disappearance of her

99 7 7
                                    

Yeni bir sağanak. Poligrafa bağlanmasının üzerinden tamı tamına iki hafta geçmiş ve bu süreç boyunca yeni hiçbir şey yapamamışlardı. Böyle oturmak sinirlerini bozuyor ve onu hiç olmadığı kadar sinirli birine çeviriyor, her gün başka bir şey kırılıyordu ıssız evde.

Bir şeyler yapmak istiyordu. Hem de hemen. Ama babası buna izin vermeyip onu engelleyeceğini açıkça belli etmişti. Matías Pedro'nun üstü kapalı bir şekilde söylediği cümleden sonra üçünün de ayaklarının altındaki tabure sallanmış, ipse sapasağlamdı. Asılmamaları gerekiyordu.

Babasını anlıyordu Zayn. Bir anlık öfke ile hareket etmesini istemiyor, acele etmemeleri gerektiğini düşünüyordu. Athena'nın öldüğüne inanmıyordu Yaser. Öyleyse hayattaysa daha hızlı davranmaları gerekmez miydi? O eve hemen girmeliydi Zayn.

O ev... İkisinin evi. Şimdiyse etrafı üstün bir korumayla çevrelenmiş, girilmesi imkansızdan bile daha öteydi. Kimden koruyorlardı, CIA'den mi, olası başka şüphelilerden mi? Aptal ajanların Zayn'den daha fazla şey biliyor olması sinir bozucuydu.

Her yeri inleten gök gürültüsüyle birlikle kapının gıcırdayarak açılma sesini duyunca omzunun üstünden baktı, gelenin babası olduğunu gördüğünde tekrar önüne dönmüştü. Hava kararmaya yüz tutmuş, Connor da birazdan burada olurdu.

"Ne düşünüyorsun?" dedi Yaser oğlunun yanında dik bir duruş aldığında.

"Ne yapabileceğimizi."

"Bu gece masaya oturacak ve sızmanın yolunu bulacağız."

Nihayet, diye geçirdi içinden Zayn. Demek Connor'ı bu yüzden çağırmıştı Yaser. Matías'ın imasından sonra iki haftadır onu hiç görmemişlerdi. Her ne kadar görmemeye devam etmek istese de buna mecburdu ama kendini ne kadar tutabileceğinden emin değildi. Fazla içmemeli ve ayık kalmalıydı, alkol kanına biraz olsun karıştığında Connor'a olan nefreti onlarca yıl zincirlenmiş bir aslanın özgürlüğüne kavuştuktan sonra ilk kez bir ceylan görmesi gibiydi. O bir avdı. Yüzünü dağıtmak için sabretmeye çalıştığı bir av.

"Athena'ya aşık." dedi birden, kendinden habersiz. Yaser Malik'ten ses çıkmadığında bakışları ona dönmüştü. Babasının şaşırmadığını anladı. Tabii, o da anlamıştı. "Sikeceğim onu."

"Hiçbir şey yapmayacaksın." Şimşekle birlikte Yaser'in kısmen karanlıktaki yüzü aydınlandı. Mum ışığı odayı aydınlatmaya pek de yetmiyordu. Babasının kararlı sesi gök gürültüsünden çok daha keskin ve tehlikeliydi.

"Karıma aşık. Onu görmeye dayanamıyorum."

"Sen sadece Athena'yı görmemeye dayanamıyorsun," Baba Malik şimdi biraz daha yumuşak ve anlayışlıydı. "Athena'nın tek aşığı o çocuk mu sanıyorsun? Değildi. Ama sadece o senin işine yarayacak. Ondan öğrenebileceklerimizi başka kimseden öğrenemeyiz."

"Hiçbir boka yaradığı yok."

"Bilemezsin Zayn, bilemezsin oğlum."

"Onunla işimiz bitince-"

"Neler olacağını göreceğiz. Sen de sakin kalacaksın. Aksi bir hareketinde seni içeri tıkabileceğini bilmiyormuş gibi konuşma."

"Ben onun köpeği değilim!" diyor Zayn hırsla. "O bize itlik yapıyor. Kısmen bir iş arkadaşı anneme aşık olsa ne yapardın baba?"

"Bana ne kadar da benziyorsun," Gök öyle bir gürledi ki bahçedeki koca ağaç cama doğru sertçe eğilerek içeri ulaşmaya çalışan bir canavarı andırdı. İkisinin de bakışları o ağaçtaydı şimdi. "Annen öldü. Ama Mohan da ölmüştü."

Zayn'in kaşları çatıldı. Babasının neyden bahsettiğini hiç anlamamıştı. Yaser Malik köşedeki büyük vitrine ilerleyerek iki kristal bardak almış, bardakları ikisinin de en sevdiği viski ile doldururken Zayn dayanamayarak "Mohan?" demişti.

nights in white satin • zaynHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin