elifabisi ne ithafen 🌼
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Yıllardır omuzlarına yüklenmiş bir yükle yaşıyordu kadın. Babasından sonra hayatta kalmak, annesini ve kardeşini korumak için yapacağı iki şeyden birini seçmişti. Babasının tüm işlerinin başına geçmeyi. Sevdiği adamı geride bırakarak bu yolu seçti. Güven karanlık yollarda yürümek, kan kokan silahlara sarılmak, ömrünü gözyaşları içinde geçirmek istemiyordu. Neslihan da Güven'den ayrılmak zorunda kalmıştı. Kendi yolunu seçti, kalbine kilit vurdu, babasının hatırası olan silahı eline aldı. Yıllar geçmiş, aylar geçmişti. Birbirinden uzaklarda atan, aşk ateşiyle yanan kalpler yanarak kül olmuştu.
Kadın her zamanki gibi alarm çalmadan gözlerini açtı. Bugün önemli bir toplantıya katılacaktı. Üstünü giydi ve aşağı indi. Annesi ve kız kardeşi yerlerine oturmuş onun gelmesini bekliyorlardı. Önce annesinin, sonra da kız kardeşinin saçını öptü.
"Günaydın, abla"
"Günaydın, bebeğim"
Yerlerine yerleştikten sonra kahvaltı etmeye başladılar. Neslihan'ın saatine baktığını gören annesi dirseklerini masaya dayayıp kızına baktı.
"Bir sorun mu var kızım?"
Hayır anlamında başını sallayan Neslihan peyniri ağzına attı.
"Sorun yok anne, sadece bugün Mehmet beyin toplantısı var. Biraz heyecanlıyım"
Kadın onaylayarak başını salladı ve kahvaltısına devam etti. Kız kardeşine bakan Neslihan dudaklarını büzerek onu öpücük attı.
"Aşkım, derslerin nasıl gidiyor ? Üniversiteye alıştın mı?"
Gülümseyen kız ablasına baktı.
"Üniversiteye alıştım ama dersler için aynı şeyi söyleyemem. Çook zor"
Kardeşinin sözlerine gülen kadın yanağını sıktı.
"Alışırsın, canım. Senin isteyip yapamadığın hiç bir şey yok"
Kardeşine göz kırptı ve ayaklandı.
"Size afiyet olsun, ben şirkete gidiyorum."
Annesinin tekrar saçından öpüp salondan çıktı. Kadının çıktığını gören çalışanlar kendini düzelttiler.
"Günaydın Neslihan Hanım"
Kadın başını sallayarak kapısı açık olan arabaya bindi. İçindeki gerginlik artıyordu. Bugün yeraltı dünyasına yeni bir üye geliyordu. Üstelik gelen adam kendini bir sır gibi saklıyordu. Kafasındaki sesler yüzünden düşüncelere dalmıştı. Şirkete geldiklerinin farkında bile değildi.
"Geldik Neslihan Hanım"
Arabadan inip şirkete gitti.
Sabah işe gitmeye hazırlanan adam, beline dolanan ellerle hafifçe gülümsedi.
"Kocam yine çok yakışıklı"
Adam karısına döndü, gülümsemesi büyüdü. Kocasının yakasını düzelten kadın onun çenesinden öptü.
"Teşekkür ederim hayatım"
"Heyecanlı mısın?"
"Ehh biraz"
Kadın gülümsedi ve adamın yanaklarını okşadı.
"Her şeyi yapabilirsin. Merak etme"
Zihninde canlanan hatırlarla buruk şekilde gülümsedi. Beyninin ona verdiği alarmdan sonra karşısındaki kadına döndü.
"Yanımda olduğun için, teşekkür ederim"
Yanağına tüy kadar yumşak öpücük kondurduktan sonra evden çıktı. Yıllardır memleketinden uzakta yaşamak zorunda kalmıştı. Neslihan'ın verdiği karar onları ayrı taraflara sürüklerken ikisi de bu yolda, en azından adam bu yolda çok yıpranmıştı. Şimdiyse yeni hayatının ilk günüydü. İçinden bu koca İstanbulda yaşadığı süreçte kadınla karşılaşmamayı geçirdi. Karşılaşsa, gardı hemen iner istemediği rüzgarlarda savrulurdu. Hastaneye varınca kurduğu hayallerin yüzüne tokat gibi çarptığını his etmişti adam. Artık dönüş yoktu, üzüntüden kahr olsa da bu yola çıkmıştı bir kere.•••••
Nihayet toplatının zamanı gelmişti. Elimdeki kalemi gerginlikle sıkarken kapının açılmasıyla irkildim.
"Neslihan hanım gidelim mi ?"
Başımı evet anlamında sallayıp ayaklandım. Gelecek olan kimdi ? Ve kendini neden bu kadar gizliyordu ?
Açılan kapıyla birlikte arabaya bindim ve üç dört tane araba olan komvoy ile yola çıktık. Gerginliğimi fark etmesinler diye yüzüme sahte gülümseme kondurup rolume hazırladım kendimi. Arabadan inince Ferhat'ın da benimle aynı anda geldiğini fark edince adımlarımı hızlandırdım. Kapının önünde karşı karşıya gelip el sıkıştık.
"Neslihan....hanım, yine göz kamaştırıyorsunuz"
"Merci"
Kendisinden haz etmesem de bana olan zaafı işime geliyordu çok zaman. Elini içeriye doğru uzatmasıyla başımı hafif salladım ve ileriledim. Bu masada tek kadın olmak zordu, özelikle babamın düşman bellediği dostlara karşı dimdik durmak daha da zordu. İçeri geçince neredeyse her kesin toplandığını fark ettim. Gözümü kısaca üzerlerinde gezdirdim.
"Merhabalar, her kese"
Sağ kolum, arkadaşım, Kerim'in sandalyemi çekmesiyle yerime oturdum. Fuat pisliği elini masaya yaslayıp burnunu çekti ve öne doğru geldi.
"Cici kız, sen biliyorsundur kimin geleceğini"
Varan bir başlamıştı artık. Mehmet amca yerine şu it gitseydide kurtulsaydık.
"Benimle doğru konuş, Fuat aksi takdirde geçen seferki gibi koluna değen kurşunla kurtulamazsın benden"
Ferhat gülerek Fuat'a bakmıştı.
"Silahlarını temizlerken olmuştu değil mi, Fuat"
Rengden renge girmesi yüzümde gülümsemenin oluşmasına sebep olmuştu. Mehmet beyin içeri girmesiyle her kes ayaklandı. Elindeki aslan başlı bastonunu yere sertce vurarak içeri girdi. Etrafa kısa bakış atıp bana gelince hafif gülümsedi. Ben de başımı sallayıp gülümsedim.
"Oturun"
Komutuyla her kesin yerine geçti.
"Biliyorsunuz ki, artık yaşlandım bu yüzden yerime birini getireceğim. Oğlumu kayıp ettiğimi de biliyorsunuz"
Her kes bir ağızdan Allah rahmet eylesin derken bastonunu yere tekrar vurup teşekkürünü bildirdi.
"O yüzden yeğenim Pamir'i yerime seçtim"
Her kes şaşırmıştı, çünki Pamir'le masadakilerin arası hiçte iyi değildi. Özelikle Ferhat'ın. Bakışlarımı ona çevirince ne kadar kızgın olduğu her halinden belli oluyordu. Benimse başım iyice ağrıyacaktı, çünki Pamir'in bana çocukluktan bu güne kadar ilgisi varıydı. Şimdi iyice başım ağrıyacaktı. Yanaklarımı şişirip geri yaslandım.
"Selamlar beyler ve bayanlar"
Pamir her zamanki enerjik sesiyle içeri dahil olunca bir az yaşlı adamlar ona sinirle bakıyorlardı. Mehmet ağa ayaklanıp yerini yeğenine verdi.
"Artık bu masa sana emanet, evladım. Her kes bundan böyle senin emrine amade, sen de onların isteklerini düzgün yerine getirip masanın huzurlu olması için elinden geleni yapacaksın."
"Hiç şüphen olmasın, amcam"
"Her kesin eti de senin kemiği de, ama bir kişi haric"
Elini Pamir'in omzuna koyup bakışlarını bana çevirdi. Her kes bu duruma alıştığı için ses etmiyorlardı, ama Pamir'e kendileri hakkında böyle demesi sinirlerini zorlamıştı.
"O kişiye canım kurban, amca. Merak etme"
Ferhat masanın üstündeki elini yumruk yapınca ona dönüp baktım. Gözlerimi açıp kapamamla kendisini sıkmayı bıraktı. Mehmet beyin çıkmasıyla Pamir bir kaç konuşma yapıp gitmemizi söyledi. Kerim'le birlikte çıkarken Ferhat gelip kolumdan yavaşca tuttu ve mekandan bir az uzaklaştırdı.
"O herifin, sana ilgisi mi var ?"
"Sana ne ?"
Böyle dememle durdu. Ona neydi ? O kimdi ?
"Ben seni rahatsız et-"
"Beni kimse rahatsız etmiyor, sana da ihtiyacım yok. Bazen vasfını unutuyorsun. Unutma!"
Bağırmamla gözlerini saniyelik kapattı.
"Neslihan ben,"
"Ne sen?! Ne!"
"Ya ben seni seviyorum! Seviyorum! Gözümün önünde birinin seni gereksiz iltifatlara boğmasına dayanamıyorum! Anlıyo-"
"Sus! Bak biz ancak arkadaş olarak kala biliriz! Sus konuşma daha fazla!"
Pamir'in hızlı adımlarla yanımıza gelmesine kaşlarımı çattım.
"Noluyor lan orada ?"
"Sana ne ?!"
Ferhat'a yumruk atmasıyla çığlık attım.
"Ne demek sana ne ?! Neslihan'la ilgili-"
"Benimle ilgili hiç bir şey seni ilgilendirmez! Napıyorsun?! Ferhat iyi misin ?"
Beni dikkatlice kenara çekip ayaklandı ve Pamir'e yumruk attı.
"Bizim aramızda o seni ilgilendirmez!"
Geri sendeleyen Pamir elini beline attı ve silahını çıkardı. Elimi ona uzatıo bağırdım.
"Saçmalama, Pamir! Ne yapıyorsun ?!"
"Karışma sen, Neslihan!"
"Bağırma, lan kadına! İndir o silahı adam gibi konuşalım?!"
Pamir durmayacak gibiydi. Tekrar bağırdım.
"Pamir, sana diyorum!"
"Çekil, Neslihan!"
"Bağırma kadına!"
Sinirle Pamir'in önüne gitmesiyle silah patlama sesi yayıldı. Her kes şaşkınlıkla bir birine baktığı zaman omzumda sızı his etmiştim. Allah kahr etsin.
"Ah!"
"Neslihan?! İyi misin ?!"
"Az önce beni vurdun, Pamir iyi ola bilir miyim?!"
Kerim yanıma gelince koluna girdim.
"Hesaplaşacağız seninle! Bekle!"
Ferhat kolunu bacaklarımdan geçirip beni kucağına alınca omzumun ağrısıyla inledim.
"Ah!"
"Tamam, güzelim. En yakın hastaneye gidiyoruz kolunu yukarı da tut"
Beni dikkatlice arabasına bindirip en yakın hastaneye gitmemizi söyledi şöförüne.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~GüvNes~/ "Tek Bölümlük Hikayeler"
ChickLitAşk okyanusları aşamayacak kadar değil, cehennemin dibine bile gidecek kadardır. Umarım beğenirsiniz, her salı paylaşmaya çalışacağım.🫂