Uzun bir bölüm oldu.Emeğe saygı olarak bir saniyenizi bile almayacak olan Vote butonuna basarsanız sevinirim :)
Yolculuğun başlarında, herkesin içinde enerji ve heyecan varken ilk bir saatin ardından tüm o heyecan ve enerji yolun uzunluğu yüzünden sömürülmüş gibiydi.Esha'nın saçları şiddetli rüzgar yüzünden kuş yuvası halini almış, Monica'nın hayat dolu bakışları sıkışan trafik yüzünden beyaz bayrağı çekmişti.
Sıkıcılığın bin bir tonuyla boyanmış bu yol sonunda New York'un şehir tabelasını görmemizle bitmişti.Bu tabelanın hepimizin üstünde sevinç etkisi bırakabileceğini kim bilebilirdi ? Açıkçası görene kadar ben bilmiyorum. Monica, şehrin iç taraflarına doğru sürmeye başladı.Hepimiz New York'u az da olsa gezmek istiyorduk.
Monica, arabayı düzgün bir yere park ettiğinde, saatlerce arabanın içinde kalmanın verdiği acıyı biraz olsun azatlmak ve hava almak için New York'un sokaklarında aylak aylak dolanmaya başladık.İtiraf etmeliyim, etrafta normal insanların normal konular hakkında ettikleri muhabbetler, süslü kadınların topuklu ayakkabılarını vurdurarak yürüyüşleri ve sıkça kornalarına basarak ilerleyen arabaların sesleri beynimde 'Huzur Perisi.' gibi dolaşıyordu.Kasvetli bir şehrin otel odalarında sürünmektense buranın Güneş'li sokaklarında yatmak daha cazip geliyordu.
Benimle aynı fikirdeymiş gibi görünen Monica, Güneş'li havanın hepsini içine çekmek istercesine nefes aldı ve birkaç saniye o nefesi tuttuktan sonra mutlulukla gülümsedi.
"New York!"
New York'un insanların yaşamlarını hızlandırdığı hakkında söylenenlere yeni bir örnekte Aiden'di.Aiden şimdiden iş başına koyulmuş gibi görünüyordu, sarışın, mini etekli Monica'nın değimiyle 'Sürtük' görünümlü bir kızla konuşuyordu.Jamie'nin yüzü bize fark ettirmemeye çalışsada düşmüştü ve Aiden'in yaptıklarına -çaresice- bakıyordu.Aiden, neredeyse topuklarını arkasına vura vura geri yanımıza döndü ve elini yumruk yapıp zıplayarak "Numarasını aldım, evet!" dedi.Kendi saçlarımı karıştırıp gezindiğimiz sokağa bakarak dudaklarımı içeri çektim.
"Hadi, av bekleyebilir.Şimdi ev bakmaya gitmemiz gerek."
Aiden, sıkılmış bir şekilde inleyerek ilerleyen bize yetişti.
"Biraz bekleyemez miydi ?"
Monica, "Ah tabi ki bebeğim, sen o kızla işi pişir.Bitince de bize söyle seni alıp ev bakmaya öyle başlayalım."
Aiden, Monica'nın söylediklerine inanmış gibiydi.Gözlerini umutla büyütüp onaylamamı istercesine bana baktı.
"Tabi ki hayır."
"Ah !"
Aiden'in mızmız tavırlarına kulak asmadan geçtiğimiz tüm sokaklardaki evlerin pencerelerine baktım.Aslında satılık birkaç ev vardı fakat bir oda bir salon tarzıydılar.Bizim ihtiyacımız olan büyük bir taneydi.Tabi ki de okul kadar büyük bir şey almayacaktık daha.Şimdilik ihtiyacımız olan sadece sekiz kişiye yetebilecek büyüklükte ve mümkünse konforlu bir yerdi.
Birkaç sokak daha gezdikten sonra Monica'nın sızlanmaları sonucunda bir şeyler atıştırmak için önümüze ilk çıkan pastanede arama işine ara verdik.Monica, sanki bir yıldır bir şey yememiş gibi önündeki Ekler tatlısına saldırırken Esha, kusmak üzere olan birisi gibi dudaklarını büzdü.
Monica, fark ettiğinde, "Ne ? Çok açım !" diyerek kendisini savundu.
Esha, "Evet.Birkaç saniye önce bende açtım !"
Monica ve diğerleri bir şey atıştırırken pastanedeki küçük lavaboya gittim.Sol omzumun arkasında ki yara sızlamaya başlamıştı.Geçen gece en azından acısını dindirmek için kendimce bir sürü pansuman yapmıştım.Fakat acısının geçmesi bir yana, kabul bile tutmuyordu.Omzuma yapıştırdığım yara bandını çıkardım ve yaranın bantta bıraktığı lekelere baktım.Lekeler normal kan lekesinden oldukça uzaktı.Siyah ve kırmızının karışımıydı sanki.Üstelik arada bir acısına ek olarak yanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cadı Akademisi ☾ Yeniden Doğuş
FantasiAlice, Dünya'ya hakim olan katı babasının ördüğü kalın ve dar duvarlar arasında sıkışmış, vampir bir babanın cadı kızı olmanın zorluğu altında ezilip kalmış genç bir kızdır. Geçen günü gelecek gününün aynısı olan hayatı bir gece gördüğü rüyayla deği...