GÖKÇE

11 2 5
                                    

"Günaydın" başımdaki kişi tahmin ettiğiniz kişi yani Ateş değil, abim.  Araladığım gözlerimi kırpıştırarak ona baktım.

Gözleri kıpkırmızı....

Ona bu kadar abartmamasını söylemiştim. Anlaşılan beni dinlemiyordu. "Günaydın" dedim bende. "Herkes bir şeyler yiyor, bizim kamp ateşinin oradalar. Hadi kalk da bizde gidelim acıktım" dedi masum çocuklar gibi abim.

Bende çok acıkmıştım zaten.

Üstümdeki battaniyeyi hızlıca çekip ayıcıklı pijamalarımla abimin önünde dikildim. Üstümü değişmek için fazla üşeniyordum.

"Böyle mi çıkacaksın?" Dedi abim.

Evet böyle çıkacağım. Sonuçta artık kimseye kendimi beğendirmeye falan çalışmıyorum. Dünden itibaren.

"Evet. Sonuçta kimseye kendimi beğendirmeye çalışmıyorum" dedim. Abime göre ben artık pes etmiştim. O hâlâ Gökçe için üzülürken ben artık üzülmüyorum. Sonuçta beni aldatan kişi Ateş'di.

Benim bir kere arkamdan bir iş çevirirlerse bana bir Daha asla güvenmesinler. Çünkü ben den onlara güvenmem.

Ne yapacağım belli olmaz.

Abimle beraber dışarı çıktık. Ateş kahvelerini dikmiş bana bakarken ben ise başım dik, karşıdaki ağacın gövdesine bakıyordum. Ağaç derken arada gözlerim Ateş'e kayıyordu.

      ~20 dakika sonra~

Çadıra gitmiştim. Karnımızı güzelce doyurmuştuk. Üstümü giyinecektim. Bu gün bu ormanı biraz gezip bir şeyler bulmaya çalışacaktık.

Ateş'de  çadırdaydı. Giyinebilmem için çıkması lazımdı. Utandığım için değil, istemediğim için çıkması lazımdı.

Soğuk ve tavırlı sesimle "çıkar mısın üstümü giyineceğim" dedim.

"Yabancı mıy.."

"Yabancısın!" Sözünü yarıda kesmiştim.

Onun beni bıraktığı gün bende onu unutmuştum. Ateş Alkan artık benim için hiçbir anlam ifade etmiyor.

"Güzelim iki dakika dinler misin?" Diye sordu.

"Neyini dinleyeyim?" Dedim ona karşı soğuk olan tavrımı korurken.

"Açıklayacağım. Lütfen sadece iki dakika" dedi.

"Neyi açıklayacaksın Allah aşkına? Beni yengem sandığım kişiyle nasıl aldattığını mı?  Yada beni nasıl yok saydığını mı?" Dedim. Sözlerim onu derinden etkiliyor olmalıydı. Ama şu an umrumda değildi. Umrumda olan tek şey Ateş'in beni aldatmasıydı.

"Bak gerçekten bir dinle beni açıklayacağım" dedi.

"Eh yeter be!. Açıklayacağım, açıklayacağım. Bak ne yapıyorsan yap ama çık şimdi. Üstümü değiştireceğim" dedim.

"Alaca o konu öyle değil" dedi.

Alaca? İltifat dolu sözlere ne oldu?

"Gökçe ile biz..." sustu.

"Gökçe ile siz ne? " dedim.

"Kuzen falan mısınız Allah aşkına?" Diye sözüme ekledim ve saçma bir fikir sundum.

"Evet.." dedi.

Ne? Ne dedi bu şimdi? Kuzeniz dedi sanırım. Yok yok ben yanlış duymuşumdur.

"Saçmalayacak başka bir fikir bulamadın mı?" Dedim.

"Meleğim ben ciddiyim" dedi.

"Şaka mı yapıyorsun? Siz ikiniz kuzensiniz ha? Birinizin soyadı Alkan diğerinizinki Sudan. Ne alâka?" Dedim.

ORMANDA KAYIPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin