1.0 I was lost within myself☂ღ

130 9 0
                                    

Otel odasına koşa koşa Chan hyungtan önce çıkmak için çabalıyordum. O da arkamdan benim gibi koşuyordu. "Hyung ben duş alacağım ama-"

Ben daha cümlemi bitiremeden oda kapısına yapışıp hemen açtım ve lavaboya girdim. Odanın kapısının kapanma sesinden sonra Chan hyungun sesini de duydum. Hafif güler gibi çıkmıştı.

"Kaçmak yoktu bak, oyun bozan olma Seungmin." Kapıya yaklaşıp bir delikten ona bakmayı düşündüm ama delik yoktu, direk anahtar ve kapı birleşmişti. "Oyun bozan değilim. Duş alacağım hyung sonra konuşuruz ya."

İsyankar konuşmama karşılık sadece, "Seninle bir konuyu konuşmak zor, ama ben konuşacağım. Seni bekliyorum Seungmin."

'Seni bekliyorum'u çabuk ol anlamında anladım. Duş almayacaktım aslında ama şuan fena olmazdı.

'•'•'•'

Duştan çıktıktan sonra derin bir nefes alıp odaya girdim. Ama Chan hyung yoktu, onun yerine sessizlik vardı. Saat
19.30'de gelmiştik ve şuan saat 20.56'ydı. O gelene kadar sadece birazcık uyumak istiyordum. Sadece birazcık. Birazcık.

•••

Odaya girdiğimde Seungmin uyuyordu. Saat 21.20'ydi. Lavaboya gidip üstümü değiştirdim ve geri odaya girdim. Yatağa oturdum ve Seungmin'e bakmaya başladım. Üstünü örtmemişti. Kalkıp üstünü örttüm.

Konuşmadan kaçmak için uyumuştu... Ama dün gece olduğu gibi hala çok tatlı yatıyordu. Yanağı yastığın etkisiyle hafif şişmişti ve tam bi bebek gibi duruyordu. Üniversiteli olduğuna inanamıyordum.

Dikkatimi çeken şeyse, diğerleri onunla konuşurken sürekli flörtöz konuşuyordu. Hatta Seungmin Jisung'a sürekli bişeyler anlatıyor, Jisung her cevap verdiğinde ikisi de kızarıyordu. Kızarınca da Jisung sürekli yanağından öpüyordu.

Şimdiyse Seungmin'e baktığımda kafası bana dönük bi bebek görüyordum. Telefonundan ilk gece ki gibi fenerin ışığı yayılıyordu. Yine sessizdeydi ve tahmin etmesi zor olmayan birisi arıyordu. Babası...

Bu sefer onu uyandıracaktım. Bir iki kez Seungmin diye seslenmemin ardın uyanmıştı. "Hyung sonra konuşsak..? Uykum var..." Uykulu bi şekilde mırıldanmasının ardından telefonu alıp onu tekrar uyandırdım. "Baban arıyormuş bende sen açarsın diye düşünmüştüm... Neyse bende açıp senin uyuduğunu söylerim."

Gözlerini aniden açıp telefona doğru çevirdi. "Geçti uykum." Telefonu ona verdim. "Burada açabilir misin? Ve korkarak değil, olabildiğince sert konuş."

Herhangi bi bişey demeden sadece telefonu elinde sıkıp bana bakıyordu. Şimdi fark ettim, uyanınca kızarmış oluyordu evet ama şuan daha da kızarmıştı. Onu sıkmak için değil o adamdan korkmaması yapıyordum bunu. Kafasını olunla anlamda sallayıp telefonu açtı, hemen haporlöre basıp güvenilir bi bakış attım.

[Babam x Seung]

Babam:
Ben her seni aradığımda bu kadar beklemek zorunda mıyım?
Benim aradığımı bildiğin halde geç açıyorsun değil mi hayırsız?

Seung:
Hayır, uykum vardı bende uyuyordum.
Yeni gördüm aradığını.

Babam:
Uyumayacaksın.
Şimdi daha fazla sinir etme beni.
Annenin numarasını ver bana.
O şımartıyor seni bu kadar.
Onunla konuşacağım.

Seung:
Beni annem şımartmıyor.
Ben hep böyleydim.
Hem annem seninle konuşmak istemez.

/Hyung... Çok azar işiteceğim. Ne dersen bende onu diyorum ama çok zor yine de.

Silent Shout - ChanminWhere stories live. Discover now