonunda dayanamayıp başımı hafifçe ağabeyimin başına yasladım. Ve gözlerimi kapattım. Ancak daha bir kaç dakika bile geçmemişti ki miğdem bulanmaya başlamıştı. "Hadi ama ya ilk yarım saatte bile olmaz ki " diye söylendim." Ne oldu ki?" Diye sordu Ateş. "Beni araba tutuyor ve miğdem çoktan bulanmaya başladı bile" dedim. Ve bir hışımla çantamdan tuzlu çubuk kraker çıkarttım. Bu bana iyi gelebilirdi. Paketi açtım içinden bir kaç tane aldım. Elimdeki çubuk krakerleri yerken bizimkilere "ister misiniz?" Diye sordum ve paketi uzattım. Yaprak ve Gökçe bana teşekkür edip içinden birer tane aldılar. Umut ise teşekkür edip paketin içinden avuç ile aldı. Ve hepsini ağzına tıktı. "Yavaş ye boğulacaksın" diye onu uyardım. Ve gözüm Ateş'e takıldı. Paketi ona uzatıp "ister misin?" Diye sordum. "Yok teşekkürler ben sevmiyorum" dedi. "Sen bilirsin ama bari bir tane al " diye ısrar ettim. "İyi tamam bir tane alayım" dedi ve paketin içinden bir tane alıp yedi. "Teşekkür ederim" dedi. "Rica ederim" dedim. Paketi alıp önüme döndüm. Çubuk kraker sayesinde miğdem biraz da olsun düzelmişti. Paketi çantama geri koyup kulağımdan çıkarttığım kulaklığımı geri taktım. Şarkı çoktan değişmişti. Ancak bu çalmakta olan şarkıyı da bilmiyordum. Kafamdan bir şeyler mırıldanmaya başladım. Kelimeler ağzımdan yanlış dökülüyordu. Ama ben gene de kendimce söylemeye devam ettim. Sabaha kadar uyuyamamıştım ve uyku bedenimi tekrardan esir alıyordu. Dayanamayıp birkaç dakika önce yaptığımı tekrar yapıp, başımı ağabeyimin başına yasladım. Ve gözlerimi kapattım. Gözlerimi kapattığımda açmaya fırsat bile bulamadan uyumuştum....

ORMANDA KAYIPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin