16 Aralık çoktan geçip gitmiş, 17 Aralık'ın son saatlerindeydi. Camın önündeki koltukta oturmuş elindeki geceliği inceleyerek ne olduğuna bile bakmadığı bir şeyleri içerek acıyı biraz olsun unutmaya çalışıyordu. Ama acı hep orada, hep vardı ve bundan kaçmak için hiçbir yolu yoktu.
Kapı gıcırdayarak açıldığında içeri giren Yaser Malik'ti. Sıkıntılı bir iç geçirerek "İyi misin?" demişti cevabı bilse de. Zayn gülmek istedi. Bu evdeki herkesin yüzüne gülmek, hemen sonrasında da sağlam birer yumruk atmak istiyordu. Nasıl olabilirdi Zayn? Nasıl iyi olabilirdi? İyi giden hiçbir şey yoktu.
"Bana bir uçak ayarlamalısın."
"Ayarlayacağıma emin olabilirsin. Bana sadece birkaç gün vermen gerek."
Zayn'in bakışları hışımla yanındaki koltuğa oturan babasına kaydı. "Birkaç gün?" demişti sorarcasına. "Kafayı yediğimi falan mı düşünüyorsun amına koyayım? Buraya gelene kadar her sikik saniye kafa patlattım ben. Bulduğum her şey gerçek. Uçağı en geç yarın gece hazırlatmış olacaksın, yoksa ben yaparım."
"Yarın geceye kadar ne yapacaksın?"
"Sana olan inancımı diri tuttuğumu göstermek için verdiğim bir müddet o sadece. En fazla geceye kadar vaktin var ama evet, gündüz meşgul olacağım."
"Aptal beynini kullanmıyorsun," dedi Yaser belirgin bir öfkeyle hafifçe öne eğilerek. "Her yerde seni arıyorlar. Buldukları an hepimizi yakacaklar ve kalkmış gündüz meşgulüm diyorsun. Ne işin var?"
"Yurda döneceğim."
"Oraya asla gitmiyorsun."
"Bir boka yaramadan oturmamı mı istiyorsun seninle birlikte?" Dudaklarını ısırarak ağzına gelen kelimeleri yuttu. Ancak sözcükleri birer birer bastırarak "O senin de kızındı." diyebilmişti.
Yaser, Athena hakkında düşünmeyi bir an bile bırakamıyor ancak evladını kaybetme korkusu onu mahvediyordu. Tüm yaşananların kötü bir rüya olmasını dilemeden geçirdiği tek bir gece yoktu.
"Hâlâ benim de kızım..."
"Hiçbirinizin hiçbir şeyi değil Athena," Bardağı sertçe sehpaya koydu. "Onu bir daha pis ağızlarınıza almayacaksınız. Almaya cüret edene bunu ödetirim, bu kişi sen bile olsan. Onun için hiçbir şey yapmadın. Yaşayacağı hayal kırıklığını düşünebiliyor musun?" Durup babasının gözlerine baktı. Orada dönen hiçbir şeyi tanımlayamıyor, yalnızca boşluk görüyordu. Oysa öyle değildi. İkisi de hayatlarının birbirlerini anlayamadıkları bir dönemindelerdi. "Umrunda olmadığını görebiliyorum. Çık dışarı."
"Oğlum-"
"Seni yeni tanıdım," Başını kendi kendine yukarı aşağı salladı. "Ama iyi tanıdım. Buna emin olabilirsin. Şimdi beni yalnız bırak ve bana babam olarak son iyiliğini yap."
"En başından beri yalnızsın. Benimle hiç paylaşmadığın için aynı yerde dönüp dolaşıyorsun."
Sinirle güldü. "Aynı yerde dönüp dolaşmak mı? Bunu bana sahiden söyleyebiliyor musun? Buraya kadar tek başıma ilerledim ben. Kız kardeşini ben buldum. Annesini ben buldum. Onu büyüten adamı ben buldum. Yağmurda da çamurda da her şeyi bir başıma aradım! Her riski alarak eve ben girdim. Oradakileri ben öldürdüm. Beni karıma götüren o notu ben buldum. Edindiğim her lanet bilgiyi ekran başında beynimi çatlata çatlata ben buldum! Sizin bana verdiğiniz tek şey bu gecelik," Kumaşı tutan parmakları sıkılaştı. "Gel gör ki bunu da Connor getirdi. Sen tüm bu olanlar boyunca yalnızca kaçtın baba. Yalnızca kaçtın." Yaser duymaya daha fazla katlanamıyormuş gibi "Nankörsün!" diyerek odanın kapısına yöneldiğinde Zayn durmadı. "Yine kaçıyorsun! Çünkü yüzleşmeye gücün yok. Çünkü senin başına gelmediği için seviniyorsun. Çünkü tek derdin geberesi itibarın! Hepiniz geberin!" Kapı gürültüyle kapanınca bardağını fırlatarak irili ufaklı parçalar halinde etrafa saçılmasını sağladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nights in white satin • zayn
FanficCesaret nasıl hayatın tehlikesiyse, korku da onun güvencesidir. - Leonardo Da Vinci