Saçmalama, Güven aç yarana bakacağım.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~Ali'yi görünce duran Neslihan Ali'nin;
"Doktor da yaralandı" demesinin ardından Güven'in perdenin arkasında çıkmasıyla kalbi ağzında atmıştı.
Sevdiğine bir şey olucak korkusu tüm bedenini sararken oğlunun orda olduğunu unutmuştu.
"Noldu iyi misin ?"
Hemen acıtmayacak şekilde adamın kolundan tutan kadının endişesini bir nebze azaltmak için tereddütlü şekilde elini koluna hemen dokundurup çekmişti adam.
"İyiyim, iyiyim merak etme. Kurşun sıyırdı sadece"
Kendini bu kadar önemsemeyen adama sinirli gözlerle bakıp;
"Keşke hastahanede olduğunu unutmasan da, birine haber versen, Güven" -demişti.
Dudakları belli-belirsiz kıvrıldı adamın.
"Keşke sen de benim doktor olduğumu unutmasan, Neslihan. İyiyim dikiş atmaya bile gerek yok. Merak etme"
"Bir doktor hastasına öyle üstün kör bakmaz, Güven hocam. Çıkar üstündekini ben de bakacağım yarana"
"Üstün körü baktığımı ner--"
Sabrı taşan kadın ise alt dudağını ısırıp bırakmıştı. Adamın sözünü keserek kesin dille uyardı adamı.
"Güven, uzatma çıkar üstündekini diyorum sana"
Yaman Ali'yse hâlâ Güven'in kolunda olan Neslihan'ın eline bakıp babası olduğunu bilmediği adamdan kıskanmıştı annesini ve kadının elini tutup adamın kolundan çekmişti.
"Anne, iyiymiş işte doktor. Tamam"•••••
Ali böyle yapmaya devam etse Güven güzelce haşatını çıkaracaktı. Sinirli bakışlarımı Ali'ye çevirdim.
"Bakacağım dedim, Ali"
İtiraz istemediğimi belli edecek ses tonuyla konuşmamla başını belli belirsiz yelledi. Güven'e dönüp baktığımda hâlâ üstündekileri çıkarmamıştı. Elindeki çeketi alıp sedyenin üstüne bıraktım.
"İllâ zorla yapmam lazım değil mi ?"
Üstündeki tişörtü çıkarmak için ellerimi giymiş olduğu tişörtün üstüne götürecekken Ali derin nefes verip yanımıza geldi.
"Tamam, doktor üstünü çıkar annem bakıp rahat etsin."
Güven ise derin nefes verip teslim oluyorum der gibi ellerini havaya kaldırmıştı. Sonra önce yaralı olmayan kolunu tişörtten çıkardı. Daha sonra yaralı kolunu çıkarmak isteyince hemen yardım etmek için uzanmıştım ki, Ali izin vermemişti. Derin nefes verip kenara çekildim. Ali'nin yardımıyla bir kaç dakika önce giydiği tişörtü çıkaran Güvenle eş zamanlı
ben de üstümdeki paltomu çıkarıp kenara bıraktım.
Pansumanı yapmak için eldivenlerimi giyerken bakışlarımı Ali'ye dikmiş ve başımı hafif öne doğru kaldırmıştım.
"Noldu, Ali ne bakıyorsun dik-dik"
"Yok, annecim" -hemen suçlu çoçuk mooduna geçen Ali devam etti gözlerini benden kaçırarak;
"Yardım falan lazım olur diye ben bekliyorum"
Elini pantalonun ceplerine sokup ileri geri hafif sallanıyordu.
"Yardım lazım değil dikilme öyle orda gide bilirsin"
Ali el mecbur bizi yanlız bırakmıştı.
Ben de bakışlarımı Güven'e çevirdim.
"Bir de pansuman yaptım diyorsun, Güven. Çok belli yaptığın"
Söylenerek pamuğu yarasının kenarına değdirip ve temizlemeye başladım. Yaraya dokundurunca istem dışı üfledim. Güven bir süre bana bakıyordu fakat ben dikkat etmiyormuş gibi yapmaya devam ediyordum. Gülümseyerek;
"Acımıyor biliyorsun üflemene gerek yok" -dedi.
"Her kesin canı acır, Güven"
Üflemeye devam ederek pansumanımı yapıyordum. Canı acısın istemiyordum zaten yeterince acı çekmişti.
"İllâ başına iş acıcaksın yani illâ. Ali de sen de bir olaya bulaşmadan duramıyorsunuz"
Elimdeki pamuğu çöpe atıp bu sefer sargı bezini aldım.•••••
İstemsizce alayla gülen adam alt çenesini sağa sola haraket ettirmiş mırıldanmıştı kendi-kendine.
"Kan çekiyorsa demek"
"Duyamadım? Bir şey mi dedin?"
"e bu kadar telaşlanacak önemli bir şey varmıymış dedim, Neslihan hocam"
Adamın kolunu saran kadın ise bir süre gözünü dövmelerinde gezdirdi. Daha sonra adamın sorusunu cevapladı.
"Hayır, ucuz yırtmışsın yine. Bir şey olmamış, fakat olmayacağı anlamına gelmez. Her defasında diyorum sana, Güven canın acımıyor diye her olaya balıklama atlama diye"
Aynı zamanda sarma işlemini bitirmiş sargıyı yara bandıyla tutturmuştu.
"Evet, bitti geçmiş olsun"
Eldivenlerini çıkarıp çöpe attıktan sonra çantasını ve kabanını alan kadına gülümseyen adam teşekkür edip sonra buruk şekilde gülümsedi.
"Evet eskiden de derdin. O zaman da sen yapardın pansumanımı ve sonunda ise belki de zor iyileşecek yaralarımı bile çabuk iyileştiren bir şey yapardın hiç bir doktorun yapamadığını" -demişti.
Gitmek için adam atan kadın adamın sözleriyle olduğu yere çakılıp kaldı. İçindeki özlem ateşinin gittikce harlandığını hiss ediyordu ve adam ona hiç yardımcı olmuyordu bu konuda. Eskiler...eskiler ikisi içinde en güzel zamandı aslında. İkisi de bir-birinden habersiz eskilerden bir anıya dalmışlardı.☆☆☆
Tentürdiyota batırmış olduğu pamukla üfleyerek kaşının üstündeki yarasına pansuman yapıyordu kadın. Aynı zamanda her zamanki adamı son derece keyiflendiren söylenmesine de devam ediyordu.
"Kaç kere diyeceğimm, Güven. Artık kavga etme ya etme. Şu kaşının haline bak"
"Üflemene gerek yok acımıyor"
"Her kesin canı acır, Güven"
"Benimki acımıyor" -demesiyle kız pamuğu daha sert şekilde bastırmıştı yarasına. Bu haraketi ile yüzünü buruşturan adama bakıp;
"Bak gördün mü acıyormuş demek. Sen her defasında böyle yaralanınca benim de canım acıyor, Güven" -dedikten sonra yara bandını adamın kaşına yapıştırdırdı. Sinirle ayaklanmak isterken adam elinden tutup kucağına çekmişti kadını. Elini saçlarında dolandıran adam dudağını büzüp;
"e nerde benim gerçek iyileştirici pansumanım. hm?" -demişti.
Adamın dudaklarında bir süre gözlerini gezdiren kadın sonra tüm yüzünde gezdirmiş en sonunda kaşında durmuştu.
"Yok sana pansuman falan yaptığım yeterli"
Adamın kucağından kalkacakken adam kadının belindeki elini sıklaştırmış gözünün önüne gelen saçları kulağının arkasına aldı.
"Çok acıyor ama"
Kendini acındıracak bir şekilde demişti. Tüm sinirleri geçen kadın bir az daha devam etmişti.
"Hanı acımıyordu üflememe gerek yoktu"
"Üflemene gerek yok, öpmene gerek var, ama. Neslihan hocam, hiç bir doktor hastasına üstün-körü bakmaz ama" -diyip alnını dudaklarına hizaladı.
"Üstün kör baktığımı ner---"
"Öp, lütfen"
Kedi mooduna geçen adama daha fazla dayanamayıp dudaklarını yarasına bastırdı kadın. Adam yanağını da göstermişti kadın kıkırdayarak bu sefer yanağını öpmüş daha sonra diğer yanağını göstermişti kadın bir şey demeden gülücüklerin arasında bu yanağını da öptükten sonra dudaklarını uzatınca;
"a ama Güven ta---"
lafını bitirmemesiyle dudaklarını dudaklarına kenetlemişti adam.
Bir kaç dakika süren öpüşmeden ses çıkartarak ayrılan ikili alınlarını bir birilerine yasladılar.
"Bir daha kavga etmeyeceksin, söz ver" -yanaklarını okşarken dedi kadın.
"Neslihaan"
"Söz ver!" -baş parmaklarını hafif dudağına vurdu. Kadının parmaklarını öpen adam:
"Kıyamıyorum kii sana, peki tamam söz veriyorum" demiş kendisine çekip başını göğüsüne yaslamıştı kadının.☆☆☆
Neslihan'a bir adım yaklaşıp kendime çevirdim. Gözlerini gözlerime kenetleyip;
"O günden sonra yani senden sonra bu güne kadar asla kavga etmedim bir daha, asla kendime zarar verecek bir şey yapmadım".
Derin nefes verdim. Gözlerimin dolmasını engelleyerek konuşmaya başladım.
"Çünki, yarama merhem olucak dudaklar, eller yoktu. Şimdi de başkasına merhem"
İç çektim. Derin bir iç hem de sanki bunca yılı içinde biriktirmişcesine iç çekdim. Dudaklarına, diline sanki kilit vurulmuşcasına kaldı Neslihan bir kaç kelime zar zor konuştu.
"Sildirmemişsin....dövmeni"
"Kıyamadım ki, senden kalan hiç bir şeye kıyamadığım gibi"
"Haklısın, sen bana kıyıp anılarıma kıymayıp gitmeyi seçtin"
Buruk şekilde gülümseyip yanımdan geçip gitmek isterken kolundan tutup kendime çektim. Başımı hafif eğip yüzümü göz hizasına getirdim.
"Ben sana kıyar mıyım, Neslihan ? Hm ? Senin saçının teline zarar gelse ben dünyayı yakardım, hâlâ da yakarım. Bilmiyorsun sanki ?"
Kızarmış gözleriyle bana baktı. Titreyen sesini duyduğum an gözlerim doldu.
"İnanmıyorum artık, Güven. İnanmıyorum. Benim canım çok yandı. Sen ise bırak dünyayı yakmayı yanımda bile değildin."
"Nesl-"
Kolunu elimden çekip gitti. Geri de beni öylece bırakarak gitmişti. Saçının her telinden yayılan kokuyla beni baş başa bırakıp gitmişti. Hem de bu sefer giden oydu.•••••
İki beden iki kalp bir birilerine deli gibi hasretken içindeki öfkeleri, kırgınlıkları en önemlisi ilişkilerinin üstünde toplaşan kara bulutlar yüzünden uzun süre vuslata hasret olarak kalacaktılar.
SON
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~GüvNes~/ "Tek Bölümlük Hikayeler"
ChickLitAşk okyanusları aşamayacak kadar değil, cehennemin dibine bile gidecek kadardır. Umarım beğenirsiniz, her salı paylaşmaya çalışacağım.🫂