Çalan alarmla gözlerimi araladığımda günün aymış olduğunu gördüm. Travmam olan şu alarm sesini kapatıp ayaklandım. Banyoya girip işlerimi hallettikten sonra aşağı kahvaltıya inmek için üzerime gri bir eşofman takımı giydim. İçerisi çok soğuktu, balkon kapısını kapayıp telefonumu, şarj aletimi, kartlarımı alıp çıktım odadan. Saçımı banyoda tarayıp at kuyruğu yapmıştım. Ayağımdaki crocslarla asansöre yönelip giriş katı tuşladım. Otelin restoranına vardığımda canımın çektiği kahvaltılıklardan alıp bir masaya yöneldim. Oturduğum gibi duvar kenarındaki prize taktım şarj aletini, şarjım on beşti.Telefonumdaki bildirimleri göz ucuyla okuduktan sonra kahvaltımı yapmaya başladım. Bugün şehri gezmem şarttı. Kahvaltıdan sonra direkt hazırlanıp dışarı çıkacaktım. Dün yeterince aksatmıştım ve takipçilerimin gezmediğim ve hikaye atmadığım için şaşırıp olayı eşelediklerinden emindim.
Çayımı yudumlarken masama doğru yaklaşan çifte baktım.
"Merhaba." Tahminen yirmilerinin ortasında olan kadına daha dikkatli bakmaya başladım. Bir takipçim olmalıydı çünkü onu tanımadığıma emindim, aynı zamanda yanındaki adamıda.
"Merhaba?" Dedim sorar gibi. Yüzüm ister istemez buruştuğundan beni yanlış anlamamalarını umdum.
"Oturabilir miyiz?" Diye sorduğunda ilk birkaç saniye anlam veremedim ve etrafıma bakındım. Saat sabahın yedi buçuğuydu ve etrafta bir sürü boş masa vardı. Benim oturduğum masa ise küçüktü, karşımda boş bir sandalye vardı ve bu da demek oluyorduki bu masa iki kişilikti.
Onlar mı oturmak istiyordu buraya acaba? Arkama baktım, arkamda da aynı bu şekil masa vardı. Olanı garipsediğim bariz belli oluyor olacakki karşımdaki biri kadın, biri erkek olan çiftten bu sefer erkek olan konuşmaya başladı.
"Yanlış anlamayın, tanışmak, sohbet etmek için demiştik. Van'ın yabancısıyız, kalacağımız bir hafta için arkadaş edinmek istedik, sizi de yalnız görünce gelmek istedik yanınıza. Rahatsız olursanız eğer gidebiliriz." Adam otuzların başında gibi duruyordu. Yanındaki kadının yanında biraz maço kalıyordu.
Uçakta tanıştığı adama akşam yemeği yapmış biri olarak karşımdaki çifti kıramayacağımı biliyordum. Hem belki yakın arkadaş olurduk? Ayağa gelen bu tarz fırsatları hep iteleyen biri olmuştum, şimdi bi şans verebilirdim. Zaten niyetleri kötüye de benzemiyordu, rahatsız ediyorlarsa gidebilecekleri söylemişlerdi. "Sorun yok. Buyrun oturun, çok sevinirim."
"Teşekkür ederiz." İkisinin de ağzından çıkan kelimelerle gülümsedim. Kadının teni beyaz, saçları siyahtı, gözleri ise mavi. Mavi gözler beni hep korkuturdu, karşımdaki kadınında büyük mavi gözleri beni son derece rahatsız ediyordu ama bir şey diyecek halim yoktu tabi. Karşımdaki sandalyeye oturmuş olan erkekle kardeş olduklarını düşünebilirdim ama adamın esmer teni, kahverengi gözleri ve siyah saçları ile pek, hatta hiç bir benzerlikleri yoktu. Ya birlikteydiler ya da arkadaşlardı.
"Adınız nedir?" Diye sordum onları incelemeyi bırakıp.
Kadın, "Ben Elvan." dedikten sonra adam da, "Ziya." dedi.
"Ahsen bende memnun oldum." Diye ekledim çayımdan bir yudum almadan önce.
"Bizde bizde. Aslında biz sizi biraz da tanıdığımız için geldik. Ünlüsünüz değil? Değil mi yani?" Arada şivesi kaydığından bunu düzeltmeye çalışmasına pek anlam veremesemde çok takılmadım bu konuya.
"Evet fenomen sayılabilirim. Beni tanımanıza sevindim." Dedim samimi bir şekilde.
"Bizde seni gördüğümüze." Dedi kadın. Çekinir gibi konuşuyordu. Çok kısa bir an kaşlarımı çattıktan sonra serbest bıraktım hemen. Üzerinde beyaz bluzu, altında eteği vardı ama çok dikkat etmediğimden ve şimdi de göremediğimden nasıl bir şey olduğunu bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DARBE
General Fiction| İlk bölümler fazlasıyla acemiydim, sonraki bölümler de ise kendimi devamlı geliştirdim. İlk ve son bölümler arasında ciddi bir fark, ilerleme var. Ön yargıların kırılması adına belirtmek istedim ❤️ - "Aşk bana hep beş harfti. Tek aşkım da vatanımd...