Karanlık ailesi perişan olmuştu biricik kızlarının teröristler tarafından kaçırıldığını öğrenince. Meryem hanım sürekli ağlayarak evladına birşey olmaması için dua ediyordu. Rüzgar işinden izin almış annesinin yanına Rize'nin Çamlıhemşin köyüne gelmiş annesiyle birlikte dua ediyor, gizli gizli ağlıyordu elinden birşey gelmediği için.
Albay Dursun KARANLIK ise biran olsun harekat merkezinden ayrılmıyor, sahadaki istihbaratçı askerleri ile görüşüyor kızının yerini bulmaya çalışıyordu...
Poyraz Batur elinde telefon babasından haber bekliyordu çaresizce. Ard arda sigara içip konuşmadan karakolun bahçesinde oturup dağları izliyordu. Her ne kadar gidip karış karış kız kardeşini arayıp bulmak istesede tek bir hata daha yaparsa askerliği elinden alınacağını bildiğinden yüreği yanarak oturmak zorunda kalıyordu...
Damla ise yanına gelen itlere küfür ederek abisinin geleceğinden emin olduğundan gülerek yanına gelen itlere abisinin neler yapacağını anlatıyordu korkuyor olsada belli etmeden. Zira abisi ona kimseden korkmaması gerektiğini öğretmişti babasının yokluğunda baba olarak...
Birde karadeniz kızı olarak hırçın olan Damla yerinde durmuyordu dayak yemesine rağmen...Teröristler kendilerinden korkmadan yüzbaşı Poyraz'ın kendilerine yapacaklarını anlatıp küfürler eden kıza sinirlenip duruyor vurdukça vuruyorlardı. Çolak başkanın emri olduğundan ne kızı istedikleri gibi öldüremeyen ne de kızı güzel bulup ihtiyaçlarını karşılamak için birşey yapamamaları daha da kızdırıyordu itleri... Oysa çolak başkan izin verse kızı altlarına alıp inim inim inletmek geldiğinden beri dediklerini ödetmek için içini doldurup sustururken zevk almak istiyorlardı...
Deli yüzbaşı havanın kararması ile ilk defa gizlenerek kampa girmiş karanlıkta dolanıp bir hayalet gibi kızın kim olduğunu neden kaçırılmış olduğunu öğrenmişti gizlice teröristleri dinleyerek. Poyraz Batur'un kardeşi olduğunu anlaması daha fazla beklemesinin gereksiz olduğunu belli etmişti ki karanlıktan yararlanan Deli yüzbaşı genç kızı tuttukları yere girmişti kapısında nöbet tutan iki çakalın boğazını kesip gülümseyerek,tek kulağında normal düzeyde bir karadeniz türküsü çalıyordu bu sırada.
Damla içeri giren siyahlar içindeki kişi ile küfür edip sesini yükseltecekti ki karşısındaki kişi hızla yanına gelmiş ağzını kapatıp susmasını işaret etmişti. Ama susmasını sağlayan karşısındaki kişinin tam kalbinin üzerinde bulunan Türk bayrağı olmuştu.
Anka kızın göğsüne bakıp durulması ile elini çekip bağlı olan ellerini geberttiği itlerden aldığı anahtar ile açmış kıza destek olarak dışarıya çıkarmıştı. Beş on dakika geçmeden kızı kampın dışına çıkarıp bir kayanın dibine oturtmuş gülümseyerek göz kırpmış sigarasını yakıp keskin nişancı silahı ile avlanmaya başlamadan önce eğlenmek için kulaklığını çıkarıp yüksek sesle müzik açmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANKA (Bir Deli Yüzbaşı)(Ara Verildi)
Ação"Beni delirten dağlardan intikam alırken eğleniyorum sadece"