Ay merhaba, konuya nasıl gireceğim bilmiyorum ama çok uzatmadan bir şeyler demek istiyorum. Nerdeyse 1 aydır kafamda toplayıp hazırladığım bir kurguyu kaleme dökmek istedim ve açıkçası heyecanlıyım daha önce çok fic yazdım ama konu wangxian olunca bende akan sular duruyor. Gece rüyalarıma bile giriyor bu kurgu ve sahneler gözümün önünden geçiyor. Biraz şimdiki zamanın kelimelerini kullanabilirim. Benim hafıza biraz gidik olduğu için o zamana ait dili konuşup yazmak zor ve bende kendimden bir şeyler katmak istedim. Çok uzatmadan başlamak istiyorum. Umarım beğenirsiniz.
Dipnot: bu bölümü kafamda yazmadım ve nasıl ilerler bilmiyorum gelişi güzel ve birazda doğaçlama katarak bir şeyler yazacağım.
Son olarak yazmam için beni cesaretlendiren 2026wangxian 'a teşekkür ederim. İyi ki varsın canım benimm
☆ İyi Okumalar🫶🏻
****
Bulutlu kanyonun çevresinde dolaşıyordu genç çocuk. Bugün duyduğu bazı şeyler kafasını karıştırmıştı "Bitmeyen gecede efendi wei'nin yaptıklarını hala unutamıyorum. Her ne kadar onun suçu olmasada bir çok kişi canından oldu". Duydukları bunlardı ve asla anlamamıştı ama peşini bırakmayacaktı. Wang derin düşüncelere dalmışken omzuna dokunan el ile irkilip hızla arkasına döndü. Karşısında kardeşini görünce derin bir nefes alıp gözlerini devirdi."Hey nerdesin sen! Her yerde seni aradım babamlar gece avına çıktı ve sen hala geziyorsun" dedi Yang sesine karışmış sinirle.
Wang derin bir nefes alıp kendini açıklama gereği duydu "Dalgınım biraz. Aklımda bir şeyler vardı da. Farketmedim bu kadar geç olduğunu" Nerdeyse akşam olmuştu.
Yang gülümseyerek "Tamam tamam. Yuan ve Cheng ling geldi ve bugün ders çalışmamız lazım. Babam gitmeden önce tembihledi kaytarma yapmayacakmışsın" deyip dil çıkardı
Wang 'hah'layarak kınayıcı gözleri ile kardeşine baktı "Sen hiç kaytarmıyorsun sanki de" omzuna vurup önden gitmeye başladı. Her ne kadar Yang'a belli etmesede söylenen o sözler hala aklının bir köşesinde dolaşıyordu. Bulacaktı ne olduğunu. Bulana kadar da kimseye bahsetmeyecekti...
****
Öte yandan yorulup ağacın kenarına oturmaya başlayan Wei Ying ve Lan Zhan bir birlerine bakıp gülümsediler. Wei ying içindeki sıkıntı ile derin bir nefes aldı ve eşinin kucağına oturdu. Wangji hemen kollarını beline sarıp çenesini Wei Ying'in başının üstüne koydu.
"Ne oldu yoruldun mu?" Dedi Wangji eşinin saçlarını okşayarak.
Wei ying, kafasını Lan Zhan'ın göğsünden kaldırıp yüzüne baktı. Tavşan dişlerini göstererek gülümsedi eşine. "Biraz yoruldum sadece. İyiyim merak etme" Elini yanağına koyup tekrar gülümsedi.
Lan zhan daha sıkı sarıldı yorulmuş bedene. Sonrasında saçlarına öpücük kondurup gözlerini kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
xiaowang
Fantasy"Yıllar geçmesine rağmen Weiwuxian asla durmuyor. Bu onun başının altından çıktı eminim"