34.Bölüm(SEZON FİNALİ)

672 72 34
                                    

Önceki bölüm

Hızlı gelişim sayesinde Fu Chen Zi, bir tam seviye atlamıştı. Bu, onu en az 1,5-3 yıl arasında bir zaman kaybından kurtarmıştı. Bir dahi olmasaydı daha fazla zaman demekti
.
.
.
.
.
.
Yetişimciler, alemlerde yükseldikçe artık ufak bir aşama atlamak için bile çok daha fazla zamana ihtiyaç duyarlardı.

Kaan'ın dostlarına yardımı cidden öyle küçük bir yardım değildi. Aralarında büyük bir bağ oluşmuştu. Hepsi birbirine minnettardı. Birbirleri için canlarını tehlikeye atarlar ve ölürlerdi.

Fu Chen Zi, eğer ki tarikatından ayrılmasaydı belki de bir çekirdek öğrenci olabilirdi. Fakat Kaan için bundan yani hayalinden vazgeçmişti.

Çünkü onun hayali her zaman bir çekirdek öğrenci olmaktı!

Bu oldukça duygusal bir andı. Kaan, dostları arasında en zayıfı olmayı umursamıyordu. Arkadaşlarının gücü kendi gücü demekti. Onların sağsağlim ve mutlu olmalarını çok istiyordu.

Aynı şekilde ikili de öyle istiyordu. Kaan'ın gerçekte kim olduğu ve gizemli teknikleri merak uyandırsa da kendileri doğrucu tarikattan ve Kaan da şeytani tarikattan olsa da onlar sıkı dostlardı. Birlikte farklılıklarının üstesinden gelmişlerdi.

Bir köşede Du Zhang, bir başka köşede ise Fu Chen Zi, temelini sağlamlaştırıyordu. Onlardan uzakta ise Kaan, kağıt beyazına dönmüş cildiyle onlara gururla bakıyordu.

Kaan, cidden fazla yıpranmıştı. Fakat buna değdiğini düşünüyordu. Nefes nefese kalmıştı. Kendisini fazla zorlamıştı. Fakat biraz dinlenmeyle kendisine gelirdi.

Kaan, bir süre nefesini düzeltmek için dinlendi. Daha sonra depolama kesesinden malzemeler çıkartıp yemek hazırlamaya başladı. Pilav ve çorba...

Aradan 2 saat geçmişti...

Fu Chen Zi ve Du Zhang hala temellerini düzeltiyor ve Qi'lerini saflaştırmaya çalışıyorlardı.

Hızlıca seviye atlamış olsalar da çok fazla miktarda kirli ve karışık Qi, vücutlarına girmişti. Bunu düzeltmezlerse geleceklerini çöpe atmış olacaklar demekti.

-Sessizlik, korkutucu arkadaş.

Kaan, bir ortamda sessizlik olmasını hiç sevmezdi. Eskiden ortamda yalnızsa bir şarkı açardı. Yalnız değilse de birileriyle konuşurdu.

Buraya geldikten sonra ki sessizlik ve yalnızlık nefreti biraz fobiye dönüşmüştü.

Kaan'ı korkunç bir deliliğin sınırında tutan şeyler arkadaşlarıydı. Onlar da olmasa....

Şu anda gayet normal gözüküyordu. Fakat bu fırtına öncesi sessizlikti. O fırtına bir kez gelirse...

Fırtınanın dinmesi çok ama çok zordu.

Tabi bu şimdinin konusu değildi.

Fakat çok uzak bir geleceğin de konusu olmadığı anlamına gelmiyordu...

Zaman yavaşça geçti...

Kaan, kendi başına yavaşça yemeğini yedi ve gece olduğu için de uyudu.

Bu sefer rüyasında bir tuhaflık vardı. Simsiyah bir alandaydı. Neredeyse göz gözü görmüyordu. Fakat sonra nereden geldiği belirsiz kan kırmızısı bir yıldırım çaktı ve etrafı aydınlattı.

-Hassiktir! Noluyo oğlum?

Kaan, korkudan titrediğini hissetti. O yıldırım anında tuhaf ve meşhum bir varlıkla göz göze gelmişti. Cildi volkanik kayaları andırıyordu. Çatlaklardan kan kırmızı bir şey akıyordu. Kafasından boynuz gibi bir şey uzamıştı. En az 2 metreydi.

Writer's Journey (BL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin