"Gün 07:59'da doğuyor," dedi Zayn siyah sırt çantasını omzuna takarken. Şapkasını da iyice indirip gözlüklerini de takmıştı. Bu üzerindekilerle tanınması veya görülmesi mümkün değildi. "Şanslıyız ki hava sisli. Eve dışarıdaki tünelden giriş yapacağız. Silahları mecbur kalmadan kullanmak yok. Bıçakları unutmayın. Kullanmanız gerekirse," Gözleri babası ve Connor'da gezindi. "...Tereddüt etmeyin."
Babası kendinden emin, kara gözleri her şeye hazır bakıyordu. Connor'sa tam tersiydi. Beni yanıltmadın, diye düşündü Zayn. Korkağın tekisin.
"Ne o?" demişti alayla. "Gelmeyecek misin yoksa?"
Connor'ın kaşları çatılarak derin nefes aldı. "Ben yapamam."
"İyi," dedi sadece omuz silkerek. "Siktir git o zaman."
"Öyle değil Zayn," demişti kaşlarını daha da çatarak. "Ne sanıyorsun, o eve girdiğini anlamayacaklar mı? Eve gir istiyorlar zaten. Gir ki seni tutuklasınlar. Ben ve baban gelmemeliyiz. Bunu tek başına yapmalısın."
Zayn'in sinirleri oynamaya başlıyordu. Sakin kalmak için derin nefes aldığında babası ile gözgöze gelmiş, bakışının altında yatan anlamları anlayınca mecburî sakinliği seçmişti yine.
"Neden?" demişti Yaser.
"Bay Malik, bu geceden itibaren birer kaçak olacak ve dünya çapında aranacaksınız. Zayn'e kimse ayakbağı olmamalı. Tek başına hızlıca girip işimize yarayacak bir şeyler bulmalı. Bulamazsa vay halimize, çünkü her şey hiç olacak."
"Sadede gel." dedi Zayn duvardaki saati kontrol ederek. Kaybedecek bir dakikası bile yoktu, akreple yelkovan ezeli düşmanı gibi bir şeydi artık.
"Sadedi şu ki, baban helikopter ayarlamalı ve yarın buradan gitmeliyiz."
Gitmeliyiz, demişti. Çoğul.
"Gitmeliyiz?"
"Vazgeçmeyeceğim." dedi Connor, sesindeki kararlılık Zayn'inkinin aynısıydı. Yine öfkeyle doldu. Damarlarındaki kanın kaynadığını hissediyordu. "Ne şimdi, ne de sonra. Sabah işe geçmeli ve ne olup bittiğini öğrenmeliyim. Alabileceğim bir şeyler varsa yanıma alacak ve sizinle buluşacağım. Helikopter çatıdan kalkabilir. Daha korunaklı bir yere geçerek kendimize bir rotasyon yapmalı ve gerçek bir şeyler yapmaya başlamalıyız. Ama her şeyden vazgeçeceksin Zayn. Çünkü artık Athena'nın değil, senin izini sürecekler ve bu hayata bir daha erişemeyeceksin."
"Hiç düşünmeden." diye yanıtladı Connor'ı, hırsla. Hemen ardından aklına yine Athena'sı gelmişti. Ne yapabilirdi ki, bir başkasının da Athena için her şeyden vazgeçebilecek olması onu delirtiyordu. Athena Connor'ı hiç fark etmiş miydi, onun hakkında ne düşünüyordu?
"Benden nefret etmemelisin," dedi Connor birden. "Ve ona olan hislerim için kızgın olmaya hakkın yok. Sessizce, rahatsız etmeden sevdim onu. Hiçbir zaman bilemedi. Bilmeyecek de."
Rahatsız edici bir sessizlik.
Zayn'in boynundaki damar adeta patlayacak bir bomba gibiydi. Elleri ise yumruklar halinde, sıkıca kapalıydı. Karşısında kendini görüyordu sanki. Korkusuz, cesur ve Athena için her şeyi yapabilir.
"Her şey bittiğinde bunu ödeyeceksin," diyebildi yalnızca. "O benim karım. Her nerede olursa olsun benim karnım, o bir Malik. Bunu aklına sok." İşaret parmağıyla sertçe şakağından ittiğinde Connor yutkunmuştu. Elinden gelse o da Zayn'i şuracıkta hiç ederdi. İkisinin de birbirine olan nefreti gün gibi ortadaydı şimdi.
"İkiniz de akıllı adamlarsınız," dedi Yaser. "Ekip olacaksınız. Evine git Zayn. Git ve bir şeyler bul."
"Bulacağım." dedi kararla başını sallayıp gözlerini Connor'dan asla çekmezken. Ardından daha fazla beklemeden bir küfür savurarak siyah atkıyla burnu ve ağzını kapatmış, evden çıkmıştı. Onu bekleyen siyah arabaya bindi. Çantasındaki haritayı açtığında kırmızı tükenmezle işaretlediği çarpı işaretine iyice bakmıştı. Tünele buradan girecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nights in white satin • zayn
FanficCesaret nasıl hayatın tehlikesiyse, korku da onun güvencesidir. - Leonardo Da Vinci