Evet! Hazırdım! Son kez şeker kokusu parfümü sıktım ve bavulumu alıp evden çıktım. Bugün Chan hyungla, tatile gidiyordum! Babam ben çıkarken sadece izlemişti. "Seungmin, ben bugün gidiyorum. Daha fazla senin evinde kalmak istemiyorum."
Bu iyi bir şeydi, gülümsememi saklamaya çalışmak için bir şey sormuştum. "Peki. İki gün önce bir şey fark etmiştim ama sormaya çekinmiştim. Dudağına ne oldu?" Dudağında bir yara izi vardı. Kabuk tutmuştu. Merakıma yenik düşmüştüm, umarım kızmaz.
"Boşver. Bir yere çarptım. Git hadi." Eğilip arkamı döndüm ve dışarıya çıktım. Çıkmamla birlikte Chan hyungun arabasını görmem bir oldu. Hemen yanına gittim. Beni görünce arabadan inmişti. "Hyung?? Sen 7.30'ta geleceğim demiştin. Saat 7.02??" Gülümsemişti, aşık olmuştum bir kez daha.
"Sen de 7.20'de çıkarım demiştin ama karşımdasın. Hadi bin arabaya, bavulu ben koyarım." Bavulumu alıp bagaja koydu, bende tam arka tarafın kapısını açacaktım ki elimin üstünde bir el belirdi. "Ön koltuğa otur." Elini yavaşça çekti ve şoför koltuğunun kapısını açıp oturdu.
Dokunduğu elim titrerken bende arabanın diğer tarafına geçip ön koltuğa oturdum. "Günaydın. Baban uyanık mıydı?" Neden onu sormuştu ki hemen. "Sana da günaydın hyung. Evet uyanıktı ama bana hiç karışmadı. Hatta tatil konusunu açtığımdan beridir neredeyse konuşmuyor benimle. Hiç karışmıyor da. Acaba fark etmeden zoruna giden bir şey mi yaptım diye düşündüm ama hiçbir şey yapmadım da. Bugün geri gideceğini söyledi. Çok garip geliyor."
"Sen neden kendini suçluyorsun hemen? Belki karısı bir şey demiştir. Ya da birisi ona bir ders vermiştir. Her şey olabilir. Kendini böyle konularda ilk seçenek olarak görme hemen." Haklıydı, ilk seçenek olmamalıydım hemen. Gideceğimiz otele doğru ilerlerken telefonunu bana uzattı. "Hadi şarkı aç, yol bitmez böyle sessiz sessiz."
"Hangi şarkıyı açayım?" Müzik zevkini bilmiyordum ki hiç. "Bilmem. Sen seç. Güzel bir zevkin olduğunu düşünüyorum." Ben mi seçecektim?? Çok fazla şarkı dinliyordum ve çoğu da ezberimdeydi ama şimdi aklıma hiç şarkı gelmiyordu. Ama verdiği his güzel olan bir şarkı açabilirdim.
Çok çok iyi hissettiriyordu, sanki benim için en doğru kişinin dizinde yatıyormuşum gibi hissettiriyordu. Isabel LaRosa - I'm yours. Gerçekten onunmuşum gibi hissettiriyordu. Şarkıyı açtım. "Hımm, güzelmiş bu. Duymamıştım daha önce. Sever misin şarkı dinlemeyi."
"Evet, çok güzel hissetiriyor bu şarkı. Ve evet, çok severim. Ağlarken, mutluyken, yorgunken, bir iş yaparken dinlemek insana huzur veriyor. Sen sever misin?" Müziğin sesini biraz daha açtı. Gerçekten hoşuna gitmiş olmalıydı. Ama aklıma ben sevdiğim için açmış olduğu da geldi. Güzel hayaldi. "Evet, zamanın bazen çok hızlı akmasına sebep oluyor. Ama böyle olan aşk şarkılarını daha çok seviyorum. Zamanı durduruyorlar." Aynı şeyi düşünüyordum. Gülümsedim.
•••
Otele gelmiştik, sakin bir yerdeydi. Duştan çıkmıştım. Chan hyung duş almıştı, şimdi de koltukta oturmuş telefonuyla uğraşıyordu. Elimde ki havluyla içeriye döndüğümde bana bakmıştı. "Felix'e iş için geldiğimi söyledim, Minho'yla aynı yerde çalışıyoruz. Ona da tek başıma tatile geldiğimi söyledim. Yani arkadaşların bilmezler."
"Teşekkürler hyung. Ben Avusturalya'ya annemin yanına gittiğimi söyledim. Arayıp durmazlar." Gülümsedi. Saçımın ıslaklığını yeterince aldığımı düşünerek havluyu bıraktım. "Saat geç olmaya başladı. Acıkmadın mı sen? Hadi gel. Otel yemeklerini sevmem ama güzel bir restorana gidebiliriz. Var bildiğim bir kaç yer."
Biliyorum kisa ve gec geldi bolum, ama dedigim gibi antepiskoya geligim icin ve surekli yolda oldugum icin bolum yazamiyorum:(
Ama telafi ederim bunu.
Optum asklarım, gorusuruzzz 💋🎀🌹
YOU ARE READING
Silent Shout - Chanmin
FanfictionGeri döndüm, bitene kadar devam<3 Seungmin Üniversite öğrencisi olan 22 yaşında ve ailesi tarafından sevilmeyen, sessiz ve duygusal bir çocuktu. Okulda zorbalığa uğradığı zamanlar arkadaşları onu kurtarırdı. Felix'in tek ailesi olan Chan onu tanımad...