Yanılgının Tutsağı Part 2

31 3 0
                                    

Merhaba sevgili okurlar yeni bölümlerle sizlerleyim. 

Umarım beğenirsiniz. 

Lütfen destek ve yorumlarınızı esirgemeyin. 

Çok seviliyorsunuz.


Patlayan kurşunun sesi bütün şirketin çığlık atmasına neden olmuştu. İçeri giren Boran kollarını bedenime sarıp elimdeki silahı almış, deldiğim duvarın kalıntılarına bakmıştı. 

 "Bırak beni Boran. Katilimiz karşımızda! Bırak bitireceğim bu şerefsizi. Bırak geberteceğim!"

Kollarından kurtulmaya çalışıyordum. Onu değil kulağının hemen hizasını gelen duvarı hedef alarak ateş etmiştim. Beni taşıyan kolları geriye çekmişti. Çektikçe kopuyordum odadan. 

"Söyle kimeydi bu transfer. Söyle!" 

 "Ben..."

"Sana söyle dedim!" 

 Öyle bağırıyordum ki boğazım acımıştı. Kendimi kontrol edemeyecek kadar öfkeliydim. Yalın'ın ağzından duyduğum tek şeyse şok ile birlikte dökülen kelimeleriydi. 

 "Bilmiyorum, katil ben değildim..." 

 Dizlerinin üstüne çöken Yalın'ın görüntüsünü izlerken Boran'ın bedenimi sürüklediği ve ona zorlandığım için ayaklarımın yere değmeyen kısmını koridorla buluşturduğunda geri çekilmiş, dolan gözleriyle bakan ifadesi bir kor gibi yakmıştı yüreğimi. 

 Bir Yalın değildi meselem. Onun akan gözyaşlarıydı. 

 "O değil. Peşinde adamlarım var eminim. Katil Yalın değil!" 

Öfkesiyle çarpıştığımda afallamıştım. Elindeki telefonu bana uzattığında bir video vardı ellerimin arasında. Gözlerini, ellerini ve yüzü kapalı bir kadının ve çok sayıda adamın görüntüsü gün yüzündeydi. 

 Çığlıkları ve feryatlarını tanıdığım bu ses bana ailemin sıcaklığını veren, güldüğü yere can olan Nehir'den başkası değildi. Allah'ım. Bu nasıl olabilirdi? Onu kaçırmış, mekanik bir sesle mesaj bırakmıştı. 

"Eğer ki kardeşin yaşasın istiyorsan mekânımdan aldığınız o kutuyu bana getirin. Onun açıldığına şahit olursam kardeşin ölür!" 

Sesinin gülen kısmında midem bulanmıştı. Boran duvara geçirdiği yumrukların şokunu atlatamadan başını duvara vuran kısmını gördüğümde elimi son anda duvar ve onun başı arasına yerleştirmiştim. 

 "Dur dur ne yapıyorsun?" 

Onu kollarından tutup geriye ittiğimde heybetli duran gücünün aksine yüreğinin ağırlığında eziliyordu. Onu geriye ittiğimde bile hale duvara attığı yumruklara engelleyemediğim için onun beline sarılıp geriye sürüklemiştim bedenini. Bu hamlem boy farkımızdan ötürü kollarının omzuma düşmesine ve başlarımızın birbirine değmesine neden olmuştu. 

 Sıktığım kollarım beni teselli etsin istemiyorum ama yıllardır kimseye sarılmayan kollarımın altında kalan adamın varlığı onu da beni de sakinleştirmişti. 

 Biz kimdik? Bu acıların reva görülen tenler. Şuan dünya durmuş gibi hissetmem anlamsız sayılmazdı. Onun acıyan kalbini duyuyordum. Kardeşinin canına düşen korlar vardı ona kanatan. Kavrulan bedenini tutuyordum. Onun kolları da bana yaslanıyordu. Kavradığı belimde kayboluyordu. Gözlerim kapanmıştı bir anlığına. O bir andı beni buradan, olduğum kollardan kopartan. Bir an gitmiş, bu diyarlardan uzaklaşmıştım. Hangi zaman dilimi bize bakan gözleri çağırmıştı bilmiyorum ama Ertan'ın sesine nazaran insanların fısıltısıydı bizi ayıran. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 19 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SOĞUK CEHENNEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin