Uzun bir yolculuğun ardından Monica, bir otelin önünde durdu.Uykusuzluktan yorulmuş gözlerimi otele diktim, eski bir görüntüsü vardı.Pencerelerin bazılarında cam yoktu ve girişinde herhangi bir koruma yoktu, yıkık dökük halini gördükten sonra orada kalma hevesim geçmişti.Kısacası yılların ona sert bir tokat vurmuş olduğu belliydi.
Uzun bir iç çekip arabanın kapısını açtım ve indim.Ash'ın hala kapıyla uğraştığını fark ettiğimde duraksadım.Monica Ash'e gözünü diktikten sonra bana baktı.
"Gerçekten onu getirmek zorunda mıydık?"
"O bize yardım edebilir Monica..."
"Pekala,ama altını bezlememiz gerekirse ben yokum."
Gözlerimi devirerek Ash'in kapıyı açmasına yardımcı oldum.Ash inip uzun saçlarını arkaya doğru attı.Monica kaşlarını kaldırıp tuhaf bir biçimde ona baktı.
"Pekala Rapunzel ve atlı prens...Gidelim hadi."
Monica, benim ve Ash'ın aksine mutlu gibi görünüyordu.Otuz iki diş sırıtarak otelin tek bir darbeyle yıkılacak gibi görünen kapısından içeriye girdi.Onun ardından da Ash'e yolu göstererek içeriye girmemizi sağladım.Monica, odaların anahtarlarını almak için kutu gibi bir yerde oturan yaşlı, kilolu adamın yanına gitmişti.
Yaşlı adama yaklaşık beş dakika kur yaptıktan sonra para ödemeden elinde bir adet anahtarla geri dönmüştü.
"Sadece bir tane boş oda varmış."
Ash, masum bir bebek bakışıyla konuştu.
"Oda ne ?"
Monica kendi kafasına vurup Ash'e baktı.
"Sana hayatı en baştan öğretmemiz gerekecek ise, odaya gittiğimizde devam ederiz, yürüyün."
Kenarda duvara doğru yaslanmış olan merdivene doğru yürüdük, bastığım anda küflü tahta basamağının çatırdamasıyla irkildim.Daha sonra umursamadan devam ettim.Sonunda odaya girdiğimizde örümcek ağları ve rutübetin etrafı sardığını gördüğümde geri çıkmak istemiştim.Monica bana baktı.
"Beğenemedin mi prenses?"
"Yo,hayır...İyiyim."
Ash gözlerini sinirle Monica'ya dikti.
"Sensin prenses."
Ona gözlerimi çevirdiğimde nazikçe sorguladım.
"Onun ne demek olduğunu biliyor musun?"
"Hayır,ama sen kırgın göründüğün için kötü olduğunu düşündüm."
"Kıgın falan değilim ben."
Monica oflanıp "Tamam Romeo, Juliet...Her neyse siz ikiniz koltukta yatıyorsunuz ben ise yatakta." dedi sırıtır bir yüzle.
Gözlerimi kocaman ve sinirle açıp Monica'ya diktim.Monica'ysa kararından gayet memnun gibiydi.Ayakkabılarını çıkartıp çift kişilik yatağa zıpladı.
"Işığı kapatmayı unutmayın !"
"Emredersin kraliçe !"
Monica'ya olan sinirimden yanımda ayakta uyumaya başlayan Ash'i fark edememiştim.Aslında tüm hayatım boyunca karşımda ki tatlılığı izleyebilirdim.Uyku akan gözleri, hafif şişmiş dudakları, uyumak üzereyken geriye doğru sendelenişi...Sanki birisi Ash'i masumluk suyuna batırıp çıkartmış gibiydi.Daha fazla uykusuz kalmaması için onu koltuğa götürmeye karar verdim.
"Hey, Ash, gel seni yatıralım."
Koluna girerek onu son derece konforsuz olan yeşil tek kişilik kanepeye getirdim.Koltuğa oturtup ayakkabılarını çıkarmasına yardım ettim.Ardından yüzünün önüne düşen uzun saçlarını geriye doğru attırıp başından tutarak koltuğa yatırdım.Kafasını koyar koymaz mışıl mışıl uyumaya başlamıştı.Birkaç saniye nefes alıp verdikçe ileri ve geriye doğru hareket eden hafif pembe dudaklarını seyrettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cadı Akademisi ☾ Yeniden Doğuş
FantasíaAlice, Dünya'ya hakim olan katı babasının ördüğü kalın ve dar duvarlar arasında sıkışmış, vampir bir babanın cadı kızı olmanın zorluğu altında ezilip kalmış genç bir kızdır. Geçen günü gelecek gününün aynısı olan hayatı bir gece gördüğü rüyayla deği...