Tarih keşkelerden ibaret bilinmez bir okyanus misalidir. Tek ufak bir ayrıntı kaderin akışını tamamıyla değiştirebilir.
Osmanlı en zor dönemlerinde iken daha 11 yaşında tahta çıkan 4. Murad kendini çıkış yolu olmayan bir ölüm kuyusunun içinde bulur...
Merhaba. Yeni bölüme hoş geldiniz. Bol bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın. Keyifli okumalar. ♡
Bölüm şarkısı: Hozier - Take Me To Church. Medya: Ayşe Sultan, Fatma Sultan, Gehverhan Sultan ve Atike Sultan.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
***
Günler su gibi akıp giderken haremin ve sarayın kasvetli havasında değişen hiçbir şey yoktu. Bağdat'a alınan ani kuşatma kararı başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Bu başarısızlıkla beraberinde Sultan Murad'ı bir haftadan fazladır görememiştim.
Valide sultan dairesinde herkes diken üstünde oturuyordu. Kösem Sultan'ın kızları da buradaydı. Ayşe Sultan, Fatma Sultan, Gevherhan Sultan ve Atike Sultan.
Ayşe Sultan, kocası Hüsrev Paşa'nın Bağdat'ı kuşatmaya gitmesi sonucu Topkapı sarayına gelmişti. Gevherhan Sultan da olanları duyunca evladı Sultanzade Selim ile buraya gelmişlerdi.
Kösem Sultan oturduğu sedirde baygınlık geçiriyor gibi oturuyordu. Dirseğini yastığa dayayıp elini alnına götürdü. Sedirin önünde bulunan minderin üstünde oturmuş, Kösem Sultan'a iyi gelebilecek birkaç doğal yağ ile diğer eline masaj yapıyordum.
"Hünkar abim ne vaziyette validem?" Atike Sultan'ın sorusuyla Kösem Sultan başını kaldırıp ona doğru döndü. "Halil Paşa'nın yakalanması üstüne bu başarısızlık ile daha da kötü oldu. Bir hayli sinirli. Büyüyen öfkesi beni günden güne korkutuyor. Yanlış bir karar alacak diye korkuyorum."
Derin bir nefes alıp gözlerimi Kösem Sultan'dan çektim ve Atike Sultan'a baktım. Ona baktığımı anlamış olacaktı ki o da bana baktı. Birkaç saniye birbirimize baktıktan sonra o yanında oturan Gevherhan Sultan'a döndü.
"Yeğenim Selim ile beraber benim dairemde kalın. Hem hasret gideririz." Gevherhan Sultan başını salladığında Atike Sultan, Kösem Sultan'a baktı. "Tabi sizin de müsadeniz olursa."
Kösem Sultan, "Müsade sizindir. Dairenize çekilebilirsiniz." diyerek gözlerini kapattı. Bugün, Kösem Sultan ve diğer sultanlar için oldukça yorucu ve stresli geçen bir gün olmuştu.
Atike Sultan oturduğu sedirden ayağa kalktığında Gevherhan Sultan da üstünü düzelterek ayağa kalktı. Oğlu Selim'in elinden tutarak üvey kardeşi Atike ile valide sultanın önünde eğildiler ve valide sultan dairesinden çıktılar.
Onlar gider gitmez Ayşe Sultan ağzını açtı. "Validem Gevherhan'ın ne işi var burada? Son olanlardan sonra nasıl gelebiliyor?" Kösem Sultan, kızının sorduğu soruyla derdini tasasını bir kenara atıp ateş saçan gözleriyle kızına baktı.
"Bunları konuşmanın ne yeri ne de zamanı Ayşe. Kimin neredede olacağına da ben karar veririm." Ayşe Sultan validesinin söylediği sözlere bir hayli bozulmuştu. Yüzünden, içinden ne geçirdiği belli oluyordu.
Kösem Sultan'a bakan gözleri aşağıya yani bana doğru döndü. Bana baktığında onları dinlediğimi görüp gözlerini devirdi. Fatma Sultan ise ukala tavrıyla yanında oturan ablası Ayşe'ye söylenmeye başladı. "Ee nasılsın kardeşim? Sadrazam Hüsrev Paşa başarısız oldu. Zevcen Ahmet Paşa'ya da gün doğdu tabii. Umuyorum sen de iyisin." Ayşe Sultan kardeşinin söylediklerinden dolayı şaşkınlıkla bakakaldı. Şaşırmış haliyle bir validesine bir ablasına baktı.
