•28•

5.3K 272 6
                                    

Ben bakkaldan çıkarken yan dükkandakiler koşarak gelmeye başlamıştı.
"Noldu, içerden bağırtılar koptu" diyenler etrafıma doluştu.
"İçerdekine sorun" diyerek yanlarından sıyrılıp binama geri döndüm. Asansöre bindiğimde gözlerim dolmaya başlamıştı. Hayır, hayır! Benim bir suçum yok ki. Ben neden ağlıyordum şimdi?

Asansörden çıkıp anahtarımla kapıyı açtım. Annemin mutfaktan bana seslenişini duymuştum ama ne dediğini anlayamıyordum. Koşarak odama gidip kapımı kitledim. Kapıma yaslandığımda artık ağlamamı durduramıyordum. İnsanlar neden bu kadar kötü olmak zorunda ki? Nasıl bu kadar kötü düşünebiliyorlar. Daha fazla ayakta kalamadım ve kapıya yaslanarak yere oturdum. Kapının arkasından annemin sesini duyuyordum.

"Noldu kızım, iyi misin? Neyin var? Lütfen aç şu kapıyı"
"Beni yalnız bırak, git burdan" diye çıkıştım anneme. Hatası olmayan birinden sinirimi çıkartıyordum. Bu da beni kötü yapar mıydı?
"Korkutma beni, nolur aç şu kapıyı. Hadi!"
"Anne git dedim! Kalbini kırmak istemiyorum"
"Seni böyle bırakacağıma kalbimi kırmanı yeğlerim kızım, aç şu kapıyı ve ne olduğunu anlat bana" yavaşça oturduğum yerden kalkıp kapının kilidini açtım. Kapıyı açtığımda korkan gözlerle bana bakan annemi gördüm.

"Ah benim güzel kızım" dediğinde daha fazla dayanamayıp sımsıkı sarıldım. Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı.
"Hadi anlat" derken odamdaki yatağıma götürüp oturttuğu sırada o da yanıma oturdu.
"Serkan ordaydı" dedim.
"Sana bir şey mi yaptı yoksa" dedi gözlerini kocaman açarken.
"Yok yok, öyle bir şey değil. Ama düşünceleri çok kötüydü anne. Ya beni ona zorla verseydi babam, o zaman ne olacaktı"
"Ne düşünüyordu?"
"Benden yararlanmak istiyormuş" dediğimde tiksinerek bana baktı.
"Dışarıdan ne kadar da efendi birisi gözüküyordu, çok yazık" dedi.

"Benim yıllardır size anlatmak istediğimde buydu işte. Kimsenin içine girmeden belli olmuyor ne olduğu"
"Haklısın kızım, çok özür dilerim" dediğinde sıkıca bana sarıldı. Daha sonra elimi tuttu. Elime baktığı sırada yara olduğunu fark etti, ben de o an görmüştüm elimi yaraladığımı.
"Eline ne oldu?"
"O an kendimi tutamadım, biraz hırpaladım onu. O sırada olmuş olmalı"
"Naptın?"
"Önemli değil, küçük bir şey" dedim. Küçük bir kaş patlaması ve cam parçacıkları.

Annemle odamda otururken dışardan kargaşa seslerini duyunca penceremi açıp sesin geldiği tarafa baktım. Galiba kavga vardı, en sevdiğim!

Daha dikkatli baktığım sırada tanıdık yüzler görünce dehşete düştüm. Emin de oradaydı! Onun ne işi vardı kavgada! Vurduğu kişinin de Serkan olduğunu görünce daha da dehşete düştüm. Emin'in attığı yumrukların haddi hesabı yoktu. Etrafını neredeyse tüm mahalleli sarmıştı. Anneme ne olduğunu açıklamadan koşarak evden çıktım.

Asansörü beklemeden merdivenlerden nefes nefese indim. Bu kavga benim yüzümden olduğu belliydi. Koşarak yanlarına vardığımda ne Emin ne de Serkan beni görüyordu. Emin'e baktığımda onun da kaşı patladığını gördüm.

"Emin!" diye bağırdım.
"Emin dur! Napıyorsunuz?!" diyerek aralarına girdiğimde ikisinin gözü de bana döndü. Etraftaki insanların fısıltıları kulağımda çınlıyordu.
"Emin bırak, hadi gidelim" dediğimde kolundan tutup onu sürüklemeye çalıştım. Yerinden kıpırdamıyordu bile.
"İkra, sen eve git"
"Saçmalama! Benimle geliyorsun. Haline bak!" diye bağırdım. Çünkü o an yanımda değil gibiydi. Elinden tuttuğumda bir ellerimize bir de bana bakıyordu. Daha fazla diretmeden benimle birlikte geldi. Nereye gideceğimizi bilemediğim için onu eve götürdüm. Eve gidene kadar gözleri sadece elimizi izliyordu. Kapıyı annem açınca kısaca açıkladım ve salona gidene kadar elini bırakmadım.
"Sen burda bekle, geliyorum hemen" dedim. Kafasıyla beni onayladı.

Kilerden ilk yardım eşyalarını alıp tekrar yanına döndüm. Emin'e baktığımda hala eline baktığını gördüm. Dudağı küçük de olsa kanamıştı. Kanayan tarafıyla gülümsüyordu.

"Bir de gülümsüyorsun! Ben sana kavga, şiddet yok demedim mi?"
"Ama-"
"Aması yok, kavga yok demiştim" dedim. Azarlanan çocuk gibi masumca oturuyordu.
"Neden kavga ettin?"
"İş erken bitince eve dönüyordum. Alacaklar olunca bakkala uğrayacaktım. O sırada bağırtılar duydum"

"Ne bağırtısı?" gözünü yumdu, elini yumruk yaptı.
"O İkra'yı öldüreceğim diyip duruyordu. O haldeyken ne yapsaydım. Geçirdim yumruğumu. Ama ben vurmadan önce de yüzünde kan vardı. Sen yapmışsın, doğru mu?"
"Evet, maalesef. Mecbur bıraktı"
"Beni de mecbur bıraktı" dediği sırada kaşındaki kanı temizliyordum. Yarası derin değildi. Acıdığı için yüzünü buruşturdu.
"Bak, birbirimize ne kadar da benziyoruz"
"Bu durumdan memnun değilim" dedim. Küçük bandı kaşına yerleştirdiğimde bana baktı.
"Ben de memnun değilim, ama konu sevdiklerim olunca, dayanamıyorum işte"
"Bu son olsun o zaman" dedim.
"Söz veremem"
"Yaaa! Söz ver"
"Bakarız, tamam bana öyle bakma. Yapmayacağım bir daha, sen de yapma"
"Tamam" dediğimde dudağının kenarındaki kanı da temizleyip bitirdim.
"Ama" dedi.
"Ne ama?"
"Sen bana böyle yardım edersen, benim sürekli kavga edesim geliyor" dizine vurdum.

"Bir daha kavga edersen benden yardım bekleme. Yapmam" dedim. Kesin yapardım. Onu böyle görmeye dayanamazdım.
"Of ya. Tamam o zaman yapmam" dediğinde gülümsedi. O sırada annem içeri girdi.
"İyi misin oğlum?"
"İyiyim merak etmeyin" dediğinde saygıdan dolayı ayağa kalktı.
"Rahatsız olma otur, kızım birazdan baban gelir" dedi.
"Ben de gideyim o zaman" dediğinde annemin yanına gidip elini öptü. Bana dönüp sıkıca sarıldı.
"Yaptığını doğru bulmasam da kendini savunman çok hoşuma gitti" diyerek kulağıma fısıldadı.

Görücü mü Geliyor?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin