XIII

121 21 35
                                    

İkisi de dudaklarını hareket ettirmeden öylece duruyorlardı. Jimin gözlerini kapatmış bitmesini bekliyordu, ne itiyordu ne de karşılık veriyordu. Jungkook dudaklarını çekip Jimin'in tepkisine baktıktan sonra kısa olanın şişkin dudaklarına küçük bir öpücük daha bırakmış ve geri çekilirken gözleri kararıp olduğu yere yığılmıştı.

Sarı saçlı çocuk ne olduğunun farkına varamadan telaşla kendini yere bırakıp Jungkook'un kafasını dizlerinin üstüne koymuştu. Eliyle yanağına hafif hafif vururken sanki onu duyacak gibi ismini tekrarlıyordu. "Jungkook aç gözlerini"

Sonunda yardım istemesi gerektiği aklına geldiğinde kapıyı açıp bütün spor salonunda sesinin yankılanmasını sağlamıştı. "Yardım edin"

Önde beden hocası arkasından da birkaç öğrencinin koşarak gelişleri görüş açısına girene dek bağırmaya kesmemişti.

"Ne oldu?"

"Bilmiyorum hocam aniden bayıldı"

"Kaldıralım yerden"

İkisi birbirinden destek alarak Jungkook'u yerden kaldırdıklarında onu revire götürüp yatağa yatırdılar. Revir hemşiresi geldiğinde bir sorunun olmadığını açlık veya yorgunluk gibi nedenlerden bayılmış olabileceğini söylemişti.

Herkes Jungkook'un dinlenmesi için odadan ayrılırken Jimin yatağın baş ucundaki sandalyeye oturup beklemeye başlamıştı. Kafasını yatağın başlığına yaslayıp onu izlemeye başladı. Gözlerini kapatan siyah saçları işaret parmağıyla geriye itti ve yanaklarını elinin tersiyle okşayıp gülümsedi.

Jungkook yüzünü buruşturup ağlar gibi iç çekiyor, arada anlaşılmayan bir şeyler söylüyordu. Jimin onu elinden tutup sakinleşmesi için beklemeye başladı.

"Kadere inanır mısın Jeongguk?"

"Evet, sen inanır mısın?"

"Bilmem... Tanrıya bütün hayatım boyunca kaderime senden başka kimseyi yazmaması için dua ederken düştü aklıma, kaderin varlığını sorgulamak"

"Bence biz her zaman birlikte olacağız"

"Nereden biliyorsun?"

"Çünkü yeniden doğduğumuzda sadece hafızamızı siliniyor, ben seni hafızamda değil kalbimin en derinlerinde taşıyorum. Nerede olursan ol ben seni bulup hep seveceğim"

Jungkook gözlerini açarken elinde hissettiği ağırlıkla sol tarafına doğru döndüğünde Jimin'in elini sıkı sıkıya tuttuğunu ve uyuyakaldığını görmüştü. Tam o sırada teneffüs zili çalmıştı, birkaç saniye içinde Taehyung odaya koşarak girdi.

Jungkook sessiz olması için işaret ederken kahverengi saçlı çocuk kafasıyla onaylayıp yavaşca kapıyı kapattı. Fısıltıyla konuşurken endişeli bakışlarını da gönderiyordu.

"Ne oldu size?"

"Bir şey yok, bayılmışım"

"Jiminin nesi var?"

"Benim uyanmanı beklerken uyuyakalmış"

Taehyung'un gözleri ikisinin de sıkıca tuttuğu bağlanmış ellerine kaydığında gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı.

Sağ elini de gözlerine kapattığında kahkaha atmamak için zor duruyordu. Jungkook noluyor dercesine gözünü kırptığında Taehyung kafasını olumsuz anlamda sağa sola sallamıştı. "Bir şey yok derse gidiyim ben yine gelirim teneffüste" Taehyung kapıdan çıkar çıkmaz kahkaha isteğini bastırmayı bırakmıştı. Öylesine kahkaha atıyordu ki koridordan geçenler ne oluyor diye dönüp bakıyorlardı. Kahkahaları kesilince kendinden emin bir şekilde konuşmuştu "Biliyordum amına koyayım"

Basorexia [Jikook]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin