Bölüm 49

2.2K 143 27
                                    

Tom'dan

Parmağımdaki yüzükle oynarken bu eski odada düşüncelere dalmıştım.

Yüzükteki bu taşı her iki düşmanımda istiyordu. Hepimizin nedenleri farklıydı, fakat ben hiçbir zaman bir kişiyi diriltebileceğimi düşünmemiştim. Benim için sadece bir hortkuluktu, ve daha fazlası olamazdı. Bugüne kadar.

Marvolo Gaunt'un işe yaradığı tek şey bu taşa sahip olmasıydı. Diriltme taşı. Daha bir hafta öncesine kadar benim için sadece hortkulukken şuan kendi isteğimle öldürdüğüm birini diriltmek için kullanacaktım.

Zaaflarımın beni olmadığım kişi yaptığını düşünmekte oldukça haklıydım. Fakat Gloria için her şeyi yapabilecek duruma yıllar önce gelmiştim.

Keşke dedim içimden. Keşke öldürmeseydim de aramıza o mesafeyi koymasaydım. Ve bu zamanda onu diriltmek yerine, istediğim şekilde eğitebilirdim.

Bebeğin öldüğü günden beri hazırladığım karışım ve içine uyguladığım tılsım ile saklıyordum. Amacım ona baktıkça nefretimin büyümesi, bir daha çocuk yapma gibi bir hataya düşmemekti.

Fakat kabullenmek istemesem de, aklıma Gloria'ın söyledikleri, ve benim kanımdan olması geliyordu. Hissetmek istemediğim ikinci bir duyguyu hissediyordum.

Gloria ile bizi bağlayan çok şey vardı. Fakat ben bir şey daha istiyordum, bebeğimiz. Gloria her ne kadar bana bu konuda güvenmese de(ki haklı) ben bu bebeği istiyordum.

Gloria'nın tepkisini fazla kestiremiyordum. Sinirlenir miydi yoksa şoka girip uzun süre o şoktan çıkamaz mıydı? Ya da delirmesine sebep mi olurdum? Umuyordum ki delirmesin. Çocuğumun deli bir anne ile büyümesini isteyeceğimi sanmıyorum.

Derin bir nefes aldım ve parmağımdaki yüzüğü çıkarıp önümdeki kazana döndüm.

Gloria'dan

Önümdeki kahveyi elime alarak son yudumu içtim ve masaya bıraktım.

Uyandığımdan beri Tom ortalıklarda yoktu ve kimse nerede olduğunu bilmiyordu.

Canım çok sıkılmıştı. Koskoca malikanede resmen tek kalmıştım herkes görevlerine dağılmıştı. Ev cinleriyle mi vakit geçirseydim? Anında yüzümü buruşturdum. Tek kalınca saçma sapan düşünme huyumu bırakmam lazımdı.

Tuhaf şeyler hissediyordum. Adım kadar emindim ki Tom şuan bir haltlar karıştırıyordu. Zaten dünden beri saçma sapan imalarda bulunuyordu.

"Of!" Yerimden kalktım ve üzerime ceketimi geçirdim. Dışarı çıkıp gezinmek en iyisiydi, yoksa ben patlayacaktım. 

Çantamı ve asamı aldım koşarak merdivenlerden inip çıkmak için kapıyı açtım. Druella ile karşılaşınca duraksadım. "Druella? Ne oldu?"

"Nasıl ne oldu? Sen mektup yazdın ya canım sıkıldı gel konuşalım diye. Bende geldim işte."

Mektup yazdığımı hatırlayınca gözlerimi sonuna kadar açtım. "Doğru! Benim tamamen aklımdan çıkmış sıkıntıdan. E hadi gel gezinelim bari alışveriş falan yapıp oturup bir şeyler içeriz."

"Gerçekten çok iyi olur. Bellatrix yokken kafam rahat etsin biraz."

Druella'nın kolunu tuttum ve Diagon yoluna cisimledim. "Ev cinlerine mi bıraktım onu?"

"Evet. Birazda onlar uğraşsın. Zaten genelde onlar uğraşıyor."

Kaşlarımı çatıp ona baktım. "Nasıl genelde onlar uğraşıyor?"

"Baya. Onlara bırakıyorum onlar bakıyor bende istediklerimi yapıyorum."

Ellerimi birbirine sürttüm ve ceplerime yerleştirdim. "İyi güzelde fazla yapma bunu. Sonuç olarak annesisin sana ihtiyacı oluyordur elbet."

Lord & Lady || Tom Marvolo RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin