Herkese merhabalar yeni bölümle sizlerleyim. Keyif almanızı dilerim.🧡
"Oydu işte! Hayatımı ipe dizen, ailemin katili, bütün acılarımın sebebi ve seni önüme atan..."
Sesim yüksekti bir kez daha. Ayağa kalkıp kapıya ilerlediğimde aralıkkapının yanında beni durdurmuş ama idari katın tek duvarlı odasında şoförüm benim koluma girmişti bile.
"Bekle Mehir!"
Aynı zamanda şoförüm ile Boran Karel'e bakıyordum.
"İyi misiniz efendim?"
"Ölmedim ve iyiyim!"
Boran Karel'in ikinci ve yakın dostlarımın bildiği ismimle hitabına şaşırsam da aldırmamıştım. Ona bakan ifadem son bir kez merceğimden geçmişti.
"Onu tanıyorum!"
Yarım dönük olan bakışlarım bütünüyle ona dönüvermişti. Ruhum tekrar tokat gibi bu adamı bana çarparken katilim haklıydı. Bu adam benim sonum olabilirdi. Onu tanıyordu.
"Ne!"
"Katilim dediğin o şahsı tanıyorum."
Şoför kolumu tutmasa yere düşecektim. Elim ayağım kesilmişti. Donuk kalan bedenim idrak edemiyordu. Yüzümden kayıp giden şeyin adına bir sıvı denile bilirdi ama bu benim arzum ile gerçekleşmediği kesindi.
Bir kuyunun başında elimde boş bir kovayla bekliyordum. Öylece suyun bana gelmesi mümkün değilken ben yıllarca beklemiştim. Oysa yapmam gereken o kovayı kendim aşağıya sallandırmaktı. Tabi ki engeller vardı ama ben yapmalıydım. Aşağı inmeli ve gerekirse o suyu ben taşımalıydım.
Artık gerçekten ben yoktum.
Yok olmuştu bugün bana.
Gitmiştim sanki.
Kollarımı tutan adam vardı ama ben yoktum!
Oradan oraya bir eşya gibi itelendiğim gecemde beni taşıyan her kimse gözlerimi açtığımda sabah olmak üzereydi. Odama ne zaman geldiğime dair en ufak bir fikrim yoktu. Koluma yeni bir serum takılmış ve üstüm örtülmüştü. Başımda uyuklayan bir kadın beni beklerken yorulmuş olmalıydı. Pek ses çıkarmadan kolumdaki serumun iğnesini çektim ve canımın acısı ile kısık bir inleyiş kopmuştu ağzımın içinde. Hemşire bu sese uyanmış ve bitmekte olan suretime bakmıştı.
"Hera Hanım!"
Uyarıcı sesini aldırmadan diğer kolumdaki bandajı da çıkartıp akan kanımın üstüne parmağımı bastırıyordum. Ben ağlıyordum. Çığlıklarım arşı deliyordu ama kimse beni duymuyordu.
Bugün olanlar da neyin nesiydi böyle? Ya da bugün gerçekten yaşanmış mıydı? Bunca eziyet nedendi ki ben bunları hak etmiştim? Bu nasıl bir imtihandı yarabbi? Bu zulüm beni daha ne kadar yok edebilirdi.
Akan sıcak suyun altında saatlerce durmuş ve bütün bedenimin titreyen her uzvunu sakinleştirmiştim. Çıktığım banyodan adımlarımı odama savururken bana ait olmayan bir telefon ile odamda kimsenin olmadığını anlamak zor değildi. Yatağımın yanındaki komodinin üstünde çalan telefon dikkatimi çektiğinde yetişemeden kapanan telefon emin olduğum bir şekilde bana ait değildi.
Elime aldığım telefon kimindi? Kendi telefonumu ararken aklıma gelen yanılgı çantamın o arbedede Karel Holding'te kaldığını hatırlamıştım. Başımı ovalarken telefonu açıp kendi numaramı tuşlamıştım. Bu telefon benim cebimden çıkmış olmalıydı ki odamdaydı. Benim de olmadığına göre oradan birisine ait olduğu için muhakkak telefonumu birinin açması gerekiyordu. Gün çoktan doğmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOĞUK CEHENNEM
Mystery / ThrillerKatilinin gölgesinde yaşayan bir kadın! Onuru ve şerefi için var olan, bütün benliğini ailesine adamış bir evlat. Bir insanın elinde kaç kez ölünür? Katilinin peşini bırakmadığı bir dünyada ona sunduğu hayatı yaşarken kaç kez kendinden vazgeçilir...