YENİ ARKADAŞ

21 2 3
                                    

Aşklarım çok özür dilerim günlerim biraz kötü geçiyor ve bölüm yazabilecek zamanım yok. Babam hastanede olduğu için ben babaannemlerde kalıyorum ve internet yok. Çok özür dikerim canlarım gerçekten bu aralar çok yoğunum.❤.💋.














Önüme bakarak yürüyordum. Gökçe' ye olan sinirim hâlâ ve hâlâ geçmemişti. Ağabeyim sürekli olarak bana bakıyordu. Kendimi rahatsız hissediyor, ürperiyordum. Artık daha fazla dayanamamıştım. "Bakma bana şöyle" dedim. Hâlâ bana bakıyordu. "Ağabey! Bakma bana!" Dedim. "Neden?" Diye sordu.


Beni delirtmeye mi çalışıyordu? Eğer  amacı buysa başarmış demektir çünkü delireceğim


"Çünkü bana bakmanı istemiyorum!" Dedim. Durdum. "Bence istemelisin" dedi.ne? ne? Ne demek istemelisin?. "Ne?" Dedim. "Çok güzelsin Alaca ve ben seni kıskanıyorum. Kısacası kimse sana bakmasın diye bakıyorum" dedi. "Sen böyle deyince yumuşayacağımı falan sanma!" Dedim. Derin bir iç çekti ve gözlerini gözlerime dikerek gülümsedi. "Seni tanıyorum Alaca söylemene gerek yok" dedi. Ses tonu çok yumuşaktı. "Beni tanımana sevindim!" Dedim. Onun ses tınısının aksine benin sesim çok kararlı ve sert çıkıyordu. Yanıma geldi. Elini omzuma attı ve yürümeye başladı. Ben de onunla yürümek zorunda kalmıştım. Ortamdaki sessizliği bozdum. "Neden?" Diye sordum ağabeyime. "Ne neden?" Diye soruma soru olarak karşılık verdi. "Neden beni kıskanıyorsun." Diye sordum. "Çünkü seni seven bir sürü kişi var. Ve ben seni benden alırlar diye korkuyorum" dedi. Canım ağabeyim....

Gözlerinin içine baktım. Derin derin, anlamlı anlamlı baktım gözlerine. "Hayırdır Alaca ne oldu birden?" Diyen sesini duydum. Gözlerimi yere diktim. "Gel buraya" dedi ve beni kendisine çekip sarıldı. Kollarımı ona doladım. Burnunu boynuma sürttü ve kokumu sesli bir şekilde içine çekti. "Seni seviyorum ağabey" dedim. Benden ayrılıp gözlerime baktı. "Ben daha çok" dedi. Tekrar yürümeye başladık. Gökçe'ye baktım. Biraz yavaşladım ve sarışın kızı ağabeyim ve kendimin arasına aldım. Güldük. Ateş yanıma yaklaştı. Onun yanına da Yaprak. Ve en sona da Umut.....


Kaybolduğumuzu unutmuş gibi yürüyorduk. Akşam olmuştu. Hava güneşli halini bırakıp soğuk haline bürünmüştü. Aklıma bir şarkı takılmıştı.

Siyah beyaz bir adamdı.......

Hayalimdeki resim......

Kadehimi fırlattım yüzüne.....

Kızgınım, hiç gelmeyişine,
bilmeyişine ,hissetmeyişine.....    

Sen or'da yoksun.... çağırdığımda....

Susuzluğumda...... açlığımda.......

Sen or'da yoksun........

Diyordu sözleri.........

Mırıldanışlarımı duyan Gökçe  başımı kaldırıp bana baktı. "Koşsam sarılsam......" diye devam ettirdi şarkıyı.


Bu şarkıyı bildiğini bilmiyordum....


"Tutunsam yoksun......" diye eşlik ettim ona. Düetimizi sürdürdük. "Ruhumun kara boşluğunda....... sen or'da yoksun......" dedi. Durdum. Düşündüm. Ve üşüdüğümü anladım. Gökçe ile bir süre daha bakıştıktan sonra ayağa kalktım. "Şimdi ne yapacağız? Kaybolduk ya hem ben acıktım" dedim. "Ne yiyeceğiz?" Diye bir soru daha sordum. "Bilmem sence?" Dedi ağabeyim. "Bence Yaprak'ı ateşte pişirip yiyelim yoksa öleceğiz" dedim. Zavallı Yaprak gözlerimin içine korku ile bakıyordu. Umut ise deşhet içinde bakıyordu bana. Gülümsedim. "Şaka yapıyorum" dedim gülerek. Yaprak rahat bir nefes aldı. "Bir an gerçekten yapacaksın sandım. Çünkü seni tanıyorum Alaca sen dediğini her zaman yapan birisin. Dediklerin iyi de kötü de olsa" dedi.


ORMANDA KAYIPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin