Hyunjin alayla söyledi. "Eğer bizden gizli ağladıklarını saymazsak şaka için ağlamadın diyebiliriz." Bunu duyunca kaşlarımı çattım.
Hyunjin yanıma geldi Felix de gelince gitmeye başladık. Hiçbir şey olmamış gibi davranmayı, eve gittiğimde de sabaha kadar ağlamayı düşünüyordum. Sohbet etmeye başladık. Hep konuştuğumuz konulardı ama hiçte sıkılmazdık.
Felix'in anlattığı olaydan sonra aklıma Changbin hyung geldi. "Aynı şeyi Changbin hyung da yaşamıştı. Jeongin ve Han hyung yeni gelen çocukla konuşmaya başlamıştı, Han hyungta abartıp gay olup olmadığını sormuştu. Çocukta hayır ben asla hiçbir erkekten hoşlanmam diyince Changbin hyung gülmekten yere düşmüştü. Bayan Park'a bile olayı anlatmıştı. Jeongin ve Changbin hyung olurda Han hyung tek kaldı. Üzülüyorum bazen. Bide bana sap diyorsunuz."
Ben böyle deyince gülmeye başladılar. O gün Hyunjin hyung ve Felix gelmemişti. Hasta olmuşlardı bu yüzden bu olayı bilmiyorlardı.
Bana o zamanlar komik geldiği için çok gülüyordum ama artık pekte komiğime gelmiyordu sadece onlar güldükleri için bende birazcık güldüm.
Bangchan ve Minho hyung arkamızdan geliyordu. Ben tanışırız sanmıştım ama adımı bile sormadılar. Çokta umrumdaydı sanki. Sadece Felix için gelin demiştim onlara.
•••
Saat 10'a yaklaşıyordu. Yarın okula gitmek istemiyordum. Eve gitmek istiyordum çünkü uykum geliyordu ama Hyunjin hyung hiç öyle durmuyordu.
"Hyunjin'im benim uykum geldi." Bunu dedikten sonra Felix, esnemişti. Bana baktıklarında benimde yorgun olduğunu görmüşlerdi. "Abi gitsek mi artık?
Bangchan ve Minho hyung sürekli gülüşüyorlardı. Felix'in dediği üzerine Bangchan hyung başını tamam anlamında sallamıştı.
Minho hyung bana bakarak konuşmaya başladı. "Arkadaşınızı da bırakalım evine. Geç oldu saat. Dışarda kimler var belli değil."
Buna gerek yoktu. Evim zaten bu mahalledeydi. Hem belki Changbin hyunga giderdim. Genelde sabahlardı ve bu yüzden uykusuz olurdu ama ben gelince uyuyup gün içinde çok enerjik olurdu.
Gülümsedim. "Yok. Gerek yok teşekkürler. Ben zaten bi arkadaşıma gideceğim."
Hyunjin hyung omzuma elini attığında konuşmaya başladı. İmalı imalı konuşmaya da başladı. Kurtulmak istiyorum bu andan. "Jeong Changbin hyungun yanında. Biraz yanlız kalsalar bence fena olmaz."
Neden zorluyor? Benim bu konularda nasıl tepki verdiğimi de biliyor. Telefonuma mesaj gelmişti. Kim olduğuna baktığımda Eun-woo'dandı ama ne yazdığını okumamıştım.
"Bi sıkıntı mı var?" Felix'in meraklı sesini duyduğum da telefonumu kapattım.
_#
"Hayır, birşey yok. Benim pek uykum yok. Dolaşacağım. 11 olmaz bile saat. Size iyi geceler"Daha cümlem bitmeden Chan hyungun sesini duydum. Galiba ilk kez benimle konuşuyordu. "Bu saatte herkesin uykusu gelir. Yarın okulunuz da var. Uyumaya çalış. Tatil de istediğin kadar gezersin. Yarından sonra tatil değil mi? Hem bu konuda çekinmene gerek yok. Arkadaşının abisiyim Minho da abisi sayılır."
Kabul etmekten başka çarem yok gibiydi. "Peki teşekkürler." Arabalarına doğru giderken Hyunjin bana bakıp gülüyordu.
Arabadaki kriz geçirişimi izlemek istiyordu ve bu çok yakında, bi kaç dakika sonra olacaktı kesin. "Hyung zorba mısın? Gülüp gülüp durma, yoksa arabaya binmeden kriz geçireceğim." Onun duyabileceği bir şekilde söyledim ve kahkaha atar gibi güldü.
Bu yüzden diğerleri de bize bakmıştı. Hyunjin hyung onların bize baktığını görmemişti bu yüzden dirseğimle hafif koluna vurdum. "Hyung iyi misin?"
"Ben iyiyim ama sen pek iyi olacaksın gibime gelmiyor."
Arabaya binerken Eun-woo'dan bir sürü mesaj geldiğini fark ettim. Eğer şimdi bakarsam diğerleri görebilirdi. Arabaya bindiğimde telefonumu sessize aldım. Felix'in çok uykusu vardı. Biz üçümüz arkada ottuyorduk. Telefonumu koltuğa koydum.
O başını Hyunjin hyungun omzuna yaslanmış uyuyordu. Ben Bangchan hyunga evin yolunu tarif etmiştim.
O ve Minho hyung iş hakkında konuşuyordu. Hyunjin Felix uyanmasın diye hareket bile etmiyordu. Eve gelmiştik biz.
Telefonumu elime aldım. "Teşekkür ederim."
Aynadan bana bakıp gülümsediler. Hyunjin bana güler gibi konuştu. "İyisin iyi. Kriz geçirirsin sandım ben. Şey bide Changbin hyungun yanında kimse yoktu şimdi aklıma geldi de söyleyeyim dedim."
"Dua et Felix uyuyor. Hem ben onun yanına giderim ki yine. Neyse size iyi geceler." Diyip arabadan indim ve binaya girdim.
Evim üçüncü kattaydı ve bina 6 katlıydı. Evin kapısını açarken bi el beni kendine çevirip elini yüz hizamda kapıya, kafamla bir karış mesafeyle koymuştu.
Kim olduğuna baktığımda Boji'ydi. Yanında Eun-woo yoktu. Büyük ihtimalle o yarın okulda yanıma gelirdi. "Senin yüzünden ailem hakkında yalan şeyler uyduruyorlar, senin piç ailen seni sevmediği için benim aileme piç deniliyor. Şerefsiz baban başka bir kadınla uyumasaydı annen seni terk etmezdi. Benim ailemde en azından hala sevgi var."
Sevgi kelimesini o mu söylüyordu bana? "Hyunjin hyungun hiçbir yalan söylemediğini çok iyi biliyorsun. Ben kabul ettim, bu çok zor değil. Kabul et baban kumar oynuyor, hatta oynayamıyor." Ben bunu söyleyince yüzümde sert bir yumruk hissettim. Hala kapıyla arasındaydım.
Tekrar vuracağı sırada asansör açılmıştı. Ama o umursamayıp tekrar yüzüme yumruk atmıştı. Kim olduğuna baktığımda Bangchan hyungdu. Elinde de benim telefonum vardı. Hemen yanımıza gelip Boji'yi kenara ittirdi.
YOU ARE READING
Silent Shout - Chanmin
FanfictionGeri döndüm, bitene kadar devam<3 Seungmin Üniversite öğrencisi olan 22 yaşında ve ailesi tarafından sevilmeyen, sessiz ve duygusal bir çocuktu. Okulda zorbalığa uğradığı zamanlar arkadaşları onu kurtarırdı. Felix'in tek ailesi olan Chan onu tanımad...