10. BÖLÜM

728 62 203
                                    






"Senin duvarların var,
ben o duvarları yıkamam, aşamam;
ben o duvarları daha fazla çiçeklerle süsleyemem;
kabullendim,
bana hiç çözülmeyeceksin."


🦌 

_________________________




Belime giren ağrıyla gözlerimi açmaya çalıştım. Gözüme gelen parlak bir ışık bunu engelliyordu. Zor bela gözümü açtığımda parlak bir lambayla karşılaştım. Kafamı kaldıracakken tekrardan belime giren ağrıyla kafam yumuşak bir yastıkla buluştu.

"Ahh belim." Üzerime düşen gölgeyle gözlerimi açtığımda hiç beklemediğim biriyle karşılaştım.

"Ahu iyi misin?" yeşil gözlerin de daha önce görmediğim bir anlam vardı. Yeşilliklerinin etrafı kızarmıştı.

"Ahu beni duyabiliyor musun?" gözlerimi ondan kaçırıp etrafa baktım. En son Kübra'nın elinde kek tabağıyla geldiğini hatırlıyordum. Kolumdaki sızıyla sol tarafıma döndüm. Büyük bir serum takılıydı. Gördüğüm şeyle şok geçirdim. Ben ne zaman buraya geldim.

"Çok ateşlenmişsin. Hastaneye geldiğimiz de ateşin kırka geliyordu. Acil müdahale ettiler. Vücudun da çok susuz kalmış. Bu da ateşinin kolayca çıkmasını tetiklemiş." Dediği şeylerle şokum devam etmişti.

"Ben"

"Bir şey demene gerek yok." Anlayışla gözlerime baktı.

"Ne zamandır buradayız?" kolundaki saate bakıp tekrar bana döndü.

"Sekiz saat olacak."

"NEE!" Gülümseyerek konuşmaya devam etti.

"Annem ve Kübra az önce eve gittiler. Ama bir ihtiyacın olursa hemen çağırabilirim." Saatlerdir başımda mı bekliyordular?

"Ben bir şey hatırlamıyorum Mert Kaan."

"Biliyorum Ceylan. Havale geçirdiğin için bu durum çok normal." Ona cevap verecekken içeri beyaz önlüklü bir doktor ve yanında elinde iğne olan bir hemşire girdi. İkisi de tam önümde gülerek bana bakıyordu.

"Hastamız uyanmış. Nasıl hissediyorsun kendini?"

"İyiyim biraz ağrım var."

"Çok normal. Biraz daha geç gelseydin şuan yoğum bakımda olabilirdin. Ateşini düşürmek kolay olmadı. Neden en başında gelmediniz?"

"Ateşimin olduğunu çok farkına varmamıştım."

"Peki bakalım. Önce ateşine bakalım." Hemşireye beni gösterip Mert'e döndü.

"Vücutta bir hasar olma ihtimali ve böbreklerin susuz kalmasından ötürü bu gece ve yarın gece müşahede altında kalacak." Hemşire yanıma gelip alnıma ateş ölçeri yaklaştırıp biraz bekledi. Sonra doktora dönüp "otuz yediye düşmüş." Dedi. Ardından hiç duymak istemediğim sözleri ekledi.

"Bu iğneden sonra tamamen düşer. Sabah da tekrar kontrol ederim." Korku dolu gözlerle doktorun cevabını bekledim.

"Evet öyle yapalım. Tekrardan geçmiş olsun." Gülümseyip odadan çıktı. Hemşire ise Mert'in olduğu tarafa geçip koluma lastik bağladı. Çok küçük yaşlardan beri iğneden korkardım. Sekiz yaşlarında bir hemşire damarımı bulamamış ve rastgele iğne yapmıştı. Tam iki buçuk hafta o kolum mosmor kalmış ve acıdan beni uyutmamıştı. O gün bugündür iğne yememek için hastanelerden hep kaçmışımdır. Babam kendi elleriyle vitaminler hazırlayıp hemen şifamı bulurdu.

CEYLAN (mahalle kurgusu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin