10- KABUS

199 24 4
                                    

Dünyada her şey kadının eseridir.
Mustafa Kemal Atatürk

Kadınlar insandır, biz insanoğlu.
Neşet Ertaş

Ardı arkası gelmeyen düşüncelerim kafamın içindeki yerini korurlarken gözlerimi kapayıp hayal kurmaya başladım. Gözlerimi kapadığım anda kendimi, gül bahçesinin içinde buldum.

Yüzüme oturan gülümseme adım adım solarken gözlerimi açmayı denedim, yapamadım. Günlük güneşlik hava birden kararmaya başlamıştı. Güneş kendini kara bulutların arkasına saklarken yağmur yağmaya ve şimşek çakmaya başladı. Güller solmuştu. Ve rengarenk olan her şey siyaha bürünmüştü. Korkuyordum. Vücudum sağanak yağışlı bu yerin altında oldukça ıslandığımdan üşümüştü. Oysa gerçek bile değildi. Neden titriyordum? Çakan şimşekle kısa süreliğine parlayan gök ve gürüldemesi hiç hoşuma gitmiyordu şu an. İçim titriyordu. Bu titreme yağan yağmurdan değildi, bu titreme arkamdan gelen seslerdendi. Son olmayacak... diyordu biri. Arkamı dönemedim, dönersem acı çekecektim. İlk olmadığı gibi. diye devam etti biri. Sana dokunurum... Seni öldürürüm... Kimse dur demez... Hatta videomuzu çekerler. Sen ölmeden önce ünlü oluruz! Takım elbise giyer, serbest kalırım. Unutulursun. Belki hiç hatırlanmazsın. Sen ölürsün, ben yaşarım. Sen ölürsün, bir kadın daha ölür. Kader. Bıçak... Kirli bir vücut... Pislenen bir kadın... İşkenceye uğrayan bir kadın... Bir kadın.

Gözümü açmam gerekiyordu. Gözümü açmalıydım. Ellerimi suyun içerisinde çırpıyordum ama hiçbir işe yaramıyordu. Boğuluyordum. Ölüyordum. Yağmurlu hava dinmemişti, her şey aynıydı. Arkamı döndüm. Nasıl yapabildiğim hakkında hiçbir fikrim yoktu ama döndüm, başardım. Onları gördüm. Sedat'ı, Resul'u, Bekir'i, Ziya'yı, Elvan'ı, Zeki'yi, Ömer'i. Gülümsedim. Mutluydum. Hepsinden kurtulduğum için mutluydum. Üzülmeli miyim? Ağlamalı mıydım? Hapiste çürüyecek olan üzülüp ağlamalıydı. Dediklerinin aksine, ben her şeye rağmen gülebiliyordum. Karşılarında olduğu gibi. Beni yıkamazlardı. Beni üzemezlerdi. Bana hiçbir şey yapamazlardı. Ne yapmışlardıki zaten? Kaçırıp yaralamışlardı. Kaçırmaya çalışmışlardı. Tehdit etmişlerdi. Ellerine ne bir para, ne de bir vücut geçmişti. Ben onlardan güçlüydüm, bütün kadınlar onlardan güçlüydü. Canilerin elinde kalan kadınlarımızı ise kurtaracak olan yine bendim, yine bizdik, yine kadınlardık. Onlar için güçlü olmalıydım, onlar için güçlü olmalıydık. Tüm kadınlar, birbirleri için güçlü olmalıydı. Özgecanlar, Pınarlar, Şuleler, Münevverler ve maalesefki daha niceleri... Kadınların en büyük düşmanı yine kadınlar olmamalıydı. Tecavüze uğrayan, öldürülen kadınların en büyük düşmanı, yine kadınlar olmamalıydı. Hiçbir insan evladı, 'neden açık giyinmiş,hak etmiş...' gibi iğrenç sözler söylememeliydi. Adaletin olmadığı bu ülkede, hiçbir 'insan' bunu yapmamalıydı. Utandım. İliklerime kadar utandım. Güzel ülkemi kirletenler yüzünden, utandım. Utandık. Onlar yerine biz utandık.

'Düşün,' dediler. Hepsi birbirinden iğrenç görünüyordu. 'düşün bakayım, seni gelip kim kurtarabilir?' Duymamam gerekiyordu onları 'Kurtaramazlar.' İnanmamam gerekiyordu 'Öleceksin.' Kurtulmam gerekiyordu. 'Ama sorun etme, ölümün alınan paraya ve edinilen zevke değecek.' Sakin olmam gerekiyordu. 'Senin kaderin, bizlerin elinden olacak.' Kendime  inanmam gerekiyordu. 'Sen, benim, onun, bunun, şunun elinde öleceksin.' Benim yenmem gerekiyordu. 'Sen, hep aynı öleceksin.'

Gitgide kasvete kapıldığımı göz ardı etmeye çalıştım. Başarması zordu, yapamamıştım da. Yinede birine ihtiyacım yoktu. Hayal gücümdeydim. Yapabilirdim. Sağanak artmıştı. Gürüldeyen gök ve çakan şimşek sesi ve görüntüsü de çoğalmıştı. Olmamalıydı. Yeniden güller açtırmalı, güneşi getirmeliydim. Güçsüzdüm. Beni kimin gelip kurtarabileceğini düşündüm. Gelmesini istediğim tek kişiyi kırmıştım, bencillik yapıpta onun gelmesini bekleyemezdim. Beni zaten kurtarmıştı, o zaten bi kahramandı, askerdi. Ötesi var mıydı? Yaşadığım bu anın içinde onunla gururlandım. En olmaz yerde az önce gülmüştüm, gururlanmaktan bir şey olmazdı. Karşımdaki vücutlar yerlerinden gıdım kıpırdamamıştı. Ben hâlâ boğuluyordum. Ağzıma dolan ve beni kaskatı kesip çırpınan vücudumun hareketlerini kısıtlayan suyla cebelleşiyorum. Burnumdan nefes alışımla burnum sızladı. Ciğerlerime su dolmamasını diledim, boğularak ölmemeyi diledim. Ben ölmemeyi diledim.

DARBEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin