Çooook uzun zaman oldu, burayı aksattığımın farkındayım. İlk vizelere hazırlanmak biraz stresliydi ve arkasından gelen soğuk algınlığıyla yıkıldım.
Resmeen yıkıldımm!
Neyse ki baya toparlandım ve burdayım..
Bu süreçte büyümeye başladık da umarım daha da büyüyeceğizz.
Şimdi çok beklemeden bölüme geçelimm.
~~~Yara...
Yara neydi? Sadece bedende gördüklerimiz mi?: bi' kesik, kırık, illa kan mı olması gerekiyordu?
Kalp kırıkları da yara değil miydi? Sevdiğini kaybetmek, değer verdiklerin tarafından üzülmek... bunlar yaraların en büyüğü idi bana göre.
En büyüğü ve en yıkıcı olanı aslında. Çünkü bedenindeki yaralar zamanla kabuk bağlar, acısı geçerdi. Belki izi kalırdı ama görmediğin sürece varlığını unutabilirdin.
Peki ya ruhundakiler?
Kalbin kırıldı mı öyle kolay geçmiyor işte.
Sevdiğini kaybettin mi öyle çabuk da unutulamıyor.
Hele en çok ihtiyaç duyduğun zamansa...
Görünmeyen ama en çok zarar veren, öldüren yaraydı ruhuna aldıkların.
Koluma aldığım bıçak yarası çok sızlıyordu, canım inanılmaz yanıyordu ama kalıcı bir zarar vermemişti, mesleğime engel oluşturmayacaktı belki izi biraz da olsa kalacaktı ama bu benim için önemli değildi.
Fakat evde yaşadığım o dakikaları asla ama asla unutamazdım.
İçime düşen korku ve şüphe tohumlarını saymıyordum bile.
O adam ailemi nerden tanıyordu bilmiyorum ama onların yanlış bir şey yapmış olmalarından korkuyordum.
Benim bildiğim ailem iyi insanlardı, oldukça iyi hem de. Onun gibi insanlarla ne gibi işleri olurdu bilmiyordum ve bu beni korkutuyordu: Aşık olduğum babamın, hayran olduğum annemin tanıdığım insanlar olmamasından.
" Dilfiruz'um? Daldın gittin kardeşim. "
Gözlerinin yeşillerine dikkatlice baktım.
Birkaç saat önce gelen aramayla paniğe kapılmıştım, Deniz sakinleştirmişti.
Şimdi ise verdiği sakinleştiricinin etkisinin azalmasıyla yavaş yavaş kendime geliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLFİRUZ "gönle ferahlık veren"
Teen Fiction" Kor gibi yanan gönlüme sen ferahlık düşürdün... " Başlangıç: 10.07.2023 Bitiş: ~