11. BÖLÜM

760 60 149
                                    






"Belki de konuşuyordu gözlerin,
Ama ben gözce bilmiyorum ki,
Sessizce biliyorum.
Usulca biliyorum.
Masumca biliyorum. "


(Cemal Süreyya)

🦌

_____________________






Burnuma gelen mükemmel kokularla uyandım. Yanımdaki komidinden telefonumu alıp yatağın keyfini çıkarmaya başladım. Telefonu tutmayı bile unutmuştum. Hu hafta sınav haftasıydı. Hasta olmam tam isabet olmuştu. Kızlar benim yerime sınav kağıtlarını toplayıp bana teslim edeceklerdi. Bir de yedi sınıfın kağıtlarını okuma derdi vardı. Umut burada ne kadar kalırdı bilmiyorum. Bir hafta kalsa yılbaşına beraber girer ve sınavları da beraber okurduk. Ama erken geldiği için bir hafta fazladan kalabilir miydi bilmiyorum. Düşüncelerimi bölen Umut'un elinde ki tepsiyle odaya girmesiyle bölündü.
"Kız uyandın da niye gelmedin yardıma pislik."

"Hayatım gelip seni engellemek istemedim. Ayağına dolanırdım diye seni düşündüğümden."

"İnandım inandım he. Hadi kalk balkonda yapalım kahvaltıyı petek de varmış orada üşümeyiz." Kafamı sallayıp banyoya geçtim. Elimi yüzümü yıkayıp hırkamı aldım. Tişörtle yattığım için biraz üşümüştüm. Umut balkondaki masaya kurulmuş beni bekliyordu.
"Çayı getirmeyi unutmuşum Ahu onu getiriver bari." Geri dönüp mutfağa geçtim. Etrafın da toplanmış olduğunu görünce güldüm. Çaydanlığı alıp balkona geçtim.

"İlk defa dağıttığın yeri topladığını görüyorum Umut bey. Tövbe."

"Hastasın diye acıdım. Ama bakıyorumda benden daha sağlamsın." Kafasına vuracağım zaman yaptığı manevrayla benden kurtuldu.
"Laaann"

"Ne sandın yapraağaaam geliştirdik kendimizi." Kendini överken kafasına bir tane vurdum. Vurmamla mal gibi kalmıştı. Yüz ifadesiyle kahkaha tufanına kapıldım.
"Salaakkk"

"Yeme lan kalk kendin hazırla." Dediğiyle daha çok gülmeye başladım.
"Sussana kızım." Gülemeye devam edince o da dayanamayıp gülmeye başladı. Kendimi sakinleştirdikten sonra çayları koydum.
"Ee nasıl gidiyor? Ayak uydurabildin mi buralara?"

"Okul ev arası gidip geliyorum işte. Bir kaç kere çarşıya gittim onda da ihtiyaçlarımı alıp geldim. Gezip dolanmadım öyle."

"İyi ben buradayken beraber gezelim bari."

"Olur bugün çıkalım hatta iyiyim ben. Çok sıkıldım." Kafasını sallayıp kahvaltısına devam etti. Mahalledeki tüm çicekler solmuştu artık. Kış kendini tam anlamıyla gösteriyordu. Etrafa bakınırken gözüm alışık olduğu noktaya kaydı. Ama bu sefer kimse yoktu balkonda.
"Nereye bakıyorsun kız?"

"Dalmışım öyle. Annem, halamlar nasıl?"

"Bıraktığın gibi hepsi be. Annem yine kaynatıyor."

"Ahah manyak." Kahvaltıyı yaptıktan sonra bulaşıkları yıkama işini devr almış etrafı toparlıyordum.
"Kız hadi bırak her şeyi çıkalım artık dışarı boğuldum valla otur otur." İçi kıpır kıpırdı.

"Tamam hazırlan sen. Bende bardakları makineye koyup hazırlanıyorum." İşlerimi hallettikten sonra odaya geçip üzerime kalın bir şeyler giydim. Çantamı da aldıktan sonra salonda Umut'u beklemeye başladım. Ondan sonra hazırlanmaya başladığım halde o hale hazır değildi.
"Umuttttttt"

"Ne var?"

"Hadisene ya çıkıp gidicem şimdi." Homurdanarak salona girdi.

"Götüne bir şey mi battı Ahu. Geldik işte anaaa."

CEYLAN (mahalle kurgusu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin