Mavi ışık denilen adam Beyza ve Mert'i almıştı. Beyza;en yakın arkadaşım, kardeşim, sırdaşım... Şimdi onun elin de miydi? Korktuğum başıma gelmişti. Allah'ım ne olursun Beyza ve Mert'e bir şey olmasın diye dua ediyordum. Bilinmeyen o numara görüntülü arıyordu. Hemen açtım. Boş bir deponun içinde ve mavi ışıklar yanıyordu. Beyza ile Mert'i ellerinden tavana bağlamışlardı. Mert'e ve Beyza'ya yaptıkları işkenceleri izletiyorlardı.
Mert'in gömleğinin düğmelerini açıp içtikleri sigarayı Mert'in karnında söndürüyorlardı. Sağ yanağına vurmaktan yanağı şişmişti. Bacağında bir kurşun yarası vardı. Beyza'nın ise karnına bir adam tekme atıyor, bir diğer adamda ise saçını çekiyordu. Beyza'nın da Mert'i nde kaşı ve dudakları patlamıştı. Ordan bir adam ise cebinden bir çakı çıkartıp ilk başta Mert'in sağ karın boşluğuna ardından ise Beyza'nın sol omzuna saplamıştı. Beyza orda bir çığlık atmıştı. Ve adam telefonu kapatmıştı. O Beyza'nın sesi asla kulağımdan gitmiyor. Tabi ki o sırada polisler telefonuma bağladıkları sinyallerle Beyza ve Mert'in yerini bulmaya çalışıyorlardı. O sırada Salih yanıma geldi. Buldular mı yerlerini dedim.
Salih:Buldular Savcım şimdi yola çıkacağız onun için hazırlanıyorlar"dedi.Bende geliyorum dedim ve Salih, Savcım zaten yorgunsunuz lütfen siz burda kalın' dedi. Bende ben gelicem diyorsan gelicem. Salih'te, Tamam sayın Savcım dedi. Ekipler hazırdı. Yola çıkmıştık. Aramızdaki mesafe 50 dakikaydı. Ve Beyza ve Mert'in tutulduğu depoya gelmiştik. Herkes yerine geçmişti. Artık tabancaların konuşma vakti gelmişti. İlk atışı ben yapmıştım. Ve çatışma başlamıştı. Dışarda 40 tane koruma vardı. Polisler dışarıdakileri hallederken bizde Salih ile birlikte içerideki on adamı indirdik. Beyza ve Mert'in yanına geldiğim anda Beyza baygındı. Mert'in ise konuşmaya takati olmamasına rağmen şöyle dedi
Mert:İkimizede zehir enjekte ettiler."dedi. Çatışma bitmişti ve çatışmada yaralanan bir korumayı içeri getirdiler. Nerde dedim.
Koruma : Ne nerde" dedi.
Panzehir ve mavi ışık nerde dedim
Koruma: Sen onları ölürümde söylemem"dedi.
Konuşmayacak mısın dedim ve kafasını salldı. Eğer bir işe yaramıyorsan yaşamanın bir anlamı yok dedim ve iki kaşının arasından vurdum. Beyni dağıldı, beyinsiz herifin. Bir sandalyenin üzerinde bulunan bir tuşlu telefon çalmaya başladı. Açtım ve telefondaki kişi
Aferin burayı buldun arkadaşlarının vücudundaki zehrin panzehirini bulabilecek misin? Eğer arkadaşlarını kurtarmak istiyorsan bu dosyayı bırak. Eğer dosyayı bırakmazsan da sen bilirsin. Bu arada arkadaşlarının 20 dakika ömrü kaldı"dedi.Tamam bırakıcam nerde panzehir dedim.
Mavi ışık: Bu kadar kolay olacağını sanmıyordum. O zaman çam ağaçlarının olduğu ormana tek gel" dedi. Salih beni tek göndermek istendi fakat ben tek gittim. Dediği yere koştum ve karşımda duran kişi, bunu sana patron gönderdi dedi. Sen dedim ve devam ettim bana kafede yürüyen şerefsiz.Ta kendisiyim "dedi. Ve belinden silahını çıkardı. Patron bana sadece bunu verdi ama senin de arkadaşlarınında yaşamasına gerek yok" dedi. Ve silah tutan eline bir tekme attım ve sonrasında kafasına bir tekme. Adi şerefsiz , aptal asıl sen bu hayatta gereksizsin dedim ve kalbine 3 el ateş ettim. Depoya döndüm ve panzehiri Mert ve Beyza'ya içirdim. Hastane biraz uzaktaydı. Hemen arabalara binip Mert ve Beyza'yı hastaneye götürdük. Hastaneye gelmemize son 1 dakika vardı ve Beyza ve Mert'in kalpleri durmuştu. Hastaneye geldik ve ikisininde ilk başta kalplerini geri döndürebilmek için elektro şok vermişlerdi. Mert'in kalbi dönmüştü ve onu acil ameliyata aldılar. Beyza'ya da elektro şok veriliyordu fakat Beyza'nın kalbi geri dönmemişti.
Doktor:Hastanın ölüm saati 02.17...BİR BÖLÜMÜNDE SONUNA GELDİK. BİR DİĞER BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE❤ KENDİNİZE İYİ BAKIN 🥰
Sizce Beyza ölecek mi???