14. Bölüm

513 46 89
                                    









"Gözlerinin kıymetini bil,
Yazmasını bilene
Çok güzel şiir olur onlardan..."


(Bektaş ŞENEL)




🦌

____________________








Saat onbir buçuğa geliyordu. Kızlara geç geleceğime dair bir mesaj atıp ayağa kalktım. Saçlarım hala nemliydi. Banyodaki kurutma makinesini alıp saçlarıma şekil verdim. Sude'nin getirdiği bardo elbiseyi giyip odadaki aynanın karşısına geçtim. Elbise tüm fiziğimi sergiliyordu. Üstelik sırt dekoltesi fazlaca dikkat çekiciydi.

'Aman ya. Adamı oyalayacağım diye kendimi sergilemeye ne gerek var?'
'ama çok güzel oldu Ahu'
'Olduysa oldu iç ses. Hem ayrıca bu elbise barda değil de özel bir gece de giyilmek için sanki.'

Dolabı açıp getirdiğim triko elbiseyi giyip üzerime deri ceketimi aldım. Aynada ki görüntüme gülümseyip odadan çıktım. Elbisem hem kışlık hem de fazla dikkat çekici değildi. Yan otele geçip bar kısmına yöneldim. İçeri girdiğim gibi alkol kokusu sarmıştı etrafımı. Etrafa dikkatle bakıp bizimkileri aradım. Geçen oturduğumuz locada oturuyordular. Oraya doğru yürüyüp yanlarına geçtim.

"Ay Ahu da geldi." Beni ilk fark eden Zeynep olmuştu. Sonra hepsinin bakışları bana dönmüştü. Sude üzerimdeki elbiseyi görünce önce biraz şaşırmış sonra da yüzünde anlayışlı bir gülüş oluşmuştu. Gözlerim Mert'e kaydı. Üzerinde beyaz bir gömlek vardı. Yine kol kaslarını ortaya çıkaracak tarzdaydı. Kübra ise Kerim'in yanında leyla leyla oturuyordu.

"Hoş geldin Ahu."

"Hoş buldum bakıyorum da erkenden çakır keyfini açmışsınız." Yoğun müzik seslerinden birbirimizi pek anlamıyorduk. Bağırarak konuşuyorduk. Boş olan tek yer Mert'in yanıydı. Kızlar gülerek bana bakıyordu. Kübra da mahcup bir şekilde kafasını salladı.

"Ee Ahu da geldiğine göre artık bi piste çıkmayalım mı?" Sude gülerek bize bakıyordu. Çalan dans müziğiyle Demir, Zeynep'i dansa kaldırdı. Arkasından da Adem, Sude'yi kaldırdı. Gülerek onları izliyordum. Kerim de, Kübra'ya yönelince beraber ayağa kalktılar.

"Kübra yok dans mans bu şekilde. Otur hadi." Kübra bana bakarak cevap verdi.

"Duyamadım abi ne dedin?" Mert tam konuşacakken omzuna dokunup onu durdurdum.

"Mert bırak Kerim de yanında hem fazla sıkıyorsun." Mert önce bana sonra Kübra'ya uzunca bakıp kafasını salladı.

"Öyle olsun." Masanın üzerindeki şap bardaklarının birini alıp kafama diktim.

"Ahu yavaş biraz." Kafamı salladım.

"Olmaz bir şey."

"Akşam yemeğini oda da mı yedin?" yemek yememiştim. Büyük ihtimalle bu votkada bana dokunacaktı.

"Hayır, yemedim bir şey." Gözlerini açıp yüzüme baktı.

"Neden?"

"Bilmem aç değildim."

"Olmaz öyle gel yemek yiyelim bi." İtiraz edecek olsam da gözüm Kübra ve Kerime kaydı. Kübra gülerek dans ediyordu. Kerim de onu takip ediyordu. Kafamı sallayarak ona baktım.

"Aslında iyi olur."

"Tamam o zaman bizim otelin terası var kapalı. Orada yeriz olur mu?"

"Olur, tamam. Çıkalım mı artık? " ayağa kalkıp çıkışı işaret etti. Önden ben arkamda o çıkışa yöneldik. Giderken son kez kızlara bakıp gülümsedim. Havanın soğukluğu açık bacaklarıma çarptı. İnce ince kar yağıyordu. Gülerek Mert'e döndüm.

CEYLAN (mahalle kurgusu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin