Otuzluk bir ay için İsmail yetmiş beş dedi.
Ulan ismail, sen bu işin adamısın.
Üste yirmi beş daha koy, Eylül'e git.
İsmail, Eylül'e gitmem dedi/ ne boksa.
Neden gitmem dedi anlamadım, anlamadım.Biz iki yaprak; ben pazar, o pazartesi.
Temmuz'da mıyız neyiz, bilmiyorum.
Yirmi beş daha verebilirdik/ ne boksa.
Zehra beni madem ki Eylül'de bekliyor.
Madem ki ben artık içmiyorum, içmiyorum.İsmail ne bilecek, çektiğimi çekmiyor.
Doluya da koysa olur, boşa da koysa.
Yağmurda üşüyen o değil ki, benim.
Yirmi beş daha verebilirdik/ ne boksa.
Zehra için yaptığımız nedir ki? nedir ki?Saat kaç kere çalsa Zehra o kadar hazır.
Ben hazır değilim, o kadar hazır değilim.
İsmail ne bilecek, silik bir pazartesi.
Ne kanı ısınmıştır, ne yanlızlıktan korkar.
Hem Zehra'yı görmedi ki, görmedi ki.Ben İsmail'i harcadım, kim olsa harcar.
Yirmi beş daha mı yirmi beş, Eylül'ü istiyorum.
Dört haftası olacak, otuz başka günü.
Her başka gün, bozuk gözlü bir Zehra olacak.
Ya ben ne olacağını bilmiyorum, bilmiyorum.
(Sayfa 21-22)Meraklısına Notlar;
Bir ara, gerçeküstü şiir yazma yöntemi 'Ecriture Otomatique'e merak saldığımı söylemiştim ya, bu da o yöntemi denediğim şiirlerden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATTİLÂ İLHAN - Yağmur Kaçağı
PoesíaAttilâ İlhan'ın yazarı olduğu; Türk edebiyat klasiği, Yağmur Kaçağı...