Writer's Journey (BL)

2.Sezon 25.Bölüm

Önceki bölüm

Abi, burada ki tek arkadaşım sakatlandı. Onu kurtarmak istiyorum. Fakat bunun için özel bir hapa ihtiyacım varmış. Bunu nasıl alırım?
.
.
.
.
Chang Delun, ciddileşti.

-Şu seninle olan genç adamdan mı bahsediyorsun? Neyi var?

Kaan, Fu Chen Zi'yi düşündü ve yavaşça anlatmaya başladı.

-Gittiği harabede saldırmışlar. Meridyenleri kopmuş. İç yaralanmalarının büyük bir kısmı iyileşti ama meridyenleri kaldı. Artık yetişim yapamıyor.

Chang Delun, düşündü. Bu ciddi bir yara idi. İyileştirmek neredeyse imkansızdı. Kendisi de doktor değildi. Öyle mucizevi bir hapa da sahip değildi ve nasıl alacağını da bilmiyordu.

Öyle ağır yaralanmaları iyileştiremezdi. Fakat bir anda aklına bir şey geldi.

Yıllar önce henüz bu tarikata katılmadan önce şehirde yaşlı bir adamla tanışmıştı. Açlıktan ölecek gibi duruyordu.

Elinde ki çok az miktarda para ile acıdığından adama yemek ısmarlamıştı ve adam da ona "ilahi doktor" olduğunu ve bir kereliğine onu veya yakınını ölümün eşiğinde bile olsa iyileştireceğini söylemiş ve eline bir tılsım verip kaybolmuştu.

Tabi o zaman bu yaşlı adama inanmamıştı. Hatta bu zamana kadar unutmuştu bile onu. Şimdi bir anda aklına gelmişti.

-Bende ilahi doktor denilen bir adamın tılsımı var. Belki o iyileştirebilir. Tabi gerçek olup olmadığını bilmiyorum.

Kaan'ın yüzü hemen aydınlandı ve içine umut doldu.

-Bu harika! Abi, lütfen yardım et. Karşılığında da ne istersen yaparım. Öldür dersen öldürürüm. Yak dersen yakarım.

-Her şeyi... İstediğin her şeyi yaparım!

Chang Delun, gülümsedi. Babacan bir tavırla ellerini Kaan'ın omzuna koydu.

-Burda arkadaş edinmen çok iyi. Ne kadar çaresiz olduğunu görebiliyorum. Tılsımı sana vereceğim. Zamanı gelince sen de bana yardım edersin olur biter.

-Teşekkür ederim... Çok teşekkür ederim abi!

Kaan gülümsedi. O kadar mutlu olmuştu ki...

Ne varsa Türklerde vardı.

Az daha ağlayacak gibiydi. Fakat kendisini tuttu. Asıl Fu Chen Zi tamamen iyileştiğinde ağlayacaktı.

Chang Delun, sararmış kağıttan tılsımı çıkartıp verdi.

-Bunu yırtman gerekiyor. Gerçekten de işe yarayıp yaramayacağını bilmiyorum ama umarım yarar kardeşim. Canını sıkma.

Kaan, tılsıma kısaca baktıktan sonra ayağa kalktı ve Chang Delun'un elini sıkıp sıkıca sarıldı.

-Abi, şimdi gidiyorum. Bu haberi hemen vermek istiyorum. Tekrar teşekkür ederim.

-Hahahaha... Tamam oğlum, tamam ya! Hadi git ve arkadaşına haber ver.

Kaan koşarcasına uzaklaştı. Kaldığı yere geldiğinde meditasyon yapan Fu Chen Zi'ye bakıp gülümsedi.

Bu adam yetişim yapamasa da yasa ve kavramlara hala çalışabiliyordu. Hatta yaşadığı olaylarla büyük bir ilerleme kaydetmişti.

Eğer ki yetişim yapabilseydi çoktan bir kaç aşama atlamış olurdu.

-Chen, sana harika bir haberim var.

Fu Chen Zi, kapattığı gözlerini yavaşça açtı. En harika haber bile onu pek de neşelendirmeye yetmeyecekti.

-Ne haberiymiş bu?