Belki de yeni bir başlangıç yapmanın vaktidir. Yeni bir başlangıç için her şeyi yıkma vaktidir." (Sabahattin Ali)🦌
———--
Ben küçükken bahçede ip atlayan mahallede ki en yaramaz çocuklardandım. Birinin camına, bahçesindeki vazoya bir şey olunca herkes Ahu yapmıştır derdi. Doğruda söylerlerdi. İçimde bitmeyen enerjiler olurdu. Yaklaşık 3 ay sonra 24 yaşına girecektim ve hala da uslanmış sayılmam. Ben daha kendime sahip çıkamıyorken farklı bir şehirde nasıl tek başıma yapacaktım?
Nihayet 2 saatlik uçak yolculuğumun sonuna geldim. Valizlerimi aldıktan sonra mavi göğe kavuştum.Fazlasıyla sıcak bir şehirdi. Bu aylarda İstanbul artık yavaş yavaş serinlemeye başlardı. Eylül burada hala bir başka sıcak.
Bir taksi çevirip bana adresi verilmiş öğretmen evine gitmek istediğimi söyledim.
"Pek buralılara benzemezsin kızım. Sen turist misin? Sen nereden geldin buralara?""Ben buraya öğretmen olarak atandım amca, pek bilmem buraları. İstanbuldan ilk defa geliyorum."
"Belli kızım belli hoşgeldin Mardinimize. Bu öğretmen evi buraya ilk defa gelenleri de götürdükleri yerdir. O yüzden bilemedim kusura bakmayasın."
"Estağfurullah amca. Bir başka sıcak burası. Havası çok başka"
"Ee kızım İstanbul'a benzemez buralar. Ketum insanlar yoktur burada. Gördekçe anlarsın."
Taksici amcayla geçen 15 dakikalık muhabetimizden sonra öğretmen evine gelmiştik. Kapıda beni bekleyen bir görevli vardı. Kayıt işlemlerimde bana yardımcı olup odama kadar eşlik etti. Bu oda bana kyk yurtlarında kaldığım dönemi hatırlattı. Eşyalarımın bir kısmını yerleştirdikten sonra ilçeyi dolanmak için dışarı çıktım. Akşam saatleri yaklaşmıştı. Okulla arasında yürüyerek yarım saat vardı. Her gün okula yürüyerek gitmek beni zorlayacaktı anlaşılan. Keşke arabamı getirseydim. Oda için bir kaç alışveriş yaptığım sırada bir kaç kişiyle konuştum. Gerçekten hepsi çok sevecen insanlardı. Taksici amcanın dediği gibi buradaki insanlar çok hoşgörülüydü. Hiç yabancı muamelesi yapmıyorlar. Bu şehire kolay alışacaktım. Eve gelince hızlıca bir duş alıp uzandım. Yarın erken kalkıp ilk iş heyacanımı yaşayacaktım.
Sabah 7de alarmın sesine kalktım. Bu sestense annemin 'Ahuuu' diye seslenmesini yeğlerim. Kırmızı bir elbise giyip dalgalı saçlarımı düzleştirdikten sonra şiir kitabımı alıp odadan çıktım. Benimle beraber bir kaç kişi daha okul yoluna girmişti. Galiba yeni atanan öğretmenlerdendi onlarda.
Okula yaklaştıkça şenşakrak sesler yükseliyordu. Anlaşılan gençler yeni dönem için heyecanlılar. Okulun kapısında bahçeyi süzdüm. Koşuşturan gençleri görünce kendi lise dönemime gittim. Ne çok kaçardık derslerden. Şu bahçelerde az mı kovaladı hocalar bizi. Nereden nereye. Şimdi bende bir öğretmendim. Kim bilir ben gibi kaç öğrenciyle mücadele edecektim. Bu düşüncelerimi bir öğrencinin omzuma sertçe çarpmasıyla son buldu.
"Ne önümde duruyorsun yürüsene be""Önünde durmuyorum çocuğum gözün görmüyor mu, kenardan geçemiyor musun?"
"Çaktık arkadaş ya" diyerek karışık bir sıraya ilerledi. Bu ergenlerle uğraşmak beni fazlasıyla zorlayacaktı. Beklediğimden daha zor olacak gibi. Öğretmenlerin bulunduğu alana doğru ilerledim. Bir grup öğretmen yeni olduğunu düşündüğüm hocalara bakıp bir şeyler fısıldıyordu. Bunlar bu okulun emektarları olsa gerek. Onların yakınında yerimi aldıktan sonra müdürün konuşmasına dikkat kesildim. Sadece öğrenciler değil hocalarda müdürü dinlemiyordu. İstiklal marşı sonrası herkes okula girmişti. Bir kaç hocayla tanıştıktan sonra ilk dersim olan 9-B sınıfını aramaya başladım. İlk iki katta bulamayınca biraz gerildim.
"Hocam merhaba Selim ben matematik öğretmeniyim. Sanırım siz yeni gelen öğretmenlerdensiniz. Yardımcı olabileceğim bir konu var mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEYLAN (mahalle kurgusu)
Teen Fiction"Mezun olup aylarca şu lanet sınava hazırlanıp sonunda bir şehire yerleşmiş olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Ben Ahu Yılmaz. Çevremdeki herkesin bundan bir şey olmaz dediği zamanlarda biricik babamın aşık olduğu edebiyat bölümünden mezun olup kendimi...