Jungkook Jimin'in sorusundan sonra başına bıçak saplanmışcasına giren ağrıyla kendini dizlerinin üstüne bıraktı. Kulakları çınlıyor ve beyninin içinde bir çok ses duyuyordu. Ellerini kulaklarına kapatırken acıyla gözlerini sımsıkı yumdu.
"Bugün son günümüz, seni öpebilir miyim Jeongguk?"
Karşısında yüzü görünmeyen bir beden Jimin'in sorduğu sorunun aynısını soruyordu, sanki deja vu yaşıyordu ama bu kadar acı çekmesi normal değildi
Omuzlarından sarsıldığını hissettiğinde gözlerini güçlükle açtı. Sarı saçlı çocuk endişeli bakışlarla suratına bakıyordu, bir şeyler söylese de Jungkook anlayacak durumda değildi. Jimin sonunda Jungkook'u omuzlarından kendine çekip sarıldı. Bir eliyle saçlarını okşarken diğer eliyle sırtını sıvazlıyordu. "Geçti, sakin ol. Ben yanındayım"
Siyah saçlı çocuk ellerini kulaklarından çekip küçük bir çocuk gibi Jimin'in kolları arasında onun sesini dinleyerek, kokusunu içine çekerek sakinleşti. Sanki Jimin'e değil de az önce yüzünü göremediği kişiye sarılıyor gibi hissetmişti.
Jimin, kollarının arasına sımsıkı sardığı bedeni nefesleri düzene girene kadar bırakmadı ve saçlarını okşamaya devam etti. Ne kadar zaman geçti bilmiyordu ama siyah saçlı çocuğun sesi kesildiğinde Jimin onun uyuyakladığını anlamıştı.
Sırtından tutup koluna yatırdıktan sonra alnına yapışan siyah saçları eliyle yana doğru itti, böylelikle yüzü iyice açıldı, çok huzurlu görünüyordu.
Onu kaldıracak güçte olmadığını bildiğinden kucağındaki bedeni hareket ettirmeden sırtını yatağa yasladı, göz kapakları daha fazla direnemediğinden uykuya yenik düşmüşlerdi.
Jimin'in uyumasını üzerinden çok geçmemişti ki Jungkook gözlerini araladı. İlk defa uyuduğu için garip hissediyordu. Belki de hayatı boyunca ilk defa bu kadar huzurlu hissettiği için rahatlıklan uyuyakalmıştı.
Düşüncelerini bir kenara bıraktı ve yerden destek alarak sarı saçlı çocuğu uyandırmadan ayağı kalktı. Eğildiğinde onu dikkatlice kucağına alıp yatağına yatırmıştı. Üstünü de iyice örttüğünden emin olduğunda birkaç saniye uyuyuşuna göz atıp odadan ayrıldı.
Evine girmek için anahtarı ararken ani bir kararla merdivenlerden inip apartmandan ayrıldı. Yüzünü göremediği kişiyi düşünüyordu. O kimdi ve neden o anı hatırladı? Daha önce o anı yaşamış gibi hissetmesine rağmen asla hatırlayamıyordu.
Sokakta bomboş yürürken sahile geldiğini farketmişti banklardan birine oturup suyun kıyıya çarptıkça çıkardığı sesi dinledi. Gözlerini kapattığında siyah bir boşluktan öte yüzünü göremediği kişi beliriyordu gözünün önünde.
Banktaki hareketlenmeyle gözlerini açıp yanındaki bedene döndü, gelenin Namjoon olduğunu anladığında gülümsemişti.
"Bu aralar çok gülüyorsun farkettim de, Jiminle takılmak iyi gelmiş sana"
Yüzündeki gülümsemeyi silmeden konuştu. "Ne iyi geldi ne iyi sorma"
"Neden öyle diyorsun ki şimdi? İyi gelmese tüm gün dünyada dolaşıp durmazsın"
Jungkook tüm bedeniyle Namjoon'a dönüp ciddi bir ifadeye büründü. "Onu boşver de daha önce hiç bilmediğin bir anını hatırladın mı hyung?"
Namjoon kaşlarını çatarken sorgulayıcı sesiyle konuştu "Ne hatırladın?"
Siyah saçlı çocuk tekrar önüne dönüp denize odaklanırken "Jimin bir şey sormuştu bana, aniden başıma bir ağrı saplandı, kulaklarım çınlamaya başladı. Çınlama yüzünden hiçbir şey duyamıyordum ama yüzü tam görünmeyen biri belirdi bir anda. Sanki hep oradaymış gibiydi. Sonra bana Jimin'in sorduğu sorunun aynısını sordu, sesi ağlamaklı geliyordu. Bir de, bugün son günümüz dediğini duyabildim. Bu benim uydurduğmum bir an değil hyung yemin ederim. Çünkü adımı biliyordu ve ben de oradaymış o kişinin karşısındaymışım gibi hissettim" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Basorexia [Jikook]
FanfictionKapısının önündeki çiçekleri eline alırken gözü üstündeki nota çarpmıştı "Gardenya çiçeğinin bir diğer adı da beni unutma çiçeğidir sevgilim" The story of Jikook.