Herkese yeniden merhabalar. ❤️Görüş ve yorumlarınız benim nazarımda çok değerli.❤️
Keyifli vakit geçirmenizi temenni ederim.❤️
"Ne kadar güzel."
"Öyle."
Oturup biraz daha sohbet ettiğimiz dakikalarda kötü şeylerin aksine iyi zamanları dillendiriyorduk.
"Bir daha ki görüşmemizde daha fazla zaman geçirmeliyiz. O gün geldiğinde böyle bir eve tıkılarak değil de daha güzel anılarımız olsun. Hem gardiyanlarım olmadan geçireceğimiz günlerimiz olmalı. Belki daha yaşanılır bir zamanda."
"Umarım o günler gelir Nehir."
Elinde taşıdığı tepsiden bize kahve uzatan Boran'ı kırmayıp bir fincan almıştım. Bize değil de ateşe odaklı kalan Boran bizden bağımsız ruhuyla bedenini bize teslim etmişti. Onun bakmayan ifadesinden gördüğüm ruhuna sesleniyordum. Dalıyordum ama biliyordum. Umarım Boran, umarım beni bir his, bir duygu kırıntısı yüzünden bu dağ evinde korumuyorsundur. Umarım bu yok olmuş ruhu sevecek kadar yanlış bir tercihin olmamıştır. Ben zaaf olmak ya da birine bağlanıp onun hayatına peşkeş çekenlere meydan okumaktan, bir insanın varlığına karışma arzumdan korkuyordum.
"Yani buluşacağız öyle mi?"
Silkelenip güzel kızın gözlerine daldım. O hayatın içine gülümsüyor ve yaşamın için de her şeye rağmen güzellikleri bulup çıkartıyordu.
"Neden olmasın?"
"Senin gibi bir dost edindiğim için çok mutluyum. Ayrıca araya yıllar bile girse görüşmek isterim."
"Kesinlikle ben de isterim Nehir."
Konular açılmış ve gece yarısını geçmişti. Uykum olmadığı için bir geceyi daha sabahlamış ve bu evin kaçtığım hayatımın bir parçası olduğu için minnettardım. Sanki kaçamak yapmıştım bu kısacık zamanda. Şimdi geri dönme vaktiydi. Bu iki insanın varlığından kopma fikri bile üzücüydü. Siz bir de içimdeki aile hasretini karışlayın.
Toparlanmamız bittiğinde arabaya geçip oturduk. Ben arka koltuğa geçtiğim için Nehir benim yanıma oturmuş ve beni yalnız bırakmamıştı.
Aniden gelişen ve hiç tanımadığım bu yolda bir insan dikmiştim hayatıma. Bir varlık daha yer etmişti istemsizce. Dün geceden beri ağzını bıçak açmayan Boran bir telefon konuşmasının ardında konuşunca Nehir ve ben dikkat kesilmiştik.
"Geldin mi?"
Nehir'e döndüğümde kollarını birbirine bağlamış ve arkasına yaslanmıştı.
"Tamam, aynı yerde buluşalım."
Telefonu kapattığında birkaç kilometre sonra Nehir'i ilk aldığımız yerde durmuş ve bizi bekleyen siyah arabaya sinyal vermişti. Hepimiz arabadan inince Boran'ın karşısına geçen Nehir abisinin boynuna sarılmıştı.
"Çok dikkatli ol güzelim. Bu sefer seni yurt dışına değil de bana daha yakın bir yere gönderiyorum."
Bana bakan Boran gerisin geri Nehir'e dönmüştü. Adeta havalara uçurduğu kardeşine sıkıca sarılan abinin ardından ben de Nehir ile vedalaşmış ve onu uğurlamıştık. Havanın ısıran tarafını es geçip arabaya geçtiğimizde bu sefer ön koltuğa geçmiştim çünkü sadece ikimiz kalmıştık. Ayıp olur fikri yer etmişti aklıma. Hiç konuşmayan Boran evimin önünde durduğunda ona dönmüştüm. Bir şeyler dilinin ucunda gibiydi ama susuyordu. Saatlerdir fark edememiştim bunu. Yüzünün kasılan kısmından pay verip konuştuğunda sesini yeni duyduğum Boran devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOĞUK CEHENNEM
Mystery / ThrillerKatilinin gölgesinde yaşayan bir kadın! Onuru ve şerefi için var olan, bütün benliğini ailesine adamış bir evlat. Bir insanın elinde kaç kez ölünür? Katilinin peşini bırakmadığı bir dünyada ona sunduğu hayatı yaşarken kaç kez kendinden vazgeçilir...