Sorduğu soruyla dona kalmıştım. Kızarmış mıydım? Acaba domatese benziyor muyum? "Kızarmış mıyım?" Başını sallamıştı, sanki şuan zaman durmuştu.
Utandığımı fark edince konuşmaya başladı. "Neyse, boşver. Tatlısın demek istemiştim."
Hayır Seungmin şuan olmaz, bayılamazsın şuan! Kekelemeden cevap vermeye çalıştım. "Ha? Teşekkürler hyung." Oda gülümsedi, rica edercesine.
Gülüşü çok güzeldi, onun dışında kendisi de buna katılıyordu. Fazla çekiciydi. Aşık olmaktan korkacağım bi insandı. "Rica ederim, sen gidiyorsun değil mi? Şu okul gezisine?"
Felix! Adama okul gezi olduğunu mu söyledi? Ahhah! Bu çok eğlenceli olur. Ama biraz dalga geçsem daha iyi olur! "Ne okul gezisi hyung? Ben bilmiyorum."
Şaşırmıştı, gerçi ilk dediğinde Felix'in yalanı olduğunu anlayana kadar bende şaşırmıştım. Çok iyi bi yalandı, sırf Felix'in yalanı için umarım bizimle birlikte tüm okul gelmez.
"Hyunjin söyledi bana. Felix söylemeye çekinmiş o sordu. Bende pek bişey bilmiyorum ama Felix evde olmayacağı için bende tatile gideceğim. Belki bende katılırım size."
Konuşmaya daldığımızı fark ettiğimde içeriye çağırıp, misafir etme seçeneği geldi aklıma. Allah'ım bu kulu buraya gönderirsen bende A ve E arasında ki tüm şıkların arasında kalırım. "Onu mu? Evet evet bende geleceğim. Zaten babama sormama gerek duymuyorum ayrı kalsam pek sorun olmaz. Geç istersen, kapıda kaldın böyle."
Onaylayıcı bi bakış attığında hemen geçmesi için yana kayıp boşluk açtım. İçeriye geldiğinde kazandığımı belirtir gibi sevinç gülümsemeleri saçıyordum. Hayır hayır, o anlamda değil. Onun gibi bi insanı biraz daha görme şansım olduğu içindi sevincim.
Aklıma gelmişti, ben Felix söyledi sanmıştım ama Hyunjin hyung söylemiş. Neyse pek önemli değil. O içeriye geçerken etrafa bakınıyordu. Evim normal büyüklükteydi. Babamla yılda neredeyse bi kez bile buluşmuyorduk ama annem beni arardı genelde.
Onun yanında kalmama sebebim ise üvey babam olacak herif kendi çocukları dışında başka bi çocuğa bakmazmış. Ama durumları iyi olduğu için haftalık 5000-6000 won gönderirlerdi. Bu yüzden durumum gayet iyiydi. Zaten fazla bi masrafım yoktu.
Tek kişilik koltuklardan birine oturdu, bende oturunca meraklı bi şekilde sordu. "Durumun iyi olsa gerek. Ailenle yaşıyorsun-" ne dediğinin farkına vardığında konuşmayı hemen kesti. Önemsememesi için hafifçe güldüm.
"Önemli değil. Zaten evime gelen neredeyse herkes aynı soruyu soruyor. Ve evet durumum iyi, annem bana haftalık para gönderir hep. Babamla da en son 13 yaşımda mı ne görüştüm."
Merak etmişçesine sorduğu soruya, verdiğim cevap yüzünden biraz daha meraklı gözlerle baktı bana. "Boşver sen bence. Pek umursamıyorum artık. Son görüşümde beni sürekli yerin dibine soktuğu için bi daha görmek istemedim, o kadar."
"Kusura bakma, özele girmiş gibi hissettim." Neden anlattığımı bilmiyordum, dertleşmek istediğim içindi belki de. Han hyunglara bile anlatmadığım şeyleri anlatmıştım ona. "Yok yok sorun değil. Ben isteyerek anlattım zaten."
"Peki, annenler nerede oturuyor. İkisi de evli mi?" Nedense o sordukça ben anlatmak istiyordum. İyi bi dinleyici gibi duruyordu ve bana öyle davranıyordu. Aşık oldum mu diye kendimi sorgulamaya gerek duymadım çünkü cevabının evet tarzı bişey olduğunu biliyordum. "İkisi de şuan evli olsa gerek ama babam boşanmış diye duydum annemden. Annemde yurtdışında, Avustralya da. Babamın nerede olduğunu bilmiyorum tam ama en son mesajında nerede yaşadığını biliyorum, yanına geleceğim demişti."
"Korkmuyor musun hiç babandan? Ben pek tekin biri olduğunu düşünmüyorum, attığı mesaja dayalı da söylemedim. O gün kapıdaki çocuğun dediklerinden duydum. Aldatmış mıydı?" Evet hemde fazla korkuyordum. Gene bana vurmasından, evden çıkıp çıkmama, giyinişime ve arkadaşlarıma karşı beni yerin dibine sokmasından korkuyordum.
Acaba evet desem bana hak verir miydi? Bilmiyorum biraz fazla çekingenim işte. Dediğim şeyleri karşı tarafın tepkisine bağlı söylüyordum ama yalan değildi hiç bir sözüm. Evet desem bişey olmazdı, aksine hayır desem yalan olurdu çünkü korkuyorum. "Evet. Onunla bir yıl kadar kaldığımdan dolayı değiştiğini de sanmıyorum. Aynı kişidir hala."
Elimdeki telefonumun kılıfıyla uğraşıyordum. Söylediğim şeylerden, hatta babamdan utanıyordum. Geldiğinde onlara denk gelirsem yine bana onların yanında sövüp, ezik birisi olduğumu söylerdi. Onunla 11 yaşımdan 12 yaşıma kadar birlikte yaşamıştım. Gerisinde hep dayımla kalmıştım. O bana hem anne hem baba oldu. Karısı ölmüştü, yakın arkadaş olarak görürdü. Zaten oda öldü.
Yüzümün düştüğünü fark ettiğimde onun da fark etmemesi için hemen ona bakıp gülümsemeye başladım. "Ee sen ne iş yapıyorsun hyung? Felix abisi olduğu söylerdi ama hiç nasıl biri olduğundan bahsetmemişti."
"Ben iç mimarlık okudum. Minho hyung da aynı. Felix'te öyle olduğuna göre sen ve diğerleri de öyle oluyor değil mi?"
"Evet. Hoşuma gidiyor." Sözümü bitirdikten bi kaç saniye sonra bileğinde ki saate baktı. Saat 15:05'ti. Saydım.
"Okul bitmiş bile. Konuşurken hiç fark etmemişim. Ben Felix'i almak için gideceğim. Yarın okul gezisi başlıyormuş. Hyunjin'e veya Felix'e sorarsın. Teşekkürler." Ayağa kalkınca bende ayağa kalktım. "Rica ederim hyung. Ayrıca ilaçlar içinde sağol."
Allah'ım çok güzel gülümsüyor! "Rica ederim." Biz bunları konuşurken kapıya doğru gidiyorduk.
YOU ARE READING
Silent Shout - Chanmin
FanfictionGeri döndüm, bitene kadar devam<3 Seungmin Üniversite öğrencisi olan 22 yaşında ve ailesi tarafından sevilmeyen, sessiz ve duygusal bir çocuktu. Okulda zorbalığa uğradığı zamanlar arkadaşları onu kurtarırdı. Felix'in tek ailesi olan Chan onu tanımad...