2.Sezon 23.Bölüm

190 25 8
                                    

Önceki bölüm

Artık ikinci varise karşı olan çok daha az insan vardı. Tabi hala bazıları, güvenmiyordu. Onlara göre kurak bölgeden gelen birisi bu kadar güçlü olmamalıydı. Kesinlikle casustu.
.
.
.
.
Fu Chen Zi ve Kaan birlikte kaldıkları yere ilerlerken insanlar da gözleriyle onları izliyorlardı.

Uzun boylu, kalıplı, koyu buğday tene sahip, kısa, düz ve koyu kahverengi saçlara sahip, kolsuz ve bedenini tamamen saran bir kıyafet giyen ve sert, soğuk ama yakışıklı bir adam gözlerini kısmış ikiliye bakıyordu.

Bu adamın ismi Chang Delun idi.

İsminin anlamı, Chang; engelsiz ruh ve Delun ise yasaları koyan, adaletli demekti.

Bu adam, ismi gibiydi. Sert ve adaletli bir adamdı. Ayrıca kendisi çekirdek öğrenciydi ve sıralamada 1.sıradaydı.

Chang Delun, derin bir nefes verdi ve giden ikiliye hitabeten seslendi.

-Yarın yanıma gel!

Kaan, aniden yürümeyi durdurdu ve kocaman olmuş gözleriyle arkasını döndü.

O anda havada bir kağıt hızla kaan'a ilerledi. Zorlukla kağıdı tutarken adama da merak ve şok içerisinde bakmayı ihmal etmemişti.

Chang Delun, kağıdı fırlattıktan sonra sert ve büyük adımlarla uzaklaştı. Fakat kaan hala bir elinde ki kağıda bir de uzaklaşan adama bakıyordu.

-Ne oldu? Han Dao! O adam sana ne dedi? Elinde ki ne?

Fu Chen Zi, şoka girmiş kaan'ı salladığında Kaan kendisine gelmişti. Yüzünde daha önce hiç görülmeyen bir gülümseme vardı.

Kaan'ın duyduğu sözler türkçeydi!

Evet yanlış duymamıştı. Gerçekten de türkçeydi. Bu o kadar inanılmazdı ki!

Çok uzun zamandır ana dilini duymamıştı. Şimdi ne kadar özlediğini fark etmişti. Neredeyse ana dilini unutmuştu.

Kalbinde bir özlem ve şaşkınlık vardı.

-Sana diyorum. O adam ne dedi de bu tepkiyi veriyorsun? Aşk sözleri mi fısıldadı?

Fu Chen Zi, elini havada salladı ve Kaan'ı dürtükledi. Adamın ne dediğini anlamamıştı.

Kaan sonunda kendisine geldiğinde yüzünde aptalca bir gülümseme olduğunu fark etti.

-Hayır... Sadece.. Uzun zamandır duymadığım bir şey söyledi.

Fu Chen Zi, tek kaşını kaldırırken "neymiş o sözler? " diye sorguladı. Çünkü ilk defa Kaan'ın yüzünde böyle bir ifadeye şahit oluyordu. Haliyle de merak etmesi çok normaldi.

-Önemli bir şey değildi. Sadece eski bir dil. Yarın o adamın yanına gideceğim.

Fu Chen Zi, Kaan'ın başka bir şey söylemeyeceğini fark edince sorgulamayı bıraktı. Daha fazla zorlamanın anlamı yoktu.

İkili kaldıkları yere geldiklerinde kaan yorgunca yatağa çöktü. Gözleri hızla kapanırken derin bir uykuya daldı.

Bu sırada Kaan'ın ilk varisi alaşağı etmesi tüm tarikatta duyulmuştu. Elbette tarikat lideri de öğrenmiş ve duyduklarına inanamamıştı.

-Bu doğru mu? Gerçekten de Yu Han Dao yendi mi, şimdi neredeler? İlk varis ne durumda?

Haberi getiren yaşlı derin bir nefes verirken konuştu.

-Haber doğru. Köylü kaldığı yere geri döndü. O da yaralandı fakat ilk varis çok daha kötü durumda. Onu hızlıca şifa salonuna götürdüler. O köylü haddini fazlasıyla aştı. İlk varisi bile zehirlemiş!

Writer's Journey (BL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin