Sağanak yağmur Londra'nın gürültülü sokakları ile buluşurken herkes aynı telaş içindeydi. Burada, yüksek duvarların ardında neler olduğu az çok tahmin edilebilirdi. İnsanlar aynı zamanda esen çetin rüzgardan kaçabilmek için kafelere, marketlere sığınıyor veya gitmek istedikleri yere daha hızlı adımlar atıyorlardı.
Ancak duvarların içinde bambaşka şeyler dönüyordu. Athena Malik'in esrarengiz kayboluşu herkesin içinde bir kuşku uyandırmış, aynı zamanda yasa boğmuştu.
3 yıllık eşi Zayn'in içindeki acı henüz oturmamış, dehşet bir öfke ve hırs ile dolmuştu. Kim, diye düşünüyordu. Ona kim bu kadar yaklaşabildi? Kim yatak odamıza kadar girebildi, kim onu saklayabilmek için ördürdüğüm bu duvarları geçmeyi başardı? İçindeki müthiş öfke, aptal aptal dolaşıp kanıt toplayan polisleri kovma isteğini körüklüyordu.
Yanına yaklaşan Isla'yı görmemişti bile. Isla kararsız, ona tek bir şey söylerse patlayacağını bildiğinden gergindi. Ama Zayn'in burada olması yasalar gereği aykırıydı çünkü kulağa imkansız gelse bile bir numaralı şüpheli Athena'nın eşinin kendisiydi.
Üstün bir güvenlikle korunan bu malikaneye girilmesi imkansız, alarmlar ve güvenlik sistemleri çalışır durumdaydı. Athena'yı öldüren kişi her kimdiyse eve zor kullanmadan girmişti.
Ve anahtar sadece Zayn'de vardı.
"Çatı katı ve bodrum da kontrol edildi," Zayn'in gözleri hâlâ camdan dışarıdaydı. Kendisini duyduğundan bile emin değildi Isla ama bu açıklamayı yapmak zorunda hissediyordu. "Ama bedenine ulaşamadık."
Hâlâ sessizdi.
"Buradan çıkman gerek."
Konuşmaya başladığından beri gözünü bile kırpmamış olan Zayn, odaya son kez şöyle bir baktı, gözüne Athena'nın neredeyse her gece giydiği beyaz saten gecelik takılmıştı.
O an göğsüne doğru yayılan acıyı hissetti. Ağlamak üzereydi, ama Athena'nın sözlerini unutamıyordu. Her zaman birbirlerine sadık olmuş, en zor durumlarda bile sözlerini tutmuşlardı.
"Ağlama," dediğini hatırladı. "Bir gün öleceğim ve başını dik tutacaksın." Zayn o an bile bunu neden söylediğini biliyordu. Evlenirken dahi, Athena ile bir gelecekleri olmadığı kesindi. Çok düşmanı vardı. Olması gerekenden bile fazla. Bu sözün ertesi günü evin etrafındaki aşılması güç duvarların inşası başlamıştı.
Onu korumak için canını bile vermeye hazırdı ama buna yetişememişti.
Saten geceliğe doğru ilerlemek üzereyken bunu yapamayacağını hatırladı. Bu odadaki, bu evdeki her şey bir delil niteliğindeydi ve kendisi de bir numaralı şüpheli olduğunu bildiğinden, dokunmamalıydı. Zaten birkaç saniye sonra ekipten birinin geceliği dikkatlice alıp mavi bir torbaya koyuşunu izledi.
Daha fazla kalmaya niyeti yoktu. Ağır adımlarla odadan çıktı, dışarıdaki yağmur hiç dinmeyecek gibi inatla yağmaya devam ediyordu. Londra hiç bu kadar boğucu gelmemişti.
Üstüne giydiği gömleğin kravatı gevşek olmasına rağmen nefes almasını engelliyordu.
Bir şeyler vardı onu sıkan, nefeslerini haram eden ve bu Athena'nın yokluğuydu.
Etrafta koşturan polislere baktı. Eşyalarını birer birer kaldırıyor, didik didik herhangi bir iz arıyor ancak hiçbir şey bulamıyorlardı. Bu kadar ustaca çalışan düşmanları kimdi?
Athena'nın bedeni neredeydi?
"Federal Soruşturma Bürosu'ndan Connor Jacobs."
Zayn, ağır bir hareketle başını yanındaki adama çevirdi. Hantalca süzmekle kalmayıp cevap vermeden önünde durduğu büyük pencereye dönmüş, ellerini pantolonunun cebine sokarak görmezden gelmeyi tercih etmişti.
Tek istediği biraz kafasını toplamaktı.
"Buradan da mı kovacaksınız?" Yağmuru izlemeye devam ediyordu.
"Başarılı bir kadındı," dedi Connor onun gibi cama dönerek. Hadi ordan, diye geçirdi içinden Zayn. Bir bok bildiğin yok. "İfaden alınacak."
"Siktir git başımdan."
"Burada kalman ve soruşturma boyunca Londra'yı terk etmen yasak. Sabah ifade için alınacak ve Montag Oteli'nde kalacaksın. Odan ayırtıldı."
Hayatın devam ettiğinin en büyük kanıtı da buydu. Evinden çıkacak, otele gidecek, geceyi ve bundan sonraki günleri orada geçirecekti. Athena yoktu. Eve döndüğünde sırtı ve omuzlarına masaj yaptığı eşi yoktu artık, hiç olmayacaktı, onu son bir kez görememişti bile.
"Beni tutuklayabilmek için bir sebep arıyorsunuz ama elinizde kanıt yok."
"Aptal olma." Connor onu sert ama fısıldayan bir sesle uyardı. Zayn'i tanıyordu, en az Athena'yı tanıdığı kadar. Öfkesini kontrol edemeyip bu dosyaya dahil olacağını ve alenen kendini suçlu çıkartabileceğini biliyordu.
Ama bir yandan şu konuda da emindi, bu işte FBI'dan daha iyi ilerleme kaydedecekti.
Sebebi aşikardı.
"Bu dosyadan uzak durmak zorundasın. Dahil olamazsın, aksi takdirde bu seni tutuklamak için bize bir sebep verecek."
"Connor," Gök gürleyip etraf bir anlığına gündüze döndükten sonra gecenin karanlığı yine bastırdı. "Bedeni yok. Geceliği yatağın yanına çıkarıp atılmış gibi."
"Ne düşündüğünü biliyorum."
"O öldü." dedi Zayn, bunu daha çok kendine söylemişti. Umutlara kapılmak istemiyor, gerçekçi olmak zorundaydı. "Ama buna yol açan her neyse, katilin amacı bambaşka bir şey."
Connor bir süre düşündü. Athena'nın üstünde çalıştığı Da Vinci eserleri, tarihi yazmalar, her biri gözünün önünden akıp giderken bir küfür mırıldandı.
"Ona bu görevi veren de, bitirmesini isteyen kişi de aynıydı."
"Ama bitirmedi." diyerek sözünü tamamladı Zayn. "O öleceğini biliyordu Connor."
İkisinin de aklından geçen tek bir isim vardı, CIA özel ajanı Fyodor Evgeni.
"Athena FBI için çalıştı, bu mümkün değil."
İkisinin de şu an bahsedemeyeceği türden şeyler vardı.
"Yanlış biliyorsun," Zayn, gömleğinin düğmelerini kapattı. "Athena kendisi için çalıştı."
Bu, Connor'ın Zayn'den duyduğu, son cümle olmuştu. Onu durdurmadı, yanından geçip giderken pencereyi izlemeyi sürdürdü. Evden çıkan Zayn bahçeye girdiğinde çoktan sırılsıklam olmuştu bile.
Arabasına binerken arkasına dönüp son kez bakmak istememişti ama buna engel olamadı.
Sadece dün bu evin içinde neşe kahkahaları yankılanırken şimdi derin bir yas ile boğulmuştu odalar.
Tek arkadaşını kaybetmişti.
Athena'da gidince, geriye hiçbir şeyi kalmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nights in white satin • zayn
FanficCesaret nasıl hayatın tehlikesiyse, korku da onun güvencesidir. - Leonardo Da Vinci