Bölüm 29

2.3K 124 47
                                    

Yavaşça merdivenlerden inip salona doğru ilerlemeye başladım.

Salondan içeri girdim ve kahvesini yudumlayan Druella ile karşılaştım. "Yatırdın mı?"

Kafamı salladım ve koltuğa oturup bıraktığım sandviçi aldım. "Evet. Yanında Tom var zaten bir şey olmaz."

Şaşkınlıkla bana baktı. "Lord mu var? Kızmadı mı?"

Gözlerimi devirdim ve sandviçimden bir ısırık almadan önce konuştum. "Neden kızsın Druella? Bazı şeylerin kendi kontrolü dışında olduğunu bilmesi gerek. Bunalıyorum artık."

Druella bana baktı ve kahvesini sehpanın üzerine bıraktı. "Gloria bu ne kin böyle görüşmediğimiz zaman neler olmuş olabilir ki? Neden bu kadar bitmiş görünüyorsun?"

Gülümsedim ve konuşmaya başladım. "Tom'la evli olmanın bazı bedelleri bunlar Druella."

Üzüntü ile başını salladı. "Haklısın.." Bir süre sustuktan sonra gülümsedi ve tekrar konuşmaya başladı. "Ama bundan sonra biz varız. Yani artık aramızda hiçbir engel yok, biz seni mutlu edebiliriz." Dedi neşeyle.

Bende gülümsedim ve kafamı olumlu anlamda salladım. "Aynen öyle. Bu hafta içinde illaki hepimiz bir arada oluruz. Ben mektup gönderirim zaten. Duruma göre ya evde ya da dışarıda oluruz."

"Bizimkiler buna çok sevinecek!" Dedi gülümserken. "Bak şimdi benim sana daha dedikodu anlatmam gerekiyor. Önce ve Arthur ve Milesin yediği haltlardan ve başına gelenlerden bahsetmek istiyorum."

Heyecanla yerimde dikleştim ve onu dinlemeye başladım. "Tamam hadi anlat."

"Bak şimdi bu Miles ve Arthur bir şeye kalkıştılar." Dedi ve kahkaha attı. Ben ona anlamsızca bakarken o konuşmasına devam etti. "Aklıma geldikçe gülüyorum hala. Bunlar birlikte grup yapmak için tekin olmayan kişilerden mekan önerisi almışlar. Bunlarda saf salak adamı hiç sorgulamadan mekana gitmişler. Önce normal bir bar sanmışlar ama işler içeriye girince değişmiş tabii. Bunlar içeriye girmişler işte kapıda ki adamlar soruyor isimlerini falan isimlerini söyleyince sorgusuz sualsiz geçiyorlar. Tabi ilk anlamıyorlar nasıl hemen geçtiklerini çünkü önceden rezervasyon yaptırmamışlardı. Ama sonradan takmayıp içeri geçiyorlar."

Druella yine kahkaha attığında kızgınlıkla ona baktım ve konuşmaya başladım. "Druella gülmeden anlatsana şunu sonra birlikte güleriz sonunu getir bi."

Druella gülmesini zar zor durdurup konuşmaya başladı. "Ya ama bak sonu bir getirsem sende anlayacaksın neden bu kadar güldüğümü. Neyse işte bunlar içeri geçiyorlar ama bir sıkıntı var. Her yer erkek dolu tek bir tane kadın yok. Bizim zeki Arthur'da ortaya mükemmel bir fikir atıp demiş ki işte Miles gel belli ki kadınlar odada bekliyor üst kata çıkalım istediğimize girelim. Miles bunu mantıklı buluyor onaylıyor sonra bunlar yukarı çıkıp-" Tekrar güldüğünde bunu umursamadan anlatmaya başlamıştı. "Kapıyı açtılar işte üç tane cinsel ilişkiye giren adamları basmışlar. Tabi bunlar şok olmuş odada kadın beklerken üç tane adamı bastılar sonuç olarak."

Bende gülmeye başladım e gülmelerimin arasından konuşmaya başladım. "Ne? Umarım bu hikayenin sonu tahmin ettiğim gibi bitmez Druella."

O da kahkaha attı ve anlatmaya devam etti. "İşte sonra adamlardan biri kalkıp şey demiş bizde diğer iki adam nerede kaldı diyorduk geç kaldınız ama sorun değil demiş." Nefeslendi ve gözlerinden akan yaşı sildi. "Bunlar önce şok olmuş ama olayı ilk anlayan Arthur olmuş Miles hala anlamadığı için adama dönüp kadınlar nerede demiş. Adamda ona değişik değişik bakmış ne kadını burada kadın falan yok burası erkeklerin mekanı bize de sizin buraya rezervasyon yaptırdığınız bilgisi geldi hadi biran önce soyunun da işimiz bitsin demiş."

Druella ile ben büyük bir kahkaha atarken gözümden artık yaş gelmeye başlamıştı. "Aptallar!" Dedim ve gülmeye devam ettim.

Gülmemiz biraz yavaşlayınca Druella konuşmasına devam etti. "İşte artık ikisi de durumu anlayınca bunlar odadan koşarak kaçmış. Hatta güvenlikler acele ile koştukları için onları bir şey çaldı sanmışlar ve onları kovalamaya başlamışlar. Neyse işte bunlar güvenliklere bir şey çalmadıklarını falan kanıtlamış mekan önerisini veren adamın kapısına gitmişler." 

Druella kahvesinden bir yudum alırken benimde sandviçim bitmişti. Druella tekrar konuşmaya başladı. "Adam kapıyı açmış işte sizin ne işiniz var burada mekanda olmanız gerekmiyor mu demiş. Arthur'da sinirlenmiş işte bağırıp durmuş adama sen neden bizi gay barını tarif ettin seni sürüm sürüm süründüreceğim azkabana attıracağım seni diye abartıp durmuş. Adamda demiş ki ben sizi çift sandım ilişkinize heyecan arıyorsunuz diyede o mekanı önerdim demiş."

Biz tekrardan büyük bir kahkaha atarken ben gülmekten gözlerimi açamıyordum. "Umarım akıllanmışlardır diyeceğim ama sanmıyorum."

Druella kafasını iki yana salladı. "Olur mu öyle şey adamın yanından ayrıldıktan sonra kendi bildikleri bara gidip iki üç tane kız kapmışlar yine. Hiç isteklerini yapmadan dururlar mı?"

"Olur mu öyle şey? Eğer yapmazlarsa ölürler falan şimdi. Umarım bir daha buna benzer bir olay daha yaşamamışlardır."

"Yok henüz yaşamadılar."  Sonra aklına bir şey gelmiş olacak ki heyecanla tekrar konuşmaya başladı. "Bak birde ne oldu? Perla'nın düğün gününde yaşandı bu olay. Çok komikti ama o an çok telaş yapmıştık." Ağzına küçük bir çikolata attı ve devam etti konuşmasına. "Perla gelinliğini falan giymiş düğünün başlamasını bekliyordu işte bizde Arthur, Miles ve Lenora onun yanındayız birlikte bekliyoruz. Birden bizim bulunduğumuz odanın kapısı sertçe açıldıı. Biz tabi hepimiz şok olduk, çünkü kapıda üstü başı dağılmış bütün makyajı akmış bir kız var. Elinde de alkol şişesi vardı nasıl yapmışsa artık bütün engellerden geçip odayı bulup baskın yaptı."

Yüzümü buruşturdum. "İğrenç."

Druella kafasını salladı. "Evet iğrenç, devamı daha da ezikçe. Bu kız Arthur'a takıntılıymış işte Takım elbiseyle görünce damadın o olduğunu sanmış söylenip duruyor. İşte sen nasıl bana ihanet edersin hani buz kız senin arkadaşındı hani bu kızın nişanlısı vardı neden şimdi senin üzerinde takım elbise var birde aynı odadasınız falan diye bir sürü söylendi. Tabi biz hepimiz şok tek kelime bile edemiyoruz olayı anlamaya çalışıyoruz. Arthur'a döndük işte bir açıklama bekliyoruz hepimiz."

"Umarım saçma sapan bir açıklama yapmamıştır."

Kafasını iki yana salladı. "Yok bu sefer değişiktir ki Arthur bu olayda haklı. Olay şu, kız deli tırlatmış hatta zamanında Arthur'a aşk iksiri falan vermiş Arthur'da iksirin etkisiyle bu kızla sevgili olunca kız gerçek bir ilişki yaşadığını sanmış. İksirin etkisi geçince Arthur anlamış kızın ona aşk iksiri verdiğini baya kavga kıyamet olmuş. Sonrada olay düğün gününde patlamış biz kızı dışarı çıkartmaya falan çalıştık ama Perla ve Arthur'a saldırmaya çalışınca mecburen yardım istedik kızı çıkarttık falan. Şuan kızdan hala haber yok."

Yüzümde olayı anlattığından beri tiksinmiş bir ifade vardı. "İğrenç bir şey yaşamışsınız bu ne? Kızı tanıyor musun?"

"Yok hayır. Kız bulanıkmış Arthur öyle dedi."

Yüzüm iyice buruştu. "Ne!? İğrenç gerçekten. Bu kızın sesi bir anda kesilmiş olamaz kesin yine bir yerlerden çıkar bu."

"Kesinlikle bende hiç güvenmiyorum." Duraksadı ve bana baktı. "Gloria Bellatrix'e bakıp gelir misin? Eğer uyanmaya yakınsa sürekli hareket halinde olur ya da göz kapakları sürekli hareket eder. Eğer bunları yapmıyorsa uyumaya devam edecek demektir."

Başımı salladım ve ayağa kalktım. "Bakarım."

Salondan çıktım ve merdivenlere doğru adımladım. Umarım Tom bebeği yatakta falan atmamıştır ya da dediği gibi kapının önüne koymamıştır. Bellatrix'i kapının önünde bulmak istemiyordum.

Merdivenlerden çıktıktan sonra odaya doğru ilerledim ve kapısını açtım.

Bölüm sonu

Sonraki bölümde görüşmek üzere..

Lord & Lady || Tom Marvolo RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin