"Leydi Efran'ın artık imparatordan hoşlanmadığını sanıyordum."
"Evet ama onu dansa davet eden imparatordu. Israrla reddettiğine göre gerçekten hoşlanmıyor olmalı."
Fısıltılar biz dans ederken çalan müziğe rağmen bize ulaşıyordu. Gerçekten, bu insanlar ne zaman dedikoduyu bırakacaklardı?
"Bir yere dalmış gibisin."dedi imparator hafifçe benimle birlikte dönerken. Dansımız yavaş ve rahatlatıcıydı.
"Ah, bir şey yok majesteleri."dedim sahte bir gülümsemeyle.
"Fısıltılar seni rahatsız mı ediyor?"diye sordu.
"Ne? Hayır. Sadece benden uzun zamandır kurtulmak istiyordunuz zaten. Böyle yaparak dedikodulara sebep veriyoruz. Benimle dans etmek yerine başka biriyle dans etmeliydiniz."
Bir kaşı soru sorarcasına havalandı. "Kim gibi?"
Bir süre düşünür gibi yaptım ama söyleyeceğim isim kafamda zaten hazırdı.
"Mesela... Leydi Ashley. Sizce de çok güzel değil mi? Güneş gibi parlıyordu ve..."
"Olabilir ama ben seninle dans etmek istiyorum. Bunda bir sakınca mı var?"
Ona şaşkınlıkla baktım. Bu adamın derdi neydi? Birkaç ay öncesine kadar benden kaçıyordu resmen? Şimdi neler oluyordu? Acaba başka bir planı mı vardı? Belki de benim haberim yoktu.
Yine de ne olursa olsun Ashley ile dans etmesi gerekiyordu. Yoksa kitap sonunu tahmin edemeyeceğim bir sona ulaşacaktı.
"Efran?"
Aoron'un seslenmesiyle daldığım düşüncelerden çıktım.
"Efendim?"
Hafifçe güldü ve "Bir sakınca var mı diye sordum?"dedi.
Başımı iki yana salladım. "Hayır yok majesteleri."
Gülümsemesi büyüdü ve eli belimi daha sıkı kavrayarak beni kendine çekti. Aramızda çok az bir boşluk kalırken "Güzel."diye fısıldadı.
Kalbim, beni dinleyemeyecek kadar coşmuştu. Hayır, bu adama karşı bu kadar hızlı atmamalıydı.
Bir süre daha kalabalığın içinde dans ederken "O yanındaki kimdi?"diye sordu birden Aoron.
"Kim kimdi?"
"Yanında kaç kişi vardı Efran. Yanındaki muhafızdan bahsediyorum." Sesi hafif öfkeli, kaşları ise çatılıydı.
Gergince gülümsedim. Neden durup dururken onu soruyordu ki şimdi?
"Dediğiniz gibi efendim. Muhafızım Brent."
"Bana kelime oyunu yapma leydi Efran. Bir muhafıza göre seninle fazla samimi görünüyordu."
"Ah, doğru. Çünkü kendisi hem akıl hocam hem de arkadaşım sayılır. O yüzden oldukça yakınız."
Söylediklerim üzerine imparatorun yüzünde ürkütücü bir gülümseme belirdi. "Demek öyle. Ne kadar güzel."
Garip gülümsemesini çok umursamadım ve "Evet, birçok şeyi ondan öğrendim. Bu yüzden ona çok şey borçluyum."diye bir açıklamada bulundum.
Bakışlarını kaçırarak konuştu. "Sevindim ama yine de bu kadar samimi olmanıza gerek yok. İnsanlar yanlış anlayabilir."
"İnsanların düşüncelerini pek umursadığım söylenemez."
İmparator etrafımızdaki çiftlerden birinin yanından saptı ve beni sanki bir kuşmuşum gibi kolayca kaldırıp önüne kondurdu ve dansa devam ettirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Celladımla Son Dans
FantasíaMeşe gayet sıradan bir hayata sahipti. Ta ki kendini entrikalarla dolu okuduğu bir romanda bulana dek... Tabi ki hikayenin asıl kahramanı, güzeller güzeli Ashley olmamıştı. Bu fazla iyimser olurdu sanırım. O elbette romanın kötü ve imparatora aşırı...