ATEŞ'İN AİLESİ

7 2 0
                                    

Evet canikoloskoloskolarımm

Şunu tekrardan belirtmek istiyorum çok önemli. Bundan sonra her hafta bir bölum gelecek ve bolum atacağım gün belli olmayacak.

Bunu tekrardan belirttiğime göre

Yıl: 2024

1 senedir görüşemedik nasılsınızzzz😂😁

Neyse biz yeni bölüme geçelimm

Keyifli okumalarr💌

.

Kutunun içinden çıkan pusulaya bir kez daha baktım dilim tutulmuşken. Bir Ateş'e, bir kutunun içindeki pusulaya bakıyordum. Altından yapılmış, yine altın, ince bir zincire konmuş bir kolyeydi bu pusula. İçini açtığımızda ise pusulanın ucu kalbimi gösteriyordu. Her açtığımızda kalbimi gösteriyordu. İçindiki not ise hiç beklemediğim birindendi. Üzerindede şu yazıyordu; "beni sevmemiş olabilirsin. Ama belli mi olur? Değişirsin belki. Beni sevecek kadar değişirsin. Ama sen beni sevene kadar, bana gelene kadar ben seni hep seveceğim. Bu pusula da yönünü kaybedersen dinleyeceğin seyi gösteriyor. Kalbini.
-Araz-" yazıyordu.

Sözleri işimi acıttı. Ama ben onu sevmiyorum. Bu da ona gideceğim anlamına gelmez.

Ateş yazanları okumak için kağıdı elimden nazikçe aldığında bir kaç saniyenin ardından kaşlarını sinirle çatmıştı bile. "Şu şeref yoksunu gerizekalıyı gebertme isteği var içimde. Acaba beynimi dinleyip mezara mı gömsem şu şerefsizi?" Dediğinde çıkmazlardaymış gibi baktım Ateş'e. "Saçmalama" dediğimde moralimin bozulduğunu anlamıştı. "Hayır hangi cesaretle bunu yazar ve koyar? Onu diri diri gömeceğimi bilmiyormuş gibi" dedi. "Böyle bir şey yapıp başını belaya sokmayacaksın. Çocuk kendi kendine hayal kuruyor." dedim. Ateş sözlerime daha da sinirlenmişti. "Hayalini bile kuramaz! Yapamaz bunu" dediğinde sanki çadırı üzerimize yıkmak ister gibi görünüyordu. "Ayrıca biraz sakin olur musun? Bunu takmayacağımı sen de o da gayet iyi biliyorsunuz" dedim. Ateş ne söylersem sakinleşmeyecekmiş gibi görünüyordu. "Tamam. Tamam sakinim!" Dedi. "Sakinim derken bile bağırıyorsun Ateş!. Alt tarafı bir doğum günü hediyesi abartma artık" dedim. Hafiften sert ve kalın çikan sesim onda hiç bir ifade oluşturmamıştı. "Güzelim anlamıyor musun? Veremez sana doğum günü hediyesi! Sen ne istiyorsan ben alırım ama o alamaz. Tamam mı? Sana değil not bırakmak adını bile ağzına alamaz" dedi.

Fazla korumacıydı. Fazla ve gereksiz.

"Tamam anlıyorum ama neden Araz yüzünden bana bağırıyorsun?" Diye sordum hâlâ sinirli olan sevgilime. "Bağırdım mı?" Dedi. Sesi az önceki davranışları ve ses tonunu gore aşırı yumuşamıştı ve pişmanlık vardı. Yanıma gelip kollarımı tuttu. "Özür dilerim sevgilim ben Araz'ın sana aldıklarını görünce sinirlerime hakim olamadım" dedi. Sesindeki yoğun pişmanlık duygusu ve korku varken onu affetmeme gibi bir seçeneğim yoktu. "Tamam ama bir daha böyle saçma şeyler için birbirimizi üzmeyelim" dediğimde ellerini ellerime getirip tuttu. "Söz veriyorum" dediğinde gülümsedim. Hafif tebessümün Ateş'i mutlu etmiş olmalı ki o da gülümsedi. Üzerime ince hırkamı alıp çıktım çadırdan. Çadırin önünde ağabeyim ile burun buruna geldim. "O şerefsiz Araz sana ne almış?" Dediğinde başımdaki bela bir değil, iki olmuştu. "Pusula almıs ağabey! Tamam mı zaten Ateş ile kavga ettik bu saçma konu yüzünden. Şimdi izin verirsen yengemin yanına dertleşmeye gideceğim" dedim. "Ha şimdi benimle dertleşmek yerine yengene gidiyorsun öyle mi?" Dediğinde başımı onaylarcasına salladım. "Aynen öyle" dedim ve ağabeylerimin çadırına doğru yürümeye başladım..

.

.

.

"Anlayacagın saçma sapan bir konu yüzünden kavga ettik" diye tamamladım sözümü. Gökçe, şaşkınlıkla beni dinlerken ben içimi dökmekle meşguldüm. "Şimdi hâlâ kavgalı mısınız yoksa pek sevgili eniştem senden özür diledi mi?" Diye sordu. "Özür diledi ve su an küs değiliz" dedim. "Kızım o zaman neden saatlerdir bana kavgalı olduğunuzu söylüyorsun?" Dedi. "Ben ne dediğimi biliyor muyum?" Dedim. "Kavga konumuzsa ben sana öküzün dibi olan ağabeyinle olan kavgamızı anlatayım" dedi.

ORMANDA KAYIPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin