GİTMEDİNİZ Mİ?

13 2 0
                                    

"Çocuklar?" Diyen öğretmenimize döndüm. Ateş'in kolundan ayrılıp öğretmenimize doğru yürüdüm. "Hocam siz gitmemiş miydiniz? 1 hafta çoktan bitti" dedim. "Hayır gitmedik. Sizi bulmadan gitmeyecektik de. Şaşırtıcı olanı ise biz sizi bulmadan sizin bizi bulmanız" dedi. Ateş ve diğerleri yanıma geldi. "Gelin bakalım bizde tam yemek yiyecektik" dedi öğretmenimiz. Çok aç olduğum için hemen karşımızdaki masaya oturdum. "Ateş'im yanıma oturacaksın herhalde değil mi?" Diye sordum. "Evet güzelim başka nereye oturmamı bekleyebilirdin ki?" Diye yanıtladı. "Size sevgili olmak pek yaradı ha" dedi ağabeyim. "E ben gerçek aşkı ilkimle bulmuşum. Kaybetmem" dedim. "Bak bu gerçekten iyiydi" dedi Gökçe. "E benim laflarım her zaman iyidir yengem" dedim. "Gevezelik etmek yerine yemeğinizi mi yeseniz acaba gençler?" Dedi ağabeyim. Besmele çekerek tabağın yanındaki çatal ve kaşığı elime alıp yemeği yemeye başladım. Yemekte tavuk suyuna çorba vardı. Ama tadı bildiğimiz tavuk suyu çorba değildi. Çok değişik bir tadı vardı. "Ben mi tavuk suyu çorbanın tadını bilmiyorum yoksa bu çorbanın tadı mı bir değişik?" Dedi Ateş. "Bende tadını farklı aldım" dedim. Yarısından biraz daha fazla içtiğim çorbayı önümden ittirdim. "Ben bunu yemeyeceğim" dedim. Ayağa kalktım. Tam karşıya bakacağım zaman karşımda Araz'ın olduğunu gördüm. "Kayıptınız. Gelmişsiniz hoş gelmişsiniz!" Dedi bana. Hafif bir fısıltıyla "sana defolup gitmeni söylemiştim" dedim. Ateş bize doğru döndü ve Araz ile beni görünce ışık hızıyla ayağa kalktı. Yanıma gelip dibimde durdu ve elimi tuttu. "Sana ilk ve son  kez söylüyorum Araz efendi, bu karşında gördüğün kızın yanına 5 metreden fazla yaklaşmayacaksın. Değil ona elini kaldırmak, adını bile ağzına almayacaksın. Seni tek bir kez uyarırım. İkincisinde uyarmak yerine çok farklı şeyler yaparım!"  Dedi Ateş. Araz bir bana bir de Ateş'e baktı. "Tamam yahu ben sadec...." demişti ki Ateş parmaklarını Araz'ın ağzına götürüp eliyle ağzını kapattı. "Ona tek kelime etmeyeceksin" dedi. Ben kendimden emin bir şekilde Araz'a bakarken Ateş elini elime götürerek parmaklarını parmaklarıma bağladı. Beni yanına çekerek buradan uzaklaşmak istediği hareketleri ile belirtti ve bende ona uyarak peşinden yürümeye başladım. Çadırımıza gidince harabe olmuş içine baktım. "Kim girmiş bizim çadırımıza?" Diye sordum. Bunu kim yapmıştı? Aklımda birisi vardı ;Araz. Ama onun bu kadarını yapacağını düşünmezdim. Yani buna cüret edemezdi. O kadar cesaretli birisi değildi. Yerde açık olan çantama baktım. Tam üstünde babam ile çekilmiş bir fotoğrafım duruyordu. Fotoğrafı elime alıp uzun uzun baktım. Ateş ise yanıma gelmişti. "Neye bakıyorsun güzelim?" Dediğinde o da benimle beraber fotoğrafa baktı. Gülümsemesi yüzünde soldu ve kaşlarını çattı. "Kim koymuş onu oraya öyle?" Diye sordu. Hafiften dolan gözlerimi ondan gizlemeye çalışarak cantama baktım. "Bilmem" dedim. "Birisi çadırımıza girip her yeri delim deşik aramış" dedim. "Gülüm şu yerde duran şey ne?" Diye sordu Ateş. Parmağı ile gösterdiği yere baktım. Günlüğüm yazan bir defter gördüm. Bu benim günlüğümdü. Yerde duran kırmızı renkli defteri alıp arkama götürdüm. "Benden saklayacak mısın?" Diyen Ateş'e baktım. Bana merakla bakarken arkamda tuttuğum defteri önüme getirdim. "Günlüğüm" dedim. "Onu asla okumayacağımı biliyorsun değil mi?" Diye sordu. "Biliyorum" dedim. Çantamın içini açtım. Ateş'e bir şey verecektim. Çantanın içinden çıkardığım bir siyah lastik tokayı ona uzattım. "Anlarsın ya" dedim. Gülerek elimdeki tokayı alıp bileğine taktı. "Ateş?" Dedim. "Efendim güzelim" dedi. "Sen beni ne zamandan beri seviyorsun?" Diye sordum. "Hatırlar mısın bilemem ama biz seninle bir ara aynı sınıftaydık; okulun ilk günü. Fakat daha sonra ailen seni diğer şubelerden birisine almıştı. Ben ilk kez orada sevdim seni çünkü sıra arkadaşıydık. Sen derslerde bana pek pas vermezdin. Fakat ben bazen tüm ders boyunca yaptıklarını ve seni izlerdim" dedi. "Ben neden hatırlamıyorum?" Diye sordum. "Dedim ya, sen genelde bana bakmazdın. Ya defterine bir şeyler yazardın ya da öğretmeni dinlerdin" dedi. Biz koyu bir sohbete dalmışken ağabeyim ve yengemin bizim çadıra gekip bizi dinlediklerini bile fark etmemiştik. "O sohbetiniz bol olsun gençler" dedi yengem. Bir anda onların sesiyle irkilip yerimden sıçradım. "Gelin beraber olsun" dedi Ateş. "E madem o kadar çok ısrar ettiniz gelelim" dedi ağabeyim gülerek. Ağabeyimi yanıma çekiştirirken onun gücünü unuttuğum için az kalsın oturduğum yerde düşecektim. "Ne hakkında sohbet edeceğiz?" Diye sordum.  "Off açın işte bir konu. Bizde on konu hakkında konuşalım" dedi Umut. "O zaman konu benden gelsin" dedi ağabeyim. "Tamam gönder gelsin kaptan" dedim. "Bu sorum pek sevgili kayınçoma gelsin" dedi. Ateş'e baktığımda yüzünün bembeyaz olduğunu gördüm. Ateş bunu belli etmemeye çalışarak bakıyordu bize. "Benim güzeller güzelli kardeşime ne zaman ve nasıl aşık olduğunu itiraf ettin?" Diye sordu. Ağabeyim soru sormamıştı ki! Nüükler bomba atmıştı. Ateş cevap vermeyince ağabeyim kaşlarını havaya kaldırdı. "Bize anlatabilirsin merak etme. Bunun için size kızacak türden bir ağabey değilim" dedi ağabeyim. "Tamam o zaman anlatıyorum. Hani biz ilk güya kaybolduğumuzda kurtulmak için bir iki yara almıştık ya. Ben o anda Alaca'mın yanındaydım. Alaca'm bana 'ağabeyim iyi mi' diye sordu. Durumun çok kötü değildi. Bende 'kaşının yarılması ve dudağının patlamasına bakmazsak gayet iyi' dedim. Alaca bir anda ayaklandı ve seni bulmak için koşar adımlarla yürümeye başladı. Ben de hem durması için hem de daha fazla dayanamadığım için ona itiraf ettim. Alaca ilk başta ben yapamam dedi. Sonra vazgeçti ve şu anda bu şekildeyiz" dedi ve elimi tuttu. "Vay be. Bak kardeşim gördün mü ben olmasam siz şu anda sevgili konumunda olmayacaktınız" dedi ağsbeyim. Kaşlarımı yukarı kaldırıp güldüğüm sırada Ateş elime daha da sıkı yapıştı. "Ne oldu?" Diye sordum. "Bir ses duydum gibi geldi de bende seni korumak amaçlı elini tuttum." Dedi. "Bir tek ben mi ses duymadım?" Diye sordum çünkü hiç ses duymamıştım. "Bende ses duymadım" dedi Gökçe beni savunarak. "Sanırım şizofren oluyorum" dedi Ateş. "Ya gülüm ağzından hayırlı bir laf çıksın Allah korusun ya" dedim. "Senin Allah korusun diyen dillerini yerim" dedi Ateş. Ağabeyim yalandan öksürdü. Ateş, ağabeyimin vermek istediği mesajı anlayınca sustu. "İyi bari akıllıymışsın kayınço" dedi ağabeyim. "Eee ben aptal birine bakar mıyım ağabey?" Diye sordum. "Bakmazsın tabii" dedi ağabeyim de. Bakmazdım tabii ki ayol. "Bu diyalogtan aptal olmadığı anlıyorum" dedi Ateş. Kıkırdadım. Kıkırdamaktan daha çok kahkaha attım ama neyse. Ateş yorgun olduğunu belirtti ve dizime kafasını koyarak uzandı. Gözlerini kapattı ve konuşmaya başladı, "ben bu pozisyonda uyursam net dünyanın en huzurlu uykusunu çekerim" dedi. "Evet öyle yaparsın çünkü ben deneyimli olarak söylüyorum. Alaca'mın dizinde uyumak dünyanın en huzurlu uykusunu çekmek demektir" dedi ağabeyim. Evet doğru söylüyordu çünkü ağabeyimin bir kaç kere dizimde uyumuşluğu vardı. "Vallaha mı? Alaca kız bir gün ben de deneyimleyeyim mi huzurlu uyuma işini?" Diye sordu Umut. Normalde kesin ve net olarak 'hayır' derdim ancak Ateş'i kızdırmak için "olur" dedim. Ateş gözlerini fal taşı gibi açmıştı. "Hop hop! Hayırdır siz böyle? Umut kardeşim kusura bakma ama hayır! Alaca'm istese bile ben izin vermem" dedi beni korumak istediğini belli etmek istercesine. Ondan bu cevabı beklediğim için kıkırdadım. "Canım şaka yaptığı hepiniz biliyorsunuz" dedim. "Biliyorum gülüm ama şakası bile çok kötü" dedi. Dudaklarımdaki gülümsemeye engel olamıyordum. Ateş başına kaldırıp bana baktı. "Alaca'm? Gözlerinin derinliliklerinde kaybolmam normal mi?" Diye sordu. "Bilmem bunu neden bana soruyorsun? Bu sorunun cevabını en iyi ağabeyim biliyordur bence" dediğimde Ateş ağabeyime döndü. Ateş'in bir cevap beklediğini bilen ağabeyim bana bakarak devam etti, "normal çünkü Alaca'mın gözleri sevdiği kişilere daha bir farklı bakar" dedi. Ağabeyim daha fazla dayanamayıp başını Gökçe'nin dizlerine yerleştirdi. "Güzelim izin verirsen biraz uyuyacağım. Bakalım senin dizinde uyumak kardeşiminkine benziyor mu?" Dedi. Gökçe ağabeyime başını aşağı yukarı sallamasına rağmen hâlâ bakıyordu. Ağabeyim gözlerini kapatmış etraftaki seslere rağmen uyumaya çalışıyordu. Ateş de aynısını yaptı. Bir kaç dakika sonra ikiside uyumuştu. Ateşin yüzünü görebilmek için hafifçe eğildim. Bebek gibi uyuyordu. Bu haliyle çok sevimliydi. Yaprak kolumu dürttü. "Ştt seninki uyudu"  dedi. "Çok iyi görüyorum canım merak etme" dedim. "Yengeciğim hareket etme derim çünkü en ufak bir hareketinde ağabeyim uyanır ve emin ol uykusu varken uyandırılırsa godzilla gibi uyanır. Terslerse sen üzülürsün" dedim. Gökçe bana bakıyordu. "Merak etme hareket etmeyeceğim" dedi. Ağabeyim hafifçe kıpırdandı. "Evet ağabeyim derin uykuya geçiş yaptı" dedim. Ateş ise bir şeyler mırıldanıyordu. Ateş'e kulak verdiğim sırada dedikleriyle ona kızgınlıkla bakmıştım. Çünkü tam olarak şöyle demişti; "pelinim gülüm canım yapma uyuyacağım" dedi. Ateş'in başını umursamadan hızla ayağa kalktım. "Pelinine senin! Hayırdır? Aldatılıyor muyum yoksa!?" Dedim." Pelinimmiş! Senin Pelinine tükürürüm!" Dedim aynı anda. "Tamam Ateş! Bizim işimiz başlamadan bitecek anladım ben!" Dedim tekrar. Ateş önce ufak bir kahkaha attı. Sonra ise gözlerine açarak bana baktı. "Yavrum şaka yaptım" dedi. Ben ise direk "Pelin kim!?" Diye sordum. "Pelin kimse değik güzelim sadece minik bir şakaydı" dedi. "Ateş bana bir daha ilişkimiz ile şaka yaparsan ben bu işi bozarım! İlişkimizi bozmakla kalmam. Aynı zamanda seni de bozarım!" dedim. "Gülüm tamam ama şaka yaptım" dedi. "Banane! Ben şakdan anlamam. Bana bu konu ile ilgili şaka yapma!" Dedim. "Ya gülum gerçekten şaka yaptım" dedi. Kollarımı tıpkı küçük bir çocuk gibi birleştirerek yüzümü başka tarafa çevirdim. "Güzelim? Sen bana trip mi atıyorsun?" Dedi. Sesi şaşkındı. Vücudumla beraber yan tarafa döndüğümde dudaklarında lanet olası büyük sırıtışı vardı. Bunu nasıl gördüğümü sormayın. Devlet sırrı. Ateş arkamdan gelip bana sımsıkı sarıldı. Kollarını nazikçe belime dolarken aynı zamanda da kafazını omzuma bastırdı. "Sen kıskandın mı?" Diye sordu. Beni göğsüne çekti. Ona arkam dönüp bir pozisyonda duruyordum. Saçlarımı yüzüne savururken "hıh" diye bir ses çıkardım. "Güzelim ama yapma böyle" dedi. "Sen bana o şakayı yaomadan önce düşünecektin" dedim. "Yenge ağabeyim hâlâ uyuyor mu?" Diye sordum Gökçe'ye. "Yok canım hâlâ uyuyor" dedi. Ateş başının yanında duran yanağıma bir öpücük kondurdu. "Ateş bak yapma şunu!" Dedim. "Sen beni affetmediğin sürece yapacağım güzelim" dedi. "Ya sen benim başıma bela mısın? Bana bu tür şakalar yapılmayacağını kimse sana söylemedi mi? Bak ben bu konularda çok hassası." Dedim. Ateş yüzüme pişman olmuş bir şekilde bakarken ben, ona bakıyordum. Omzumun üzerindeki yüzüne. "Yavrum lütfen ama! Bak sadece minik bir şakaydı. Bu kadar büyütmenin ne gereçgi var?" Dedi. Ondan ayrılıp tekrardan ona arkamı döndüm. "Bunu sen istedin. Soran olursa ben yapmadım diyeceğim" dedi. Ben yapacağı şeyi beklerken soluğumu tuttuğumu bile fark etmemiştim. Ateş beni kendisine döndürmeden belimden tuttuğu gibi beni yukarı kaldırdı. Omuzlarının üzerine bıraktı ve ayaklarımı önüne aldı. Gülümsememek elde değildi ancak ben gülümsememi tutuyordum. "Hâlâ beni affetmedin sanırım hm?" Diye sordu. Başımı öne eğerek bana bakan yüzüne baktım. "Sanırım beni ikna etmek için bir şeyler yapman gerekiyor" dedim. Ateş elini çenesine koydu ve düşünür gibi yaptı. "Tamam başka bir fikrim daha var" dedi. Beni hızla omuzlarından indirdi ve kucağına aldı. Alnını alnıma dayadı. "Şimdi nasıl?" Diye sordu. "Hmm sanırım biraz yumuşuyorum" dedim. "Tamam o zaman başka bir şey deniyelim dedi. Ben tekrsr merakla yapacağı şeyi beklemeye başlamıştım. Ateş beni nazikçe yere indirdi ve vu sefer elimi tutarak bana yaklaştı. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı ve boşta kalan elini yanağıma koydu. "Seni seviyorum güzelim" dedi. Ama bu çocuk benim kalbimi eritiyor. "Biraz daha yumuşsdım sanırım son bir şey kaldı" dedim. Ateş sabırla devam etti. "Aklımda çok daha değişik bir fikir var ama onu sonraya saklıyorum" dedi. Bir elini yanağıma koydu ve diğer yanağıma yaklaşarak yanağımı öptü. Nazik ve kibar minik bir öpüştü ve ben onu affetmiştim. Ateş kaşlarını havaya kaldırmış merakla bana bakarken ben "bir daha olmasın" dedim. Avuçlarımın içine minik bir öpücük bırsktım ve Ateş'in yanağına yapıştırdım. Çocuğu öpme bahanesiyle tokat atmıştım. Ateş gülerek bana bakarken ben gözlerimi bizi kaşlarını çatarak izleyen ağabeyime baktım. Gözlerimi kocaman açtım. Gözbebeklerim büyüdü ve sadece ağabeyime bakakaldım. "Aferin Alaca çocuk sana yapmadığını bırakmadı" dedi. "Sen biraz faha devam etseydi aklından geçenleri yapacaktı" dedi. Ateş ağabeyime yapma dercesine bakarken ağabeyim yanıma gelerek kolumdan tuttu. "Birbirimizi seviyoruz dediniz. Tamam dedim izin verdim ama bu kadarı benim sınırlarımı çok aşıyor. Yanındaki çocuğun yüzünü dağıtmak istiyordum ama sadece snein için tuttum kendimu" dedi ağabeyim. "Ağabey Ateş bana şaka yapmıştı" dedim. "Ben şakasını falan bilmem kardeşim!" Dediğinde bağırmıyordu. Ama sesi yüksek çıkmıştı.

ORMANDA KAYIPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin