FINAL

4.5K 152 31
                                        

Son kez geldik.

Bunu söylemek içimi burkuyor ya.

Yıldızımıza basmayı unutmayın lütfen ;)

Keyifli okumalar!



...

Bir başlangıcın olduğu gibi sonunda beni bulacağını biliyordum. Hangimizi bulmayacaktı ki? Yine de bu son benim için olmasa bile benim içimeydi. Banaydı.

Duymuştum. Sanki bileklerimden çekilmişti kanım ve içi boş bir beden kalmıştı bu dünyaya. Kolları sıkıca sarmıştı bedenimi, hissetmiştim. Sanki bundan sonra hissedeceğim şeylerin hiçbir önemi yokmuş gibi hissetmiştim onu.

Nefesi saçlarımın arasına düştü, soğuk gecenin rüzgarına karıştı. Anımsamıştım. Kollarımla sıkıca tutunmuştum ona, tıpkı onun da bana yaptığı gibi. Sıkıca. Düşmesin diyeydi çünkü biliyordum, o sesten bir sonraki adımı bu olacaktı. Bedeni düşecekti, hiç yıkılmaz sandığım evimiz çökecekti.

Bekledim. Gözlerimi sıkıca yumdum ve şakaklarıma vuran ağrıyı zerre umursamadan ayaklarımı yere sağlam basarak tutundum ona. Rüzgar saçlarımı geriye savurarak yüzümün önünden çekiyordu. Sanki bu, gözlerimi aralayıp etrafa bakınayım diyeydi ama yapamıyordum.

Korku o kadar büyük bir canavardı ki şimdi, onu yatağımın altına yollayamıyor, dahası içimde saklayamıyordum. Parmaklarım üzerine giyindiği montu kavramaktan neredeyse moraracak dereceye gelmiş ve o kadar acıya rağmen eklemlerimdeki sızı da kendini gösterir durumdaydı.

"Indur oni."

Duyduğum ses zihnimin bana bir oyunu gibi gelmişti başta. Buna dayanarak tutuşumu daha da sıkılaştırırken, bedenimin aynı kollar tarafından sarmalanarak saçlarımın arasına gömülen yüzüyle birlikte aralayabildim gözlerimi.

Görüşüm pusluydu, akşam karanlığı ileriyi görmemi zorlaştırıyordu. Akıl edip ellerimi sırtında gezdirirken herhangi bir şey bulmamanın verdiği rahatlıkla bu akşam ilk defa huzurla nefesimi bıraktım.

"Ikiletma, birak hauni elundan!"

Tekrar kulaklarıma dolan gür sesle birlikte, karşımdaki bir siületin hareket ettiğini gördüm.

Yusuf, hareket ederek kollarını yavaşça bedenimden ayırmaya başlarken avucumun içindeki montunun tutuşunu gevşettim. Sakalının dokusunu yanağımda hissederken gözlerimiz birbirini buldu. Korku içimden yumuşacık bir nefesle üflenilmiş ve yok edilmişti.

Yaklaştı ve soğuk bulaşan dudaklarını alnıma bastırdı. Gözlerim saniyelerle birlikte kapanıp tekrar aralandığında o ses tekrar tırmaladı kulaklarımı.

"Sen da oğluna bayilmaydun diye biliydum, hayurdur? Babaluğun mi tutti?"

Küstahlığının bir sınırı olmadığını anlamam için belki de bu anı yaşamamız gerekiyordu. Yusuf, duyduğu kelimelerle birlikte bedenimi arkasına doğru çekerek çoktan yanına ulaşmış babasıyla o adama karşı durdu.

Rüzgâr büyük bir uğultuyla esmeye devam ederken, önümde duran beden bana büyük ölçüde ulaşmasını engelliyordu.

"O ağzuni kapat yoksa kapatmasini bilirum."

Mahir Bey'in düpedüz tehdit barındıran ses tonuna karşı bir ses gelmedi. Yusuf önümde bir iki adım ilerleyerek karşımızdaki siületin daha da belirginleşmesine neden oldu ve durdu. Bedeninin arkasından gördüğüm alaycı gözleri, karanlığı dalip bana ulaşabilmişti.

VİSAL/TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin