ATEŞ'İM

11 3 30
                                    

"İşkencelerin en büyüğü lan bu" diye tekrardan yakındım. Gökçe neden yanında bir ilk yardım seti taşımak zorundaydı acaba? Ve neden ilk başta hiç bir sey olmadığını söyledi? . "Alaca biraz sus kardeşim birazcık sus ya" dedi ağabeyim. Yahu çimenlerin üzerine yatırmışlar beni açmışlar karnımı gelmişler dibimde pansuman yapıyorlar. Bit kadar bir kesik için. Tamam biraz abarttım ama bu pansuman da can yakmasın kardeşim. "Ağabey sakın doktor veya hemşire olayım deme! İnsanların canını daha cok yakarsın sen elin hiç hafif değil" dedim. Daha önce bana bulaşan 2 çocuğu okulda dövmüştüm ve kaşım yarılmıştı. Hem pansuman yapılmış ve hatta dikiş atılmıştı. Ancak şimdiki kadar canım hiç acımamıştı. "Merak etme asla o mesleklerden birisini olmayacağım" dedi. "Tamam olma ama bari biraz yavaş sür şunu"  dedim. "O geveze çeneni kapat Alaca ve bende şu şeyi düzgün bir şekilde süreyim" dedi. "Tamam ama dua et sadece canım acıdığı için susuyorum" dedim. Ağabeyim şu lanet şeyi sürmeyi bitirdi ve bende karnımı tutarak ayağa kalktım. "Yeniden doğdum sanırım o neydi yahu?" Dedim. "Şu gıcık Araz olmasaydı ben bunları çekmeyecektim. İnşallah kısır kalırsın Araz! İnşallah bacakların iki büklüm gezersin ve herkes seninle dalga geçer!" Diye bağırdım. "Âmin!" Diye de ekledim. "Âmin deyin sizde" dedim bizimkilere dönerek. "Çok ilginç bir beddua şeklin var Alaca ama âmin" dedi Gökçe. Ateş'in yanına geldim. "Biraz konuşalım mı?" Diye sordum. Başını anlamsız bir ifade ile yana yatırdı. "Olur" dedi. Ağabeyim gözlerini kocaman açmış bize bakarken ben yere bakmakla meşguldum. Ateş ile yürümeye başladığım sırada hâlâ yere bakıyordum. "Eee ne konuşacağız?" Diye sordu Ateş. "Eee şey olayını" diyebildim sadece. Ateş yerinde durdu ve gözlerini gözlerime sabitledi. "Alaca o konu kapandı gitti ve sen beni sevene kadar da açılmayacak. Yani sonsuza kadar" dedi. Bu çocuk konu aşk olunca çok masum birisine dönüşüyordu. "Araz'dan kurtulmak için yaptığın plan güzeldi tebrik ederim." Dedi. "Keşke gerçek olabilseydi" diye de fısıldadı kendi kendine. "Ateş bak. Aslına bakarsak biz istesek bu iş olur. Ağabeyim bir şekilde hallolur" dedim. "Hadi ağabeyin bir sekilde halloldu. Sen? Ben kendimi sana zorla sevdiremem Alaca. Ben sana bunu yapamam. İstemediğin bir şeyi sana zorla yaptıramam" dedi. Ne kadar da düşünceliydi ya.  "isterim ben" dedim fısıldayarak. Ateş yerinden sıçrayıp bana döndü. "Ne ne? Ne dedin sen az önce? Doğru mu duydum?" Dedi. Ya hayır. Hayır hayır hayır. Hayır hayır hayır. Hayır. Bunu sesli söylemiş olamam. Ben bunu sesli söylemedim değil mi? Yapmadım bunu değil mi? "Ben onu sesli mi söyledim?" Diye sordum. Ateş ise gülerek "evet" dedi. "Yapmadım ben bunu değil mi?" Diye sordum. Utançtan kıpkırmızı olduğumu bildiğim halde Ateş'in çikolata rengi parlayan gözlerine baktım. "Alaca sen az önce ne dedin?" Diye sordu anlamaz bir ses tonuyla. "Ne duyduysan o işte Ateş" dedim. "Ya sen ister misin sen?" Diye sordu. "Y-yani i-isterim sanırım" dedim. "Peki ağabeyin yani Mete, o ne diyecek? Ya izin vermezse?" Dedi Ateş. Üst üste sorular soruyordu ve bende bu sorularda boğuluyordum. "Ağabeyime beraber söyleyeceğiz" dedim. Beraber yapacaksak beraber söyleyecektik. "Tamam ben kabulum" dedi hemen. Bu çok kolay olmamış mıydı? Önümüze bir engel çıkacak korkusu peşimi ve aklımı bırakmıyordu. "Hadi gidip bunu herkese söyleyelim" dedi Ateş. Yürümeye başladım geriye doğru. Ağabeyime doğru. Bizimkilerin yanına geldiğimizde Ateş'in yüzü gülerken ben sadece yere bakıyordum. "Gençler bizim biraz sizinle konuşmamız lazım hemen şimdi" dedi Ateş. Çimenlerin üzerine oturduk ve Ateş sözü eline aldı. "Öncelikle Mete, bu konuşmanın tek nedeni sensin. Bunu nasıl söyleyeceğim bilemiyorum" dedi. Gözlerimin içine bakarak konuştu. Ah vaz geçtim. Sanırım yapamayacağım. Ağabeyim beni gebertebilir. Tamam vaz geçtim diyeceğim. Ama Ateş? Onu hayal kırıklığına uğratamazdım ki. Ben de bunu ona yapamazdım. "Alaca ve ben birbirimizi seviyoruz" dedi bir anda . İnanamıyorum! Pat diye söyledi bunu ya pat diye! Ağabeyim afallamış bir şekilde bize bakarken sanki her şeyi sonradan çözmüş gibi bir anda gözlerini kocaman açarak bize baktı. Bir bana bir de Ateş'e baktı. "Siz şimdi birbirinizi mi seviyorsunuz?" Dedi anlamaz bir şekilde. "E-evet ağabey nolur izin versen? Ben de mutlu olsam?" Dedim. Ama bu cümleleri ben değil ağzım söylüyordu. "Alaca sen ne diyorsun öyle? Sen nasıl böyle rahat konuşabiliyorsun?" Dedi. "Bu cümleleri ben kuruyorum ağabey ve evet doğru duydun. Seviyoruz birbirimizi" dedim. Hayır yahu hayır ben bunları söylemedim. Gökçe araya girdi, "Mete izin ver 2 aşık mutlu olsunlar bak biz ne kadar mutluyuz. Onların mutlu olmaya hakları yok mu?" Diye sordu. Ay canım yengem. Ağabeyim bu sefer Gökçe'ye döndü. "Ya benim güzel kardeşime bir şey yaparsa? Daha tanımıyorum bile ben Ateş'i ya Alaca'ya bir şey olursa?" Dedi. Of canım ağabeyim benide düşünürmüş. "Ben güveniyorum ağabey ona" dedim. "Alaca emin misin? Bak benim tek korkum sana zarar gelmesi" dedi. Ay ağlayacağım. Canım ağabeyim. "Eminim ağabey Ateş bana asla zarar vermez" dedim. "Ben yine de güvenemiyorum anlarsın ya içimde senin üzeleceğini, sana zarar gelecek düşünceleri beynimi yiyor." Dedi. Ateş bana bakarak söze başladi tekrardan. "Bak ben Alaca'ya asla zarar vermem. Araz değilim ben. Sevdiğimin kılına zarar gelmesini istemem. Zarar vermem de" dedi. Yavru köpeğe benzettiğim gözlerimi kırpıştırarak ağabeyime baktım. "Tamam ama bir şey olursa Ateş'den önce ben bileceğim tamam mı Alaca? Seni üzerse de ilk ben bileceğim tamam mı?" Dedi. İçimi rahatlatan çok derin bir nefes aldım. "Tamam ağabey" dedim. Ateş ayağa kalktı. Ben ayağa kalktım. Sıkıca sarıldı bana. "Teşekkür ederim. Kendini benden uzak tutmadığın için çok teşekkür ederim" dedim. Kollarımı sardım boynuna. "Of tamam abartmayalım bak biraz daha dram yaparsanız ağlayacağım" dedi Gökçe. Gülerek ayrıldım Ateş'den. "Şimdi ben bir şey diyeceğim hepiniz yine mi diyeceksiniz" dedim. Herkes bana merakla bakarken ben söze başladım. "Ben acıktım" dedim. Ateş ve ağabeyimin yüzünü bir gülümseme aldı. "Şaşırmıyorum klasik Alaca" dedi ağabeyim. "Ve sanırım ben burayı biliyorum. Burası bizim kamp alanına çıkıyor" dedim mutlu haberi verirken. "Ne? Doğru mu duydum Alaca'm?" Dedi Ateş. "Evet kaybolduğumda burayı görmüştüm" dedim. "E ne duruyoruz hadi gidelim" dedi ağabeyim. Ağabeyim Gökçeyi yanına çekti. Ateş'de beni yanına çekti. Ben Ateş'in 2 metre olduğunu düşüyorum. Ben 1.70 boyundayım ama Ateş'den kısayım. Ateş beni kendisine çekti ve dudaklarını saçıma bastırdı. "Ama şimdi yakışıklım sen bana hep böyke yaparsan ben çok şımarırım ve senden hep bunları beklerim" dedim gülerek. "E o zaman ben hep yaparım" dedi. Biz önde, ağabeylerim bizim arkamızda ve Yaprak'larda onların arkasında yürümeye başladık. "Suradan dönünce kamp alanını görebilirsiniz" dedim. Ateş merakla etrafına bakıyordu. "Aa burası benim o tavşanı gördüğüm yer" dedi Ateş. "Evet hatta şu birkaç dakika mesafe uzaklıktaki alan da benim o sülieti gördüğüm yer canım" dedim. "Ne kadar zeki bir sevgilim var ya" dedi Ateş. "Bunun zekilikle ne alakası var?" Diye sordum. "E gülüm baksana geçtiğimiz yerleri unutmamışsın" dedi. Bense sadece dediği tek bir kelimede takılı kalmıştım. 'gülüm' ne kadar da yakışıyordu ağzına bu kelime. Ateş bana sürekli olarak güzel sözler söylüyordu ve bende eriyordum. "Gökçe gördün mü? İyiki bir izin verdim. Hemen nasıl da başladı kardeşime güzel şeyler söylemeye" dedi ağabeyim. Gökçe ise." Ya değil mi? Bende artık öküzün birinden bana iltifat etmesini bekliyorum. Alaca nasıl beceriyorsun bu işi? Malum senin öküz ağabeyin bunları bana hiç söylemiyor da" dedi Gökçe. "Bilmem ki yenge. Galiba Ateş bana gerçekten aşık" dedim. Ateş gözlerime bakarak "tabii ki gülüm benden başka ne beklerdin ki?" Dedi. "Gör bak duy Mete. Alaca ve Ateş sevgili olalı daha bir saat oldu Ateş hemen başladı güzel sözlere. Sen? Hiç bir şey demedin bana" dedi ağabeyim şok içinde bize bakıyordu. "Ateş kardeşim. Bak lütfen en azından benimkinin yanında Alaca'ya iltifat etme. Bak kıskanıyo sonra kabak benim başıma patlıyor" dedi. Güldüm. "Ee ama ben napayım? Senin kardeşin de bu kadar güzel olmasın" dedi. "Alaca bak yengdm Allah aşkına söyle. Ne yapıyorsun da bu kadar iltifat alıyorsun?" Dedi. "Yenge bak bilsem daha fazla yaparım ama bilmiyorum o da artık benim sevgilimin güzel gözlerinden kaynaklıdır" dedim. "Mete bak senin güzel gözlerin beni görmüyorsa bitsin bu iş" dedi yengem. "Ay Alaca ama ben senin söyleyeceğin şeye ya. Bak gördün mü? Kabak benim başıma patladı" dedi. Kıkırdadım. "Yahu gençler siz hadi kavuştunuz sevdiğinize. Bir de bana bakın" dedi Yaprak. "Yoo Yaprak'cım senin yanında duran şahsiyet de sana sırılsıklam aşık. Bak bana söyledi bana. Gerisini sen düşün kuzum" dedim. Yaprak'ın yanında duran Umut gözlerini kocaman açmış bana bakıyordu. "Alaca bir daha sana hiç bir şeyimi söylemeyeceğim" dedi Umut. "Ha doğru yani?" Dedi Yaprak. "Evet doğru hadi gel bizde sevgili olalım kadro tamamlansın" dexi Umut. Yaprak değişik bir şekilde bize bakıyordu. "Tamam yahu. Tamam hadi biz de olalım kadro tamamlansın" dedi Yaprak. "Ay Ateş  gördün mü? Senin sevgilin 2 aşığı da birleştirdi" dedim Ateş'e. "Görmez olur muyum gülüm? Aferin sana" dedi Ateş. Ağabeyim hâlâ Gökçe'yi ikna etmekle uğraşıyordu. Gökçe yanıma kadar hızlı bir şekilde yürürken ağabeyim Gökçe'nin arkasından onu ikna etmekle meşguldu. "Ya güzelim bak lütfen. Tamam özür dilerim ama gel bir yanıma bak beni sensiz bırakma" dedi ağabeyim. "Off tamam Mete tamam!" Dedi Gökçe. Durdu ve ağabeyimin yanına gelmesini bekledi. "Affettin değil mi?" Dedi. "Affettim" dedi. "Ay oh be sonunda gel güzelim sarılacağım" dedi ağabeyim. Gökçe ile sarılırken ben kaşlarımı kaldırmış Ateşe bakıyorum. "Gel gülüm gel ben de sarılacağım" dedi. Önüne geldim ve kollarımı boynuna attım. Ateş bana sarılırken bir anda belimden tutarak beni havaya kaldırdı ve etrafında döndürdü. Kıkırdadım. "Ateş ama bak beni sen çok şımartıyorsun" dedim mutlulukla. "Şımar diye yapıyorum zaten gülüm" dedi. Sonra beni indirmeden yürümeye başladı. Beni bir anda omuzlarının üzerine attı. 2 ayağımı önüne getirdi. Yürümeye başladı. "Ateş'im bak sen gerçekten beni çok şımartıyorsun" dedim. "Şımar güzelim hatta dünyanın en şımarığı ol ben seni gene de seveceğim" dedi. Güldüm. Hatta kahkaha attım. "Kamp alanına geldik Ateş hadi indir beni yanlış anlamasınlar" dedim. Ateş beni homurdanarak aşağı indirdi. Kamp alanına baktığımda bütün okulun burada olduğunu gördüm. Herkes buradaydı. Sınıf öğretmenimiz, müdürümüz, öğrenciler herkes buradaydı. İyi de onlar gitmemiş miydiler?







Evetttttttttttttt yeni bölümle karşınızdayımmmmm.

Yeni bölümü nasıl buldunuzzz??¿¿

Hâlâ eski düzendeyisssssss

Sizleri seviyorum aşkalarımmmm

ORMANDA KAYIPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin