Selamün aleyküm, keyifli okumalar..
....
"Ananı avradını ama ya!" Dediğimde elini tuttuğum kızda beni onayladı. Aren bunu bilmemeliydi ama öğrenmişti. İçimden onun ben konuştuktan sonra gelmesini dilerken Aren'in dolan gözlerini görmem ile bu düşüncemde suya düştü.
"Allah muhabbetinizi arttırsın Aren." Dediğim gibi kıza döndüm."Adın ne bu arada?" Gergince fısıldadığımda o da bana doğru eğilip fısıldadı "Deniz seninki neydi?" Bende ona doğru eğilip tekrar fısıldadım "He iyi tamam Armin bende. Şimdi yavaş adımlarla merdivene doğru gidiyoruz." Geriye doğru bir adım attığımızda karşımızda ki iki adamın kaşları çatıldı. Bir adım daha attığımızda kaşları daha fazla çatıldı. Arkamı dönüp Deniz'in elini bırakmadan hızlıca yürümeye başladım.
"Armin gel buraya." Aren'in sesi ile daha hızlı yürüyüp merdivenlere vardım. Deniz'le beraber aşağı doğru inerken "Abin miydi?" Diye sordum. Başını evet anlamında sallarken kolumdan tutulmam ile oflayıp kolumu tutan Aren'e döndüm. Onun hemen yanında da Deniz'in abisi vardı. Deniz'e çaresiz bakışlar atıp Aren'e baktım. Gözleri dolu doluydu, kıyamazdım. Aren elimden tutup beni aşağı doğru çekerken Deniz'e bakmaya çalıştım ama onuda abisi diğer tarafa götürüyordu.
"Nereye gidiyoruz?" Dediğimde duraksayıp bana döndü. "Bilmiyorum." Diye mırıldandı çaresizce. "Eve gitmek istiyorum." Dediğimde beni onaylayladı. Elimi elinden çektiğimde eli birkaç saniye havada kaldı. Toparlanıp "Babamlara haber vermen lazım eğer dersleri boşsa seni bırakırlar. Dersleri varsa da gitme tek başına güzelim." dedi.
"Tamam ben bulurum onları sen geç dersine." Dediğimde içine sinmesede kabul edip sınıfına doğru ilerledi. Ayça Hanım'a haber vermeyecektim. Bursluluğumdan dolayı yanımda azda olsa para vardı. Sınıftan çantamı alıp okuldan çıktığımda yaklaşık yarım saat yürümüştüm. Bir taksi durdurup adresi söyledim ve başımı cama yaslayıp düşünmeye başladım. Bana değer veriyorlar mıydı? Yoksa yine mi kandırılıyordum bilmiyorum ama bu sefer kaldıramayacağıma eminim.
Taksi evin önünde durduğunda parayı ödeyip araçtan indim. Eve gitmeyecektim onun yerine adımlarımı evden 20 dakikalık uzaklıkta olan parka yönlendirdim. Saat öğlen 3'tü okuldan çıkalı 1 saat olmuştu. Parka geldiğimde bir banka oturup ailesi ile eğlenen çocukları izlemeye başladım. Küçük çocukların şen kahkahalarını duymam ile yüzümde bir gülümseme oluştu.
Saatler geçmişti ve hava kararmıştı. Bazı çocuklar ebeveynleri ile hâla parktaydı. Çoğu çocuk babası ile gelmişti. Biri kaydıraktan kayarken babası kaydırağın ucunda onun kaymasını bekliyordu mesela. Birisinin babası kızını sallıyordu. Bir kız çocuğunun babası ona bisiklet sürmeyi öğretiyordu. Çocuklardan birisi dizlerinin üzerine düştüğünde yerimde istemsizce doğruldum.
"Baba!" Kız çocuğu ağlarken ilk yardım dilediği kişi babasıydı.
Sen kimseden yardım isteyemedin Armin...
"Birtanem, bakim uf mu olmuş dizlerin." Babası küçük kızı kucağına alıp arabaya doğru yürümeye başladığında gözlerimin dolmasına engel olamamıştım. Çocukluğum geri gelmeyecekti ve bu benim en büyük acımdı. Asla küçük bir kız çocuğu olamayacaktım. İmrendim, yemin ederim ben parkta öylesine babası ile oynayan o kız çocuklarını kıskandım hemde çok kıskandım, bunun için kendimden utansamda. Babası sandığı kişiden şiddet görüp tek gecelik satılan o kız olmak istemedim. Ben bu hayatı seçmedim.
Senin suçun değildi...
İnsanların arasında ağlamamak için köşedeki ağaçların birisinin dibine oturdum. Ayaklarımı kendime çekip başımı dizlerime yasladım ve ağlayarak o masum, babasının prensesi olan kızları izlemeye başladım.
"Armin! Kızım şükürler olsun. Neden haber vermedin? Aklımız çıktı.." Tahir Bey yanıma eğilip bana sarıldığında aynı pozisyonda kalmaya devam ettim. Benden ayrıldığında büyük ihtimalle dolu ve kırmızı gözlerimi, ıslak yanaklarımı, kırmızı burnumu gördü ve kaşlarını çattı.
"Evimize gidelim mi?" Tahir Bey'in sorduğu soruya 'tamam' anlamında bir baş hareketi yapıp dönen ve ağrıyan başım ile ayağa kalktım. Açlıktan midemde bulanıyordu. Hafiften yağmurla karışık kar yağmaya başlamıştı, benim üstümde ise sadece bir kazak vardı. Saatlerdir de bu parktaydım. Kesinlikle hasta olacaktım.
Bir anda omuzlarımda hissettiğim ağırlık ile başımı Tahir Bey'e çevirdim. Mont kalınlığındaki içi pamuklu ve kalın hırkasını omuzlarıma koymuştu. Birşey demedim ama içimde bir sevinç fırtınası vardı. Sanki binlerce balon bir anda içimde patlamış gibi tuhaf bir heyecan hissettim. Hafif bir tebessüm ettim. Yolu bitirdiğimizde Tahir bey sanki bu küçücük tebessümüm dünyaya bedelmiş gibi mutluydu ve gözleri parlıyordu.
Tahir Bey kapıyı çaldığında kapının önünde yatıyorlarmış gibi kapı anında ağlayan Ayça Hanım tarafından açılmıştı. Anında kollarını boynuma sardığında elim havada kalmıştı ve birkaç saniye bocalamıştım. Herşeye rağmen elimi Ayça Hanım'ın beline sardığımda dudaklarından bir hıçkırık kopmuştu. Benden ayrıldığında Arlas, Aren ve Ares'in endişeli bakışları ile karşılaştım. Gözlerimi kaçırıp hapşurduğumda Ayça Hanım tatlı bir isyan ile masum masum mırıldanarak elimi tuttu ve üst kata odama çıkardı. Beni oturtup dolaptan bir swet ve pembe kalpli bir pijama çıkarıp hızlıca yanıma geldi.
"Kızım hemen giy bunları ben bir ıhlamur kaynatıp geliyorum. Giyindikten sonra yatağın içine gir üşüme kuzum." Arkasını dönüp kapıya ilerlerken durdu ve bana döndü "Herhangi birşeye alerjin var mı veya nefret ettiğin bir şey?" Acı içinde sorduğu soruyla canım acımıştı ama belli etmeyerek "Hayır yok." dedim. O da başını sallayıp odadan çıktı.
Hızlıca üstümü giyinip yatağa girdiğimde hem burnumu çekiyor hemde hapşuruyordum. İçim üşüyordu ve ısınamıyordum. Ayça Hanım elinde bir kupa ile içeri girdi. "Ah be yavrucum bu soğukta neden kalın giyinmedin ki? Sen hasta olunca içim gidiyor kızım." Elinde duran kupayı komidine bırakıp yanıma yaklaştı ve elini alnıma koydu. Anında panikle elini geriye çektiğinde ateşim olduğunu anlamıştım.
Yaklaşık 1 saat boyunca Ayça Hanım başımdan ayrılmamış ve türlü türlü şeyler içirmişti. Aresler ve Tahir Bey'de sürekli beni kontrol etmeye geliyordu. "Annem-" boğazını temizleyip konuşmaya devam etti "Kızım sen yat birtanem ben ateşin iyice düşene kadar koltukta oturayım olur mu? Rahatsız olur musun?" Sorduğu soruya tebessüm ettim. O koltuğa doğru ilerlerken çekinerek de olsa sonunda o soruyu sormuştum. "Yanıma gelmek ister misin?" Ayça Hanım bana büyük bir şok ile bakarken yatakta biraz yana kayıp ona yer açtım. O da girdiği şoktan çıkıp sanki vazgeçmemden korkarcasına hızlıca onun için açtığım yere yattı ve kokumu içine çekmek istermişçesine derin bir nefes aldı. Soluduğum anne kokusu ile içimi bir huzur kaplamıştı. Uykum iyice gelirken kendimi küçük bir çocuk gibi mutlu hissediyordum. Uyku beni içine çekerken Ayça Hanım elini alnıma koyup geri çekti ve rahatlamış bir nefes verdi. Sanırım ateşim düşmüştü ve bende yavaşça uykuya dalıyordum.
Sen bugün hayatında ilk defa bir yerin ağrımadan, ağlamadan ve ilk defa huzurla bir uykuya daldın Armin...
.....
Bölüm sonu
Armin'in dertlerine ağlıyorum yazarken çok duygusalım kwnsbwidh
Oy atmayı ve yorum yapmayı unutmazsanız sevinirim, bir sonraki bölümde görüşürüzzz!🤍
![](https://img.wattpad.com/cover/356937463-288-k29322.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZLERDEKİ HAYKIRIŞLAR
Teen FictionHer susuşum aslında bir haykırıştı. Her susuşum bir kabullenişti. İzlerimdeki saklı haykırışlarım, her sustuğumda kalbime bir çizik attı. 1 çizik. 2 çizik.. 3 çizik... Belkide binlerce izim, izlerimde saklı haykırışlarım ve çiziğim vardı. Gerçek ail...